"Adil bir dövüş olsun!"
Sahanın dört bir yanına dağılmışlar, topların içinden birbirlerine ölümcül bakışlar atıyorlardı.
Hyunjin gerildi. Duvarda ki büyük saate baktı ve dudaklarını yalarken konuştu.
"Ölmeyin sakın."
"Kanka bunun içinde de ölme bir zahmet."
Bir süre daha tehditler havada uçuştu. Birbirlerini gaza getirmek konusunda oldukça ustalardı.
Chan başlamaları gerektiğini söylediğinde ise savaş alanı doldu.
Hyunjin ilk ilerleyen olarak, önüne geçen jisung'a bir tane geçirdi ama çocuk kıpırdamadı. Ona dil çıkartırken daha sert vurdu ve yere düşürdüğü çocuğun yanından geçti. Onun hedefi kocasıydı.
Ona gözlerinden kalpler çıkartarak ilerledi lakin hırs changbin'in gözünü çoktan ele geçirmişti. Ona vurup yere düşmesini sağladı.
"Changbin seni kaynanamın amına yollamama şu kadar kaldı!"
"Yavrum oyun bu!"
Madem öyle diyerek ayağa kalktığında, çocuğun üzerine resmen uçuyordu. Yere serdikten sonra yanından geçti. Hyunjin'i sıkıştıran seungmin'e doğru hamle aldı ve onu saha dışına fırlattılar. Topun içinden yumruk tokuştururken gülüyorlardı.
"Bana komplo kuruldu!"
"Ağlayacaksan oynamayalım."
Minho, jeongin'in üzerine uçmaya başladığında seungmin olayı ele almak istedi ve hemen arkasından yapıştı. Yanlış taktik sonucu jeongin elendi. Oldukça yaratıcı küfürler ediyordu.
Chan, bu sefer felix'e hamle yaptığında, herkes onun bir oyuncu olduğu gerçeğini unutmuştu. Çünkü felix devrilmiyordu. Bir kez bile.
Köşede canıyla mücadele eden changbin yardım çığlığı atsa da kimse oralı olmadı.
Jisung onunla ölümüne savaşıyordu.
"Yavrum bi nefes alayım!"
"Git köşe de al nefesini."
Sonunda onu saha dışı ederken, göğsünü gururla kabarttı. Sahaya geri döndü ve seungmin'in yanına geçti. Üçe iki kalmışlardı. Minho gülse de chan bariz bir şekilde tedirgindi.
"Pes ederseniz acınızı hafifletiriz."
Seungmin bir öneri de bulundu. Ne kadar yalan olsa da.
Ve tabi ki Minho bunu yutmadı.
"Toz biberimi getirdim seungmin!"
"Cesedinin üzerine serperim tatlım."
Sonra chan koştu. Dikkatler o kadar dağınıktı ki, felix ne olduğunu anlamadan kendini saha dışında buldu. Jeongin küfür etti. Hyunjin ve changbin ise destek atıyorlardı.
"Merak etme çillim! kanını yerde bırakmayacağız!"
"Şartlar eşitlendi."
Minho belirtti. Gözleri sadece seungmin'in üzerinde dolanıyordu. İçten içe finale onunla kalmak istedi. Bunun için deliriyor bile diyebilirdiniz.
"Gelişine dalalım kanka."
"Chan seni uzaya yollar jisung."
"Kankası beni ağaca çarptı. Bence sağ çıkabilirim."
"Bunu ne zaman aşıyoruz tahmini?"
Changbin ona seslendi. Jisung orta parmağını sallarken gözlerini rakiplerinde tuttu. Chan omuz silkti.
"Nazik olacağım."
"Sakın inanmayın!"
Felix bağırdı. Hemşerine güvenmiyordu. Büyük bir kalp kırıklığı.
Seungmin hala plan üzerinde düşünürken, minho sabredemedi. Jisung'un üzerine doğru koştu ve seungmin onun önüne geçmeye çalışırken chan araya girdi. Büyük bir arbede yaşandı ve nasıl olduysa sahada sadece iki kişi kaldılar.
Minho ve Seungmin.
Minho, tanrının onu bugün dinlediğinden emindi. Yüzündeki aptal sırıtışıyla turladı. Dışarıdakiler dikkatle ikiliyi izliyordu.
Jisung konuştu.
"Davamız burada bitemez seungmin!"
Changbin beline sarıldığında heyecanına yenik düştü. Çocuğun dokunuşu altında erise bile gözleri hala sahadaydı.
"Kanka bunlar bizi yer gözünü seveyim her şeyini ortaya koy!"
Minho sırıttı. Ortada duran çocuğun etrafında daire çiziyordu.
"Koy seungmin...seninle çok eğleneceğiz."
Seungmin tavana baktı ve omuzlarını germeye devam ederken etrafında döndü. Göz göze geldiklerinde kaşlarını hareket ettirdi.
İki uca geçtiler ve hayatları pahasına koştular.
O ona vurdu, o ona.
Yandan arkadaşlarının kahkahası ve destekleri duyuldu. Minho onu kenara itti. Seungmin kaçtı ama minho onu tekrar sıkıştırmak için alan buldu.
Oldukça yakınlardı ve topların içinden birbirlerini hissedebildiler.
Bir anlığına ayağı tökezleyen seungmin eğildi ve minho onun üzerinden düştü. Tekrar vurmak istedi lakin minho izin vermedi.
Son hamlede seungmin uçtu. Topu kenara çarptı ve kendini yere bırakırken çığlığı duyuldu. Minho zaferle gülümsedi.
Feryat figan yakınan arkadaşlarının sesiyle beraber toptan çıktı ve sırt üstü uzandı. Bilekleri gözlerinin üzerindeydi.
Sahanın ışığı kesilip yüzüne gölge düştüğünde, jisung'un geldiğini sandı ama değildi. Minho tam üzerine uzanmış, kollarının üzerinde duruyordu. Seungmin bakmak için gözlerini açtığında dona kaldı.
Minho öyle parlak gülümsüyordu ki, bir anlığına...sadece bir anlığına o da gülmek istedi.
"Peçete ister misin?"
Tüm isteği tuzla buz olurken sağ elini uzatıp onun meme ucunu sıkıştırdı ve üzerinden düşmesini hedefledi. Yere düşsün istiyordu, üzerine değil.
Ağırlığı ile huysuzlandı ve bu sefer göğsünde ki herhangi bir noktayı çimdikledi.
"Kalk lan üstümden!"
Oralı olamayn minho aralarına uzanarak kolları tuttu ve başının üzerine sabitledi.
Diğerleri kölelik muhabbetine öyle dalmışlardı ki bu anı umursamıyorlardı.
Seungmin derin bir nefes verdi. Piç hala üzerinde gülmeye devam ediyordu.
"Kalksana üzerimden!"
"Ne istersem onu yaparım kölem."
Üzerine eğildi. Seungmin'in gözleri büyüdü ve o kulağına yaklaşırken titrek bir nefes aldı.
"Bu köleliğin her şeyi kapsadığını unutma seungmin...Her şeyi!"
Ve sonunda kalkarken ona elini uzatıyordu.
Elbette seungmin tutmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Numara [2min] ✔️
Teen FictionBilinmeyen Numara: buldum seni orospu çocuğu bekle ananın amina bacağımı sokmaya geliyorum seungmin: Ne?