Bölüm 4: Hassiktir

2.6K 235 117
                                    

Bahçenin çimlerine boylu boyunca uzanan Seungmin, telefonunu dizine uzanmış olduğu Felix'in eline tutuşturdu. 

"Bu ne sıcak lan? kasım da değil miyiz biz?"

"Mevsimler şaşırdı."

Mırıldandı ve kolunu gözünün önüne siper etti. Sıcaktan nefret ederdi ve sanki evren ona düşmanmışçasına kasımın ortasında güneşini sunuyordu. Olmasa şaşardı. 

"Bu salaklar ne zaman gelecek amına koyim?"

"Kanka big boy avı kolay mı?"

Dizini çimdikledi ve karşılığında bir şaplak kazandı. 

"Bulsa da yakamı bıraksa artık."

"Sizin artık göbek bağınızın birliğini geçtim, götünüz birbirine dikili. Boşuna hayal kurma."

Oflayıp kafasını daha çok bastırdı. Felix onun saçları ile oynuyordu. 

"Azıcık teselli etsen ölürsün Lix."

O esna da gür bir sesin onlara doğru geldiğini fark etti. Seungmin kolunu gözlerinden çektiğinde, yunan heykeline benzeyen bir çocuğun ona baktığını gördü. Kaşları çatılırken neredeyse boğulacaktı.

"Beyler."

Kalkma zahmetine bile girmedi. Sadece gözlerini kısıyordu çünkü güneş tam üzerindeydi. 

Hoş, o an üzerinde olan tek güneş gezegen olandan çok uzaktı. 

"Evet?"

"Birini arıyoruz. Acaba tanır mısınız diye soracaktık."

Başka bir gür ses yanından geldiğinde başını ona çevirdi ve heybetliyi gördü. Big boy diye bir şey olmasa, bu çocuk yine big boy olurdu. 

Seungmin içten içe jisung'un burada olmasını istedi.

"Kimi arıyorsunuz?"

"Han Jisung ve seungmin."

Seungmin öksürmeye başladı. Üzerine doğru eğilen çocuk ona dik dik bakıyordu.

"Şey-"

Jisung ve Jeongin, onlara doğru eğilmiş çocukları görmeden ilerlerken alana girdiler. Ve o an Minho başını kaldırdı. Jisung ile göz göze geldi ve küçüğün hayatı saniyeler içinde gözlerinin önünden aktı. 

"Buldum seni orospu çocuğu!"

"Noluyor be?" felix

"Buldunuz- aaa İşte bu Kim seungmin!" hyunjin

Felix etrafına noluyor amına koyim der gibi bakarken bir anda sekiz kişi olduklarını gördü. 

Elbette yakalanacaklardı. 

Lanet olası Kaşmer Han Jisung.

"Kanka sende de ne şans varmış tekte mi buldun?"

Sarı uzun saçlı manken söze girdiğinde, seungmin ayağa kalktı. Minho hala kitlenmiş bir şekilde Jisung'a bakıyordu. 

"Sen mi söyledin?"

Seungmin de Hyunjin'i tanıyordu. Ama asla bu psikopatla arkadaş olduğunu düşünmemişti ve şimdi büyük bir sıçış yaşıyordu. Adamın yanında iki tane Big boy vardı. 

Kesinlikle sıçtılar. 

Kalitesinden ödün vermeyen seungmin, gözlerini kısarak Hyunjin'e bakarken omuz silkti. Baş parmağını önüne doğru uzattı. 

"Seninle büyük problemlerimiz olacak aslan parçası!"

"Tehdit etme lan arkadaşımı!"

Minho onu omzundan ittirdi. Seungmin giderek alev almaya başlıyordu. 

"Minho kavga yok dedik."

Esmer ve oldukça heybetli çocuk konuştuğunda, jeongin'in arkasına saklanan Jisung bir anda ciyakladı. Hala onun omzunu tutuyor ve sanki öcü görmüş gibi changbin'i işaret ediyordu. 

"Sen o'sun!"

Herkes bi ona bir changbin'e baktı. Changbin eliyle kendini işaret etti. 

"Ben kim?"

"Aradığım big boy sensin! Changbin sabahtan beri seni arıyoz yemin ederim!"

"Lan sen bir de arkadaşımı mı kesiyorsun!"

Minho onun üzerine doğru yürüdüğünde, seungmin hızlı davranarak önüne geçti ve göğsünü tuttu.

Minho önce eline, sonra da yüzüne baktı. Aynı kendisinde olduğu gibi karanlık gözlere sahipti.

"Yerinde kal."

"Kim durduracak?"

Uzanıp eli tuttu. Seungmin inatla indirmedi. 

"Sen mi?"

"Gerekiyor mu?"

"Beyler niye bu kadar geriliyorsunuz? bence oturup konuşalım."

Hyunjin seslendi ama kimse oralı değildi. Sinirle ayağını yere vurdu. 

"İkinizi kölem yapmadan bi yere gitmiyorum."

"Hayal gücüne hayran kaldım amına koyim. O nasıl olacakmış?"

"Kimsenin kölesi olmaya gelmedim! Hem senin maketin önüme çıktı benim ne suçum var!"

Minho bakışlarını bu sefer ona kaldırdı. Seungmin ise hala onu inceliyordu. Jisung'un ağzını dikme planını devreye sokma zamanı çoktan gelmişti. 

"Salak! Koca gökdelendi o! nasıl görmedin?"

"Belki körüm?!"

"Changbin'in memelerini keserken teleskop gibisin amına koyim."

Jisung kızaran yanaklarını saklamak istedi. Jeongin bunun için oradaydı. 

"Sizin bu arkadaş kuduz mu? Ona göre önlem alalım." jeongin

Seungmin gözlerini kapattı. Bazen arkadaşlarını öldürmek istiyordu. 

"Şey biz de şüphe ediyoruz."

Hyunjin sözünü bitirir bitirmez ona dönen Minho'ya karşı teslim oldu. Baş parmağıyla onu gösterdi.

"Ben bir de seni besliyorum orospu çocuğu!"

"Ağzımdan kaçtı!"

"Konuşma amına koyim konuşma!"

Temastan sıkılan seungmin, bir de fazla alışıyordu, elini çekip bir adım uzaklaştı. Kollarını önünde bağladı. Minho'nun bakışları direkt üzerindeydi. 

"Adam gibi konuşacaksanız yapalım. Aksi halde siktirin gidin."

"Senin emir verme lüksün yok amcık!"

"Öyle bir var ki göstersem kötürüm kalırsın!"

Minho onun üzerine yürüdüğünde, artık kaçış olmadığını biliyordu. Bu yüzden allah ne verdiyse dedi. 

İkisi birbirlerine girerken, hyunjin onları ayırmaya çalıştı ama katılıyor sanan felix ona vurunca yere düştü. Bu sefer ikisi birbirlerine girdiler. Jeongin arkasında ki jisung'u bıraktı ve hyunjin'in sırtına atladı. Chan ona doğru gitti. 

Jisung da artık pes ettiğinden, bu sefer minho'ya vurdu ve belinden tutulup çekilinceye kadar yeterince hasar verdi. 

Grup birbirlerine daldılar. Yumruklar ve küfürler havada uçuşurken yarın yokmuşçasına birbirlerine vurdular ve sonunda onları ayıran şey rektör oldu. 

Yanlış Numara  [2min] ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin