Vain⋅tk

_3

𓄇

- Kafanız karışmış bu yüzden açıklıyorum. Bu omegaversede kurtlarıyla iletişim kurabiliyorlar... yani Kurt ahjusshi Jeongguk'un bir türlü anlaşamadığı kurdu evet...

- Kalın italikler kurt ahjusshi
- Sadece italikler Jeongguk
______

Feromon... boğucu derecede fazla ve genzimi yakıyor. Etrafımı saran acı koku içinde nefes almakta epey güçlük çekiyordum. Ben bağlı olduğum yatakta neler olduğunu hatırlamaya çalıştığım ilk saniyelerde, yine o sinir bozucu alaylı ifadesiyle delta içeri girmişti. Feromonları gerçekten çok ağırdı. Feromonlarını bilerek yaydığından hiç şüphe yoktu. Üzerimde fena bir baskı hissediyordum. Amacı beni boğmak falan mıydı? Öyleyse bu kıyafet de neyin nesiydi?

"Pek bir hevesli gibisin?"

Ha! Kes sesini.

Daha fazla dayanamayıp başımı kollarım arasına bırakıp öksürmeye başladım. Böyle devam ederse boğazım parçalanacak. Vücudum yanıyor, öksürüklerimin şiddetiyle gözlerim yaşarıyordu. Resmen işkence ediyordu. Hem de oturduğu yerden. İçeri girince sol tarafta duvara yaslı koltuğa oturup dizini dizinin üzerine atmıştı. Pek bir rahatına düşkündü beyefendimiz. Bi şarabı eksik diyecektim ki sehpa üzerine uzanıp eline aldığında kadehini fark etmiştim. Ha! Umarım son yudumunda boğulursun seni pislik!

Başından beri yanlış kişiye kafa tuttuğumu yeni fark ediyorum. Onu sadece güç olarak üstün olduğunu düşünmüştüm ama hayır. O her şeyiyle alfalardan üstündü. Yine de sırf bu yüzden pes edecek değildim. İnadım inattı. Kısılmış sesimle durması için bir şeyler söylemeye çalıştım.

"Du-r yet-ter!"

Durdu. Şaşırtıcı. Feromonların etkisi azaldı. Odanın havası birkaç dakika içinde yumuşadı. Artık daha rahat nefes alabiliyorum, çok daha iyi. Nefeslerimi düzene sokup vücudumu sakinleştirmeye çalıştım.

Kollarım arasında olan başım saçlarımdan tutulup geriye çekildiğinde acıyla yüzümü buruşturarak başımı kaldırdım. Yanıma geldiğini hissetmemiştim. Klasik alaylı ifadesine bakılırsa benimle gerçekten dalga geçiyordu. Ben ise berbat haldeydim. Bitkin gözlerim yarı açık, göz yaşlarım akıp yanaklarıma dağılmış.

Boğazım geriye doğru gerildiğinden kuruluğu daha fazla hissetmiş zorlukla yutkunmuştum. Gözleri saniyelik boğazıma kaydı. Hemen sonrasında dudaklarıma yasladığı kendi şarap kadehiyle dudaklarımı araladım. Şarap, kuru dudaklarımdan içeri akıp ıslattığı yerleri rahatlatırken yutkunduğumda ekşisi boğazımı yaktı. Şikayetleneceğim bir şey değildi hoşuma gitmişti. Şarap bulaşmış dudaklarımı yaladım.

İçki iddiamız... içtiğimiz iki kadehten sonrasını adam akıllı hatırlamıyordum. Nasıl bitti? Nasıl bu hale geldik hiçbir fikrim yoktu. İki kadehte sızmış olamazdım.

"Sen mi kazandın? Hatırlamıyorum."

"Hayır, sen kaybettin."

Ha? Kaybettin derken?

Öylece kaybetmiş olamam. Bu mümkün değil.

"Hile yaptın!"

"Kanıtlayamazsın!"

Siktir gerçekten hile yapmış. Sızmadıysam içkime bir şey mi karıştırmıştı? Nasıl bu kadar dikkatim dağınık olabilir de fark etmem. Böyle bir şey yapabileceği aklıma bile gelmemişti. Yüzüne tükürmeme az kalmıştı.

"Seni şerefsiz!"

Saçlarımdaki parmakları gevşeyip adımları arkama doğru hareket ederken parmakları da vücudumdan ayrılmadan sırtımdan aşağı kaydı. Gerildim ama vücudumun tepki göstermesine izin vermedim. Hoşuna giderdi. Benimle oynadığı barizdi.