Bu bölüm Lotte'nin katkılarıyla yazılmıştır.
Sevgilerle blessuree 💙
Evren: Red With Love
[Taehyung]
İnsan ölmeden de hayatı bitebiliyordu. Yaşamasının tek belirtisi nefes alıp vermesi olduğunda insan hayatını kaybediyordu. İçindeki öfkeyi kusacak gücü olmadığında, söyleyeceklerini duyuracak avazı kalmadığında, boşluğa dalıp hiçbir şey düşünemediğinde ölüyordu insan. Attığı adımların farkında olmadığında, gözlerinden artık yaş düşmediğinde ve kuruduğunda, dışarıdan bakınca ruh gibi gezen ancak ruhunu çoktan kaybeden ve cansız bedeniyle nereye gittiğini bilmeden boşluğa bakan gözlerine eşlik ederek o boşluğa adımladığında ölüyordu.
Ne duygum kalmıştı, ne hislerim, ne aklım, ne de gücüm. Nerede olduğumdan bir haberdim. Attığım adımın bir sonraki durağı nereydi, bilmiyordum. Etrafımdaki insanlar hakkımda ne düşünüyordu, bilmiyordum. Nasıl görünüyordum ben, bilmiyordum. Saçlarım hangi renkti, gözlerim nasıl bakıyordu, üzerimde hangi kıyafet vardı... Bilmiyordum. Bunları bana söyleyecek kimsem yoktu, kalmamıştı. "Kardeşim, bugün harika görünüyorsun!" diyecek ya da "Saçların pembe olmuş, neden!" diye soracak hiç kimsem kalmamıştı. Ellerimi tutacak, "Korkma, ben yanındayım." "Bekle, senin yerine önce ben deneyeyim!" "Seni seviyorum canım kardeşim..." diyecek kimsem kalmamıştı!
Kahretsin ki yalnızdım! Tam anlamıyla yapayalnızdım. Gözlerimin içine bakacak olan bir kardeşim yoktu artık benim. Her anımda yanımda olan kız kardeşim yoktu artık. Üzüldüğümde kollarında ağlayacağım, korktuğumda beni koruyacak olan, geceleri sıkıldığımda yalandan istemediğini söylese de beni odasına alacak olan bir ikizim yoktu artık benim. Etkilendiğim şeyleri paylaşacağım, ballandıra ballandıra aşkımı anlatacağım dert ortağım yoktu artık. İstesem de getiremezdim onu buraya. Yalandan kuruduğunu söylediğim yaşları silecek bir kız kardeşim yoktu işte!
"Taehyung?"
Ne kadar attığımı bilmediğim adımları ismimi onun ağzından duyunca durdurmuştum. Gözlerimde biriken yaşlar yuvarlanmıştı yanaklarımdan ve yeri boylamıştı ufak bir sesle. Seke seke onun ayağının ucuna kadar gitmişti incilerim. Şaşkınca yere bakıyordu, tıpkı benim ona baktığım gibi. Üzerinde beyaz yakalı bir önlük vardı. Onun bu hâlini gördükten sonra etrafa bakmıştım nerede olduğumuzu anlamak için. Bilmiyordum, bunu da bilmiyordum. Nerede olduğumuz hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
"Sen... İyi misin? Saçını mı boyattın?"
Yere eğilip gözyaşımı almıştı. Doğrulduktan sonra elindeki minik inciye bakarak yanıma ağır adımlarla yaklaşmıştı. Karşımda durduğunda başını kaldırıp yüzüme, gözlerime bakmıştı. O an kalbimin titrediğini hissettim. Tam o an, baktığım gözlerde yabancı birini gördüm. Ne olduğunu anlamlandıramamıştım. Karşımdaki kişi Jungkook'tu ama sanki, sanki benim Jungkook'um değil gibiydi.
"Yakışmış aslında, zaten benim meleğime ne yakışmaz ki?"
Elini saçlarıma daldırmak için kaldırdığında geri adımlamıştım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum, sadece refleksen olmuştu. İstemeden yapmıştım. Bu hareketimden sonra yüzü düşmüştü, her ne kadar garip bir şeyler olduğunu fark etsem de üzülmeden edememiştim. Onu kırmak istememiştim. Kim olursa olsun Jungkook'u incitmek istememiştim ben sadece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicless | taekook
Fantasytaehyung deniz erkeği olmak bu devirde zor vesellam hırlısı var, hırsızı var, sapığı var... ha bir de, psikopat jeon jungkook'u var! texting, düzyazı. soft, sihir, dram. 1K | 08.01.23 5K | 29.01.23 10K | 14.02.23 kurgu red with love ile ortak işleme...