Magicless | taekook

yirmi iki'

Biz ölüme giden insanları son yolculuklarında eğlendiren, güzel vakit geçirmelerini sağlayanlarız. Bizim işimiz bu, ölüme kavuşurken dahi mutlu olduklarından emin olmalıyız. Sonsuza kadar yalan söyleyebilirim dedim. Eğlendirebilmek için sonsuza dek yalan söyleyebilir ve gerekirse soytarıyı oynayabilirim. Yeter ki onlar mutlu olsunlar.

7 Seeds

-

babam
jungkook
bu işi bugün bitir
o kamptan o herifi öldürmeden dönme
ve dikkatli ol
jangjun ölmeden
buraya dönmek
yok

görüldü

[Jungkook]

Bagajdaki valizleri teker teker elime alıp Jimin'e fırlatıyordum. Eşyalar sırasıyla elden ele dolaşıyor ve çadır alanına taşınıyordu, başını da ben çekiyordum. Son valizi de elime alıp Jimin'e fırlattığımda otobüsün bagaj kapağını sertçe kapatmış ve bağırmıştım.

"Bitti!"

"Harikasınız çocuklar! Şimdi iş bölümü yapın, Jimin size yardımcı olsun ve dağıtsın görevlerinizi."

"Ben mi?"

"Biz yaparız, değil mi Jimin yaparız."

Yoongi elini Jimin'in omzuna koyduğunda Jimin istemeye istemeye onaylamıştı öğretim görevlisini. Son valiz kamp alanına ulaştığında yetkililer sağa sola dağılmıştı. Geriye öğrenciler kalırken Jimin sinirle nefes alıp vermişti.

"Bitmiyor görevler, bitmiyor!"

"Sakin ol, hâllederiz."

"Jungkook gidin Sujeong ile birlikte çalı çırpı toplayın, ateş yakmak için ihtiyacımız var."

"Hemen dayı oğlu."

Görev dağıtımını nasıl yapacaklarını tartışan ikiliyi ardımda bırakıp kamp alanına doğru yürümüştüm. Daha yolun yarısında karşıma orta yaşlı, saçlarına aklar düşmüş yabancı bir adam çıkmıştı. Şaşırıp adımlarımı kestiğimde gülümsemişti.

"Merhaba delikanlı."

"Merhaba?"

"Ben Vincent, buralarda yaşıyorum ve gelen misafirleri ağırlıyorum. Senin ve arkadaşlarının bir ihtiyacı olursa mutlaka beni bulun, kulübem hemen şu ileride."

"Tabii efendim."

Gösterdiği yere bakıp gülümseyerek onu onayladıktan sonra önümden çekilmesiyle birlikte yoluma devam etmiştim. Gözlerim bizimkileri aramıştı bir müddet, çok geçmeden de bulmuştu. Sujeong, Jangjun ve Taehyung bir aradaydı. Yere serdikleri minderlere oturup koyu sohbete dalmışlardı. Yein ise onlardan biraz ileride duruyordu, sohbetlerini dinliyordu konuşmadan. Sessizce yaklaşıp Yein'in yanına oturmuştum. Benim geldiğimi görünce sırtını dikleştirip gülümsemişti.

"Bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım."

"Naber?"

"Çok sıkıldım Jungkook ya, ormana keşife gidelim mi?"

"Çok isterdim fakat görevim var. Ama ondan önce, şu Sujeong ve Jangjun'u alıp götürsene. Biraz Taehyung ile takılmak istiyorum."

"Çıldırdın herhâlde? Ne yapayım ben onlarla ya!"