Bölüm 39: Ofis

980 116 18
                                    

Seungmin kucağında kızı ile asansörden inip kocasının odasına doğru yürüdü. 

Ma-Ri yürüyen babasının saçlarına asılırken gülümsedi ve bu hareket seungmin'in kalbinde bir şeyleri oynattı. 

"Sen böyle gülmeye devam edersen çok işimiz var babacığım."

Onu öptü ve ofisin kapısını bir kez tıklatarak içeri girdi. 

Bugün saat iki sularında bir toplantıya katılması gerekiyordu. Minho kızı için şirketin alt katını bir oyun alanına çevirmiş ve en iyi bakıcıları tutmuştu ama çoğu zaman biri toplantıdayken Ma-Ri ile bir diğer ilgilenirdi. Şimdi Sıra Minho'daydı. 

"Helloooo!"

Minho tuttuğu kağıdı masaya bırakıp gözlerini kocaman açtı. 

"Çabuk kucağıma gel. Acil mental desteğe ihtiyacım var."

Seungmin kapıyı kapatıp ona doğru yürüdü ve kucağına ilişti. Ma-Ri şimdi diğer babasıyla ilgileniyordu. 

"Noldu?"

"Chan'ı şeyinden duvara asıcam o oldu!"

Sansür koyması tatlış bir detaydı. Yine de chan'ın yine ne kahpelik yaptığını merak ediyordu. 

"Felix ile yemeye çıkacaklarmış. İşini bana kitledi."

"Vay p-"

Seungmin ani öpücük atağıyla susturulduğunda eşinin dudaklarına doğru kıkırdadı. Ma-Ri o sıra da onun saçını çekiyordu. 

"Bebeğim babanı paylaşmamız gerekiyor!"

Seungmin kızını öptükten sonra saatini kontrol etti ve toplantı için vaktinin kalmadığını gördü. Hızlıca bebeği babasına bıraktı ve ikisine de birer veda öpücüğü kondurdu. 

"Çok eğlenmeyin."

"Baban eğlenmemizi çekemiyor güzelim. Onu cezalandırmalıyız!"

Gizli bir orta parmak ve sonra odadan çıktı. 

Kızıyla baş başa kalan minho ise, üzerine yüklenen bir ton işi siktir ederek onları bir kenara koydu. 

Sonuç olarak hiç bir iş kızından önemli değildi. 

^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Kore'den diyar, Minho'dan adam oldu

seungmin: LAN CHAN ADAMI 

SENİN YÜZÜNDEN KIZIMLA EVE YALNIZ GİDİYORUZ 

MUTLU MUSUN????

chan: tahmin bile edemezsin :)

seungmin: yok etcem seni alçak adam 

felix: lan azıcık kocamı çaldım diye ağlama amk 

biraz da senin ki çalışsın 

jisung: seungminieee

ben geliyim mi size?

changbin de çalışıyor :(

seungmin: gel 

gelirken dondurma al Ma-Ri uyurken yeriz 

jisung: geliyom aşkm bekle 

jeongin: Bende geliyim bende 

hyunjin: sen nereye nişanlım bey 

seninle alışveriş yapacağız 

seungmin: ne alışverişi?

jeongin: bende bilmiyorum 

hyunjin: bi şeyler alcam sana 

azıcık şımar diye 

mutlu eş mutlu hayat misali 

jisung: iyi yere kapak attı puşt 

^^^^^^^^^^^^^^^^

Jisung, evin kapısını yarın yokmuşçasına çalarken, Seungmin kucağında ki kızıyla oraya koştu. Adamın uyku saatine yetişmek için böyle acele ettiğinin farkındaydı. 

"Geldik geldik!"

Kapıyı açtı ve arkadaşının gülen yüzünü gördü. Jisung elinde ki torbayı resmen girişe fırlattığında, Seungmin kızını onun kucağına verdi. 

"Ya benim sı-"

"Jisung!"

"Sırma saçlı prensesim diycektim! Ne sabırsız adamsın lan!"

Seungmin ağzını oynatarak ' yalanını sikiyim' dediğinde, arkadaşı ona güldü ve birlikte salona geçtiler. Seungmin dondurmaları mutfağa götürürken, Jisung Ma-Ri ile birlikte salonda onunla oynamaya başladı. 

Bir kaç saat daha uyanık kalan Ma-Ri nihayet yorulduğunda, seungmin onu uyutması için Jisung'u yönlendirdi. Kızı yukarı da uyurken, o da arkadaşı için dondurmaları hazırladı. Çok geçmeden Jisung gelmişti. 

"Ben bu kızın yanında beyin anevrizması geçiriyorum."

Önüne koyduğu dondurma kasesinin ardından kendisi için olanı aldı ve yerine geçti. 

"Benim kızım ne bekliyorsun?"

"Övün kankam övün. Bende böyle bir şey yapsam bende övünürdüm."

"Sen gazeteye falan ilan verirdin amına koyim."

"Televizyona çıkardım."

"Kesin yapardın."

Güldü ve masanın altından ona bir tane patlattı. 

"İşleri ayarladınız mı?"

Başını salladı.

"Minho ve Chan projeler üzerinde daha hızlı ilerliyor. Ben ve Hyunjin de yardım ediyoruz."

Bunu söyleyip söylememek konusunda biraz tereddüt etse de , saklamanın bir manası olmadığına karar verdi.

"O ikisine söylersen yemin ederim seni öldürürüm."

"Neyi?"

Sanki biri varmış da duyuyormuş gibi masanın üzerinden ona doğru eğildi. 

"Changbin'le birlikte onlara özel şarkı yazıyoruz. Düğünde söyleyeceğiz."

"Ne?"

Yediği dondurmadan neredeyse boğulacaktı. Seungmin yüz ifadesine deli gibi güldü. 

"Niye söylemediniz lan?!"

"Süpriz olacaktı."

Sandalyesinde geriye yaslanıp güldü ve iki elini birbirine çarptı.

"Oğlum müthiş olacak."

"Biliyorum."

Tekrar masaya yaklaştı ve yüzünde ki tatlı gülümseme eşliğinde arkadaşını izledi. Arkadaşının bir şeyler söyleyeceğini biliyordu. 

"Tüm bu olanlara inanamıyorum."

Neden bahsettiğini biliyordu. 

"Dürüst olmak gerekirse Ji...Böyle güzel bir hayatı hak ettiğimi düşünmüyordum."

"Boş yapma lan!"

"Ciddiyim. Yediğim bokları biliyorsun."

"Beraber yedik kanka tabi ki biliyorum."

Bu ikisini de güldürdü. Anılar hala ilk günkü gibi tazeydi.

"Her şeyi seninle yaptığım için mutluyum dostum."

Masanın üzerinden arkadaşının elini tuttuğunda, Seungmin şefkatle gülümsedi.

"Bende öyle. Hatta o yıktığın maket için bile mutluyum Jisung."

"Değil mi? Size hayırlara vesile olduğumu söylemiştim. Cidden kıymetimi bilmiyorsunuz."

Boş kaseleri kaldırırken sadece gülmekle yetindi. 

Yanlış Numara  [2min] ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin