2 Haber

78 7 0
                                    

Merhabalarr
Tekrardan biz geldik 🤙🏻😁

Geceye ve bölüme iki güzel şarkı bırakalım istedik:

Manga - Cevapsız Sorular♪
Şanışer - Kuytu Köşelerde♪

-------------------------------------------
Çektiğim acılar bu hayatta yaşadığımı hiss ettiren tek duygu idi...

~Alin
-------------------------------------------

Bir hafta geçmişti o berbat günün üzerinden. Genç kız ayaklanmış acı dolu hayatına geri dönmüştü. Dönmek zorundaydı. Sonuçta hayat devam ediyordu, zaman akıyordu..

Her zaman olduğu gibi bugün de erkenden kalkmıştı. Lakin kendini hiç iyi hissetmiyordu. Soğuk algınlığı demek isterdi, lakin yazın ortasında ne soğuğu, ne algınlığı?

Kızın ruhu incinmişti bir kere. Ruhunun acısı artık bedenini de acıtıyordu. Kimi acıtmazdı ki? Bunlara kim katlanabilirdi?

Sabahın köründe kalkıp evin işlerine koşuşturan Alin akşam yemeği ve evin eksikleri için çarşıya uğramış çok iyi pazarlık yaparak birazcık para saklamıştı kendine.

Bu parayı da üniversite hayatı için topladığı paraların üzerine ekleyecekti. Aslına bakarsa uzun süredir biriktiriyordu bu paraları. 6 yıl önce çalışmaya başladığında kardeşine çikolata alabilmek için biriktirdiği paralardan bir süre sonra kendisi için toplamaya başlamıştı. Birikimini özenle gizliyor, kimsenin bilmediği gizli bir sığınağa saklıyordu. Kimsenin dikkatini çekmeden saklayabilmesi de çok büyük bir başarıydı. Sonuçta şeytan kadın Hülya cingöz biri sayılırdı. Genç kızın her adımını izler ona eziyet etmek, birikimine el koymak için an kollardı. Genç kız her hafta sonu mezarlığa giderdi annesini ziyaret etmeye. Mezarlığa giderken hafta içinde biriktirdiği miktarları yanına alırdı. Bir müddet orda kalır sohpet eder, ardından duasını okurdu. Annesinin mezarından ayrılırken izlenmediğinden emin olduktan sonra her zaman ziyaret ettiği bir diğer yere giderdi;

Barlas dedesinin harabe, izbe bir yer olan küçük kulübesine. Eskiden onun yanında çalışırdı lakin o da göçüp gitmişti bu hayattan. Eski küçük kulübeyi pek kimseler bilmezdi. Av kulübesi sayılırdı orası. Belki yüz yıldan bile fazla yıldır ayaktaydı.

Genç kız ordaki kitaplıkta kitapları okumayı çok severdi. Bunu gören Barlas dedesi de ona küçük bir sandık hediye etmişti. Gerçi pek sandık da sayılmazdı. Kalın bir kitap şeklindeki kumbara gibi bir şeydi. İnsanlar dıştan baktığında asla onun içinde para olduğunu anlayamazdı. Genç kız orda sakladığı paraları ara ara toplayıp tam para haline getiriyor ve yeniden kutusuna geri bırakıyordu. Akıllı idi tabiki genç kız. Sadece bu aklını bazen kullanmayı tercih etmiyordu. Biliyordu. Hülya hanım onun aslında zeki biri olduğunu öğrense ona yapmadığı eziyeti bırakmazdı. Kendini ezik durumuna düşürmekten nefret ederdi. Lakin mecburdu işte. Ve bazen de çok işine yarardı ezik, aptal, salak gibi görünmek.

Genç kız elindeki alışveriş poşetleri ile dinlenmek için çocuk parkındaki ağaçlar arasında kalan bir bankta oturmuş etrafı izliyordu. Hep istemişti, hep dua etmişti... Onun da güzel bir ailesi olsun diye. Ancak bu istekler ve dualar olması mümkünsüz şeylerdi.

Genç kız daldığı düşüncelerinden ayrılıp ayağa kalktı. Boş hayaller kurmaya ne vakti vardı, ne de o hayallerin gerçek olma imkanı. Doğrudur, hayaller gerçek olmak için vardı. Lakin olmayınca da olmuyordu işte.

Genç kız elindeki poşetler ile evlerine doğru yürürken kaşlarını çatmış ve sert yüz ifadesini takınmıştı bu defa. Onu bu ifadeye zorlayan onlardı. Onlar yüzünden böyle oluyordu..

MESAİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin