Sessizlik

34 13 3
                                        

Hikâyenin kurgusu hazır ama nasıl yazacağım hiçbir şekilde bilmiyorum. Her gün aralıklarla bölüm atmaya çalışıyorum o kadar zor ki...

4. bölüm(Sessizlik)

Her şeyin sonunda olurdu mutluluklar. Biz sonunda değildik şuan mutlu olamaz, olmamalıyız. Eğer şuan mutlu olursak mutsuzluk da en kısa sürede bizi bulurdu her hikâye böyleydi ama bizimki böyle olmayacaktı ben ve jimin o farkı burada atacağız.

Güzel bir uyku yaşamıştım jimin için aynı şeyi söyleyemem.

"Kahvaltı hazır! Gelebilirsin."
Dedi jimin oysaki ben hazırlamıştım...
"Peki asla ben yapmadım sen yaptın bunları."
Sırıtarak yüzüme baktı
"Ben senden daha iyi yapardım, şu omlet yanmış baksana."
Bozuldum kim bozulmazdı ki?
"Sen yapsaydın!?"
Sinirlendiğimi anlayıp gülümsedi
"Sadece omlet olmamış diğerleri güzel duruyor." Dedi konuşurken diğer yemeklerin tadını bakıyordu. Yüzünün değiştiğini kusacak gibiydi, hissettim
"İyimisin?" Üstüne su içip boğazını temizledi.
"Çok iyiyimm, yemek harika olmuş yoongi."
"O kadar mı kötü?" Derken bende yedim ve saniyesinde kendimi tuvalette buldum.
"Yoongi o kadar da kötü değildi bir daha ben yaparım çık ordan hadi."
Beni ikna etmeye çalışırken kapının sesiyle gitti o gittikten sonra bende çıktım ve yanına gittim...

"Yoongi, polisler seni soruyor." Sakince konuştu benimle.
"Neden ki?" Polislerin yüzünü gördüğüm an başım dönmeye başladı. Yüzlerine bakmamaya çalışıyordum.

Sorumu yanıtlamadı ortadaki polis konuştu
"Karakolda ifadeni almamız gerekiyor. Orada detayları öğrenirsiniz."
"Peki."
Jimin'e bakarak ilerledim polis arabasına ilerlerken tekrar konuştu o polis
"Avukat tutma hakkına sahipsiniz"
Avukat tutacak kadar önemli ne olmuştu? Benim avukat tutacak kadar param da  yoktu.

Karakola giderken jimin'in arkamızdan geldiğini gördüm.

Sorgu için beni aldıkları odaya girdim gözlerimi gezdirdim orayı görmek bile ruhuma acı çektiriyor aklıma annemi getiriyordu. Yani biri geldi hâlâ bakmamaya çalışıyordum derin bir iç çekerek oturdu karışma.

"Hem içip hem satıyorsun birde almadı diye yumruk atıyorsun adama!"
Ne olduğunu anlamıyordum
"Neden bahsediyorsun?"
Anlam veremiyordum kafam çok karışıktı.
"İnsan o şeyleri içince unutkanlık normal."
Yüksek sesle konuşuyordu. İçimde fırtınalar koparken adamın her an yüzüne bakabilirdim ama baktığım an kesinlikle ruhum ölürdü.
*Bak olayı biliyorsun zaten ama yinede anlatacağım! Dün birine uyuşturucu satmaya çalıştın almadı diye birde ona vurdun şuan hatırlıyor musun?"
Şimdi her şeye yerine oturmuştu bu bir iftiraydı.
"Ben asla böyle bir şey yapmadım! O gün alkol almıştım bir adam gelip bana satmaya çalıştı hiç birşey anlamadım sattığı şeyi aldım!"
Korkudan için titriyordu karnım ağrıyordu. O korktuğum cümleyi söylemişti
"Yüzüme bak!"
Bakamazdım birinin beni kurtarmasını bekledim kimse gelmedi...
"Bakamam" kısa ve netti.
"Neden?" Hâlâ ısrarla söylüyordu.
"Bakmam için bir sebep yok öyle bir kuralda yok yanılıyor muyum?"

Birinin içeri girmesiyle başımı daha çok çevirdim.
"Beni müvekkilim ile yalnız bırakır mısınız?"
Jimin'in sesi olduğunu anladığım da kafamı ona çevirdim. Adam giderken karşıma hemen jimin oturdu.
"Yoongi iyimisin?" Başımı salladım
"Olay ne?"sorunca cevap vermek için ağzımı açtım cümlelerim geç gitti.
"Dünkü olay ama benim içtiğimi ve sattığımı düşünüyorlar üstüne birde adamı uyuşturucu almadı diye dövmüşüm!"

Sessizce durdu konuşmadan düşünmeye başladı.
"Kanıt" dedim heyecanla
"Ne kanıt varmı?"
"Evet, bar sahibi Tae'nin arkadaşı kamera kayıtlarını alırsak bu bi kanıt olur değilmi?"
"Namjoon benimde arkadaşım olur gidip kayıtları alayım ben."
"Jimin ben seninle çıkamaz mıyım?"
Dedim korkuyordum polislere ve onlar gibi insanları görünce ölüyordum.
Bazıları adalet insanlarının yanında huzur bulurken ben ölüyordum, ruhumu öldürüyordum.
"Maalesef yoongi. Korkuyor musun?"
"Hayır, hayır sadece merak ettim. Hızlı gel olurmu?
Gülerek başını salladı ve çıktı.

Bir kaç dakika sonra o adam tekrar geldi.
"Hâlâ yüzüme bakmayacak mısın?"
İnatla yüzüne bakmamı istiyordu.
"Hayır, bakmayacağım." Dedim, her korkum yavaş yavaş başıma geliyordu.
"Senin hakkında biraz araştırma yaptım."
Kimdi bu? Ne istiyordu benden?
"Ne buldunuz?" Güldüğünü duydum.
"Annenin ölüp bi anda kaybolmasını."
Sinirlenmiştim ölmediğini beni kurtarmak için kaçtığını biliyordum emindim.
"Annem ölmedi!"
Gülmesi tüm odada yankılanıyordu.
"Belki de sen öldürdün olamaz mı?!"
Daha sinirlendim bu sinir gerçekten iyi olmayacağını biliyordum. Ve bi anlık sinirle adamın yüzüne baktım öfkeden kızardığımı bir yandan da kaşındığımı  başımın döndüğünü hissediyordum gerisini hatırlamıyorum bayılmıştım ne kadar acınası değil mi?

İçimdeki nefret artıyordu hiç bir zaman üzüldüğüm veya acı çektiğim için ağlamadım. Her ağladığım zaman sinirden ağlardım karşımdaki insana öfkeyle cevap veremediğim için ağlardım.

Şuan herkes bunu canı tatlı diye adlandırırken en küçük bir şeyde ağlamak seni güçsüz yapıyordu.
Kimilerine göre böyleydi ama bana göre bu insanı daha fazla güçlü yapardı.

Bu bölüm fazla kaos olmadı bir günde anca bu kadar yazabiliyorum kusura bakmayınn.

🌈

🌈

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Lavinia/YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin