Changbin kızarttığı etleri jisung'un elinde tuttuğu tencereye koydu ve bunu yaparken öpücük almayı da unutmadı.
Kızaktan sonra eve gelmişler, bölüşerek yemek hazırlamaya girişmişlerdi.
Changbin ve jisung etleri yaparken, felix ve chan salatayı yapıyor, minho ve seungmin de pilav ve geri kalan ara sıcakları pişiriyorlardı.
İkili mutfakta yalnız kaldılar.
Seungmin ayağına dolanan Dori'ye doğru gülümsedi ve ona doğru öpücük gönderdi. Diğer ikilinin salonunun bir köşesinde uyuduklarını biliyordu. Bu yüzden dori ile yetinmeye ve ona iş atarken haşlanmış patatesleri soymaya devam etti. .
Minho çaktırmadan onu izledi.
Sıcak çikolata muhabbetinden sonra konuşmamışlardı ama aralarında bariz bir tuhaflıkta yoktu. Çünkü Minho buna izin vermiyordu.
Bir şey almak ya da uzanmak bahanesiyle sürekli onu sıkıştırdı ve tek kelime bile etmeden tüm gün ilgisini onun üzerinde tuttu.
Ona soracak olsanız bunu neden yaptığına dair en ufak bir fikri yok. Size kesinlikle eziyet ettiğini söyleyecek ama bir nokta da ona asla bunu anımsatmıyor.
Tıpkı bir mıknatısın etkisindeymiş gibi sürekli onun yörüngesinde.
Kedilerle oynamasını, kar topu oynamasını ve jisung'un onu kara gömmesini izliyor.
Onu sürekli izliyor.
Ve sorsanız inkar edecek.
Ne büyük yalancı.
Patatesleri soymayı bitiren seungmin onları püre yapmak için işe koyuldu. Minho ise soyduğu sebzeleri suya koymakla meşguldü.
Uzandı ve muslukta elini yıkarken seungmin'e baktı. Göz göze geldiler ve bakışlarını ilk kaçıran Minho oldu.
Pek alışıldık değil.
Kulakları kızarıyor ve içinden kendine küfürler ederken sebzelerine uzanıyordu.
Seungmin gülümsedi.
Bu raundu o kazanmıştı.
^^^^^^^^^^
"Ya kafanı sikeyim jisung! kangurular dört ayak üzerinde mi yürüyor amına koyim?"
"Kanka ben nerden bileyim hayatımda hiç kangurumu gördüm!"
Felix onun üzerine atlamak için hamle yaptığında, chan belinden tutup yanında ki boşluğa çekti.
Seungmin kucağında ki dori ile kıkırdayıp duruyordu.
"Sen bugün çok agresifsin felix."
"Jisung bence sus kanka."
Jeongin onun dizine vururken söyledi. Haklıydı, aksi halde katliam çıkacaktı.
Sıra diğer takıma geldiğinde, seungmin dori'nin patilerini kaldırarak ayakta ki minho'ya sallamaya başladı. Changbin ona kıs kıs gülüyordu.
"Dori ile rezilliğini görmek için sabırsızlanıyoruz!"
Gözlerini kıstı ve işaret parmağını onlara doğru salladı. Dori sanki anlıyormuş gibi mırıltılar çıkartıyordu.
"O hain'e bir hafta yaş mama vermeyeceğim."
Seungmin şaşkın şaşkın ağzını açtı ve küçüğün kulaklarını kapatırken onu dizlerine doğru soktu.
"Şşşş bişey yok bişey yok."
Minho ikisini de tek lokma da yutmamak için sabır gösterdi ve karşısında ki changbin'e odaklandı.
Bir dizi anlatması ve bunu gerçekten salağa anlatır gibi anlatması gerekiyordu. Çünkü changbin bir salaktı.
Tüm yolları denedi. Hatta bir ara neredeyse takla bile atacaktı ama imkanı yoktu.
Küfür ederek ona bir yastık savurdu.
Changbin jisung'un arkasına saklanırken yastığın ona gelmesini engellemek için elini uzattı. Jisung çoktan bu harekete tav olmuştu bile.
Yenilgiyle omuzları düşen minho, adımlarını boş koltuk yerine seungmin'in oturduğu tekliye yöneltti.
Seungmin yaklaşan adama odaklandı.
Minho uzanıp koltuğun arkasına tutundu ve daha sonra seungmin'i belinden destekleyerek kalkmasını söyledi.
Seungmin denileni yaptı çünkü sonucunun bu olacağını düşünmüyordu.
Kucağında dori ile birlikte boş alana doğru yürüyecekken onu tutan kolla dengesini kaybetti ve kendini minho'nun kucağında buldu.
Sanki her zaman böyle otururlarmış gibi bir tavırla, dori'nin çenesini okşadı ve üzerinde gezinen bakışları reddetti.
Yan dönmüş, sırtı koltuğun kol kısmına dayanırken bacakları diğer taraftan sarkıyordu ve minho onu tutuyordu.
Bir eli bacağının hemen üzerinde, diğeri ise belindeydi.
Seungmin biliyordu.
Kesinlikle biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Numara [2min] ✔️
Ficção AdolescenteBilinmeyen Numara: buldum seni orospu çocuğu bekle ananın amina bacağımı sokmaya geliyorum seungmin: Ne?