[Jungkook]
Beyazlamış kirpikler, kapalı göz kapakları ve etrafını çevreleyen morumsu daireler...
Kar beyazına bir adım kalmış gri saç tutamları alnına dökülüyordu. Esmer tenine tezat olsa da çok yakışıyordu ona, her renk gibi.
Parmak uçlarında bile canlılık yoktu. Ne kadar zamandır soğuk elini tutuyor ve ısıtmaya çalışıyordum bilmiyorum. Bir türlü olmuyordu, ısınmıyordu.
Saatlerdir başında sırf güzelim kahve gözlerini bir kez olsun görebilmek için, bakışlarımız kesişsin diye bekliyordum. Gözlerini açtığında ilk beni görsün, bana baktığı anlara duyduğum özlem son bulsun diye başında dikiliyordum. Yemeden, içmeden, uyumadan. Sadece uyanmasını bekliyordum. Olur da uyanır ve beni yanında bulamazsa diye korkuyordum.
"Çok uyudun güzelim..."
Sesimin titremesine engel olamamıştım ama gülmüştüm sonrasında. Babam onun beni duyabildiğini söylemişti, bu yüzden onu üzecek şeyler söylememeliydim. Gözlerimdeki yaşı tenine düşmeden evvel silmiştim alelacele. Ağladığımı fark etmemesi için çabalıyordum.
"Özledim seni. Biliyorum uyanacaksın ama en azından biraz acele edemez misin? Çok sıkıldım..."
Hiçbir tepki vermiyordu, duvara konuşmaktan farksızdı bu. Kalbimdeki sancı arttığında ve beni zorladığında kaşlarımı çatıp bulanık görüşümün arasında kesik bir nefes almıştım. Ben silemeden gözyaşım yuvarlanıp Taehyung'un elinin üzerine düşmüştü bile. Bunu fark ettiğimde hızlıca silmiştim eline düşen yaşımı.
"Bir şey yok, iyi olacaksın ve hayır ağlamıyorum. Sadece seni beklerken..."
Ne yalan söyleyeceğimi bilememiştim, sesim çatlamıştı zaten. Çenemi kapatıp başımı koltuğa gömmüştüm. Berbat bir sevgiliydim. Beceriksiz bir fedaiydim. Elim kolum bağlı oturuyordum saatlerdir burada. Onun iyileşmesi için hiçbir şey yapamıyordum.
"Üzmesene damadımı."
Babamın sesini duyduğumda kaldırmıştım hızla başımı. Kapıdan içeri girip başımızdaki seruma yönelmiş ve kontrol etmişti. İlk kez mesleği bir işe yarıyordu. Ben küçükken ve hastayken bile babam yanımda olmaz, beni tedavi etmezdi. Onun doktorluk yaptığını şimdiye dek daha önce hiç görmemiştim.
"Bu da bitmek üzere..."
"Baba."
"Hm?"
Masanın üzerindeki malzemelerine yönelmişti. Onlarla ilgilenmeye başladığında gözlerimle yaptıklarını takip etmiştim. Yeni bir serum çıkarmıştı. Bu dördüncüsüydü. Daha ne kadar devam edecekti böyle? Ne zaman uyanacaktı benim deniz erkeğim?
"Kızlardan haber yok mu?"
"Henüz yok."
"Suikastçıyı öldürememiş gibiler, saçları hâlâ gri olduğuna göre."
"Umarım onlara bir şey olmaz."
"O kadar ümitli olma derim."
Bize dönüp bitmiş olan serumu çıkarmıştı. Ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Sadece işine devam etmişti benden bir tepki gelmeyince. İkisi de sağ sâlim dönemezler miydi buraya? Ne Yein'i ne de Sujeong'u kaybetmek istemiyordum. Yein benim kardeşimdi, onu kaybetmek... Aklım bile ermiyordu orasına. Sujeong ise Taehyung'un kardeşiydi, ikiziydi. Ona bir şey olursa Taehyung'a ne diyebilirdik ki?
"Bir şey olmaz, değil mi baba?"
"Olmaz demeyi çok isterdim evlat. Ama siz suikastçıyı gördüğüm kadarıyla çok hafife alıyorsunuz. Tanrı bu oyunda birisi feda edilmediği sürece suikastçının canını almaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicless | taekook
Fantasytaehyung deniz erkeği olmak bu devirde zor vesellam hırlısı var, hırsızı var, sapığı var... ha bir de, psikopat jeon jungkook'u var! texting, düzyazı. soft, sihir, dram. 1K | 08.01.23 5K | 29.01.23 10K | 14.02.23 kurgu red with love ile ortak işleme...