Osman ile şuan sınıf kapısındaydık ve ben içeri girmek istemiyordum. Sabahtan beri ailem de aynısını demişti. Gitme. Çisem abla dışarı çıkıp vakit geçirmeyi teklif etmişti. Fakat Osman ve babam gitmemin doğru olacağı yönünde konuşmuşlardı.
"Gökçe'm, başarabilirsin sen çok güçlüsün." sıcak bir gülümseme ile elimi tuttu destek olmak için. Zorda olsa gülümseyip başımı salladım. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimizde herkes kapıya dönmüştü. Şuan ikinci dersin ortasındaydık. Sabah babamın kahvaltı yapın ben bırakırım demesi yüzünden geç kalmıştık. Matematik hocasına dönüp "Geç kaldığımız için üzgünüm hocam. Gelebilir miyiz?" Bu adama ilk defa bu kadar yumuşak bir ses ile konuşuyor oluşumdan dolayı şaşırmıştı.
"Hayır gelemezsiniz. "
"Tamam hocam." Osman kapıyı kapattığında ona baktım.
"Ee ben sınıfta kaldım." Osman kocaman gözlerle bana döndü.
"Nasıl lan?" dediğinde emin olmak adına telefonumdan e okula girdim. İzinli haklarımın hepsini oldurmuştum. Geriye özürsüzler kalmıştı. Gördüğüm yazı ile ohladım.
"9 günmüş. Bugünde yarım gün yazacaklar o yüzden kalmadım."
Osman "Abe salak!" diyip güldü.
"Hadi kantine gidelim zaten dersinde bitmesine on beş dakika kalmış. Diğer derse gireriz."
Başımla onayladım. Beraber kantine indiğimizde iki çay alıp oturduk.
"Sen intikam işine karışmıyorsun. Ben ve Berkay o işi hallettik. Sen sadece Çağrıyı getir ve konuşmanı yapıp kenara çekil başkan. Diğerleri bizde."
Çayımdan bir yudum alıp ona baktım. Böyle bir anlaşma yapmamıştık.
"Ben zaten sadece Efe den intikam almayı planladım Osman. Diğerleri kim?"
Diye sorduğumda cevap verecekti ki telefonumun titremesi ile kimin aradığına baktım. Doğa Bulut du arayan. Ne alaka şimdi? Meşgule atıp Osman'a döndüm.
"Diğerleri kim?"
Osman "Sürpriz olsun o. Bak Berkay bekliyordu beni. Sen sıcak sıcak çayını iç ben geleceğim yanına."
Saçımdan öpüp hızla gittiğinde ben ise arkasından bakmakla kaldım. Bunlar neyin peşindeydi? Telefonum tekrar titrediğinde arayan belliydi.
"Ne var? Neden arıyorsun?"
"Sana da merhaba kızım. Sağol sorduğun için çok iyiyim sen nasılsın?" demişti iğneleyici sesiyle.
"Neden aradın? İşin olmasa aramazsın."
İğrenç gülüşü kulağıma dolduğunda yüzümü buruşturdum istemsizce. Bu kadından nefret ediyordum.
"Akşam Londra'dan anneanneler geliyor. Baban dün bana danışmadan sosyal medyada neyin ne olduğunu paylaşmış. Anneannen senin için geldiler. Akşam için rezervasyon yaptım. Akşam saat 7 de Enes abin seni almaya gelecek tatlım. Kendi tasarımım olan bir elbise de şuan babanın evine ulaşmıştır. Kuaförlerde okul çıkışında gelmiş olur. Görüşürüz kızım."
Ve telefon yüzüme kapanır. Bu kadın kadar aptal bir insan görmedim. Hah! O yemeğe katılacağımı düşündüren neydi? Gelmeyeceğimi bildiren bir mesaj attım. Zil çaldığında öğrenciler kantine akın ettiklerinde bazı tanıdık yüzler ve tanımadık yüzler bana bakıp fısıldaşmaya başladığında yumruğumu sıktım. Bütün bunların olacağını bilerek bugün buraya gelmiştim. Şuanda da iki üç aptalın bakışları ve fısıldaşmaları beni yıkamazdı. Çayımın son yudumunu içerken arkamda ki iki kızın konuşmasını duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korhanlar ve Bulutlar -Abilerim-
Chick-LitKlasik karıştırılan çocukların farklı bir versiyonu.