Alexander, sevgilisini görmeye gidiyordu. Bir yandan da görev almak için bahane üretmeye çalışıyordu. Günlerdir hastalandığını söylemişti ve artık dikkat çekmeye başlamıştı. Neyse ki üstlerinin en fazla görevden kaçmak istediğini ya da Türklerin tarafında olduğunu düşünebileceklerini biliyordu. Bir Türk zabitine sevdalandığını tahmin bile edemezlerdi.
Selanik ölü gibiydi. Eskiden neşeli bir çocuk havasıyla cıvıldayan sokakları şimdi ölüydü. Türk mahalleleri bomboştu. Türk kahvehanelerinin önünde oturan insanlar yoktu artık. Türkleri evlerine tıkmışlardı. Yunan gençleri sokaklarda dolaşıyor, Türk gördükleri yerde uğraşmaya başlıyordu.
İfadesiz surat ifadesinin altında yatan bir hüzün vardı. Mehmet gibi. Çünkü sevgilisi ağabeyinin ölümüne ağlayamamış, cenazesine bile gidememişti! Aslında ölü Türklerin cesetleri bile verilmiyordu ailelere. Alexander gizlice götürmüştü. Bu kadarını kendisine borç bilmişti.
Ölü Selanik'i izlerken köşede göz yaşı döken bir Yunan genci gördü. Delikanlının üstü yırtık, yüzü yaralıydı. Alexander bu delikanlıyı hemen tanıdı. Komşularının çocuğuydu. Açıkçası onu sadece birkaç kez görmüştü çünkü çocuk evden pek çıkmazdı. Yine de komşuluk hakkı denen bir şey vardı. Usulca yanına oturdu.
"Neyin var bakalım Niko? Erkek adam ağlar mı böyle kıytı köşelerde?" Ağlardı. O da ağlamıyor muydu her gece?
"Anlatamam ağabey, anlatamam." Niko onu görünce göz yaşlarını silmişti. Alex bir terslik olduğunu hemen anlamıştı.
"Kim hırpaladı seni? Ne oldu ulan anlatsana?"
"Sır ama ağabey. Altında kalabilecek misin?"
"Anlat bakalım sen. Sır tutmada üstüme tanımam."
"Ağabey, Türkler dövdü beni böyle." Alex'in sahte gülüşü de soldu. Türkler mi?
"Ben bir Türk kızına vuruldum ağabey, o da bana boş değildi."
Alex, Mehmet'i düşündü tekrar. Bizim gibi düşmana sevdalananlar varmış Mehmet'im.
"Gittim babasına istedim kızı. Vermedi bana ağabey. Bir o dövdü beni.. birde komşuları. Gavura verecek kızım yok benim! Dedi. Dayakları acıtmıyordu canımı. Ta ki yarimin pencereden beni izlediğini görene dek."
"Delikanlı adammışsın be Niko." Alex'in yüreği yanmıştı yine.
"Yarimi bana vermediler ağabey. Şimdi nereye gideyim ben? Ne yapayım onsuz bu hayatı?"
Alex, çocuğun sırtını sıvazladı ve ayağa kaldırdı. "Güçlü olacaksın Niko. Yavuklun için dik duracaksın. Barış geliyor diyorlar, olmadı kaçırırız."
Delikanlının gözleri ışıldadı. "Sağol ağabey." Alex ona gülümsedi ve ilerlemeye devam etti. Başkasının sevdasını dinlerken kendi sevdasına geç kalmıştı.
Alex'im 😭😭😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alexander'ın mektupları
Historical FictionAlexander, Türk sevgilisi Mehmet esir düştüğünde duygularını kağıda döker.