Yanlış Numara [2min] ✔️

Bölüm 19: Bana şarkı söyle

Akşam altı sularında seungmin, ikinci kez geldiği evin kapısını biraz agresif bir şekilde çaldı. 

Neden burada olduğunu bilmiyordu ama garip bir şekilde tedirgin de değildi. 

Kapı açılınca ofladı. 

Minho garip bir gülümseme ile ona bakarken içeri geçti ve ceketini asarken aynı zaman da suratını da astı. 

"Beni gördüğüne çok mutlu olmuşsun gibi."

Ona döndü ve gülümserken ellerini iki yana kaldırdı. 

"Ölüyorum mutluluktan görüyor musun?"

Kıçına yediği şaplakla birlikte göz devirdi. 

"Yürü içeri velet"

Söz dinledi ve salona kadar onunla birlikte yürüdü. Her adım attığında aklında canlanan görüntüleri yok etmek için çaba gösterdi. 

Lakin her şey aynı yerinde duruyordu. 

Seviştikleri her köşe aynıydı ve bu seungmin'in aklını oynatmaması için hiç yardımcı olmuyordu.  

Koltuğa otururken başını geriye attı ve yanına oturana kadar onu izledi. Minho'nun yüzünde bariz bir istek vardı ve bu seungmin'i korkutuyordu. 

"Haftaya yapmam gereken bir maket var."

İşte cehenneme giriş kısmı. 

Seungmin inleyip ellerini başının üzerine götürdü ve minho bariz bir şekilde bundan keyif aldı. Koltuğun kol kısmına yaslanırken bacağını üzerine doğru koydu. 

"Bence çok beceriklisin."

"Olsam hemşire mi olurdum sence?"

Omuz silkti. Seungmin ellerini onun bacaklarına bıraktığında yutkunmak zorunda kaldı. 

Teması sevmezdi ve bu durum biraz istisnaya kaçmaya başlıyordu. 

"Bugün başlarsan eminim yetiştirirsin."

Seungmin onun iç bacağını çimdikleyerek çığlık atmasını sağladı. Minho ittirdi. 

Ayağa kalkarken uzanıp saçını tuttu ve seungmin bunu bir savaş çağrısı olarak aldı. Lakin Minho bunun için yorgundu. 

"Dur! Bundan kaçamazsın o yüzden kabullen."

"Penis şeklinde yapayım da gör!"

"Bir örnek ister misin?"

Elini pantolonuna götürdüğünde seungmin gözlerini kocaman açtı ve ona atacak bir şeyler buldu. Eğer Minho'nun lanet olası refleksleri olmasaydı büyük ihtimalle maket yapmaya değil, acil servise dikiş atmaya gideceklerdi. 

"Kapa Çeneni!"

"Okulu bitiremezsem bunun sorumluluğunu alacak mısın?"

Seungmin yenildi. Alnını koltuğa yasladı ve ağlamaklı bir kaç tonda çığlık atmayı reddetmedi. Minho ise saçlarına dokundu. Yüzünde anlamlı bir gülümseme vardı. 

"Atıştırmalık hazırlayıp geleceğim."

Arkasını döndü ve mutfağına giderken seslendi. 

"Sana yardım edeceğim. Şanslısın ki bugün daha merhametliyim."

Gözden kaybolunca, seungmin başını kaldırdı ve koltuğa geri oturdu. 

Geldiğinden beri gözü piyanonın üzerindeydi ve çalmak için resmen elleri kaşınıyordu. 

Önce bunun için çekinse de, üzerinde seviştikleri gerçeği yüzüne bir tokat gibi indi ve bunu yapabileceğini düşündü. 

Sevişiyorsa çalabilirdi de. 

Yani bunda yanlış bir nokta yoktu.

Kalkıp, siyah ve oldukça güzel olan piyanonun yanına gitti. 

Elleri tuşların üzerinde gezinirken oturdu ve sahnesi için şarkısını çalmaya başladı. 

Minho elinde ki tabak ile mutfağın ortasında donup kalmış, günlerdir çalmadığı piyanosunun sesiyle adımlarını oraya çevirmişti. 

Seungmin şarkı söylüyordu. 

Sırtı dikti. 

Parmakları ezbere bildiği notaları çalmak için tuşların üzerinde kusursuzca hareket ediyordu. 

Gördüğü manzara midesinin içinde harekete geçerken, destek almak için omzunu kapıya yasladı. 

Söylediği tüm sözleri içine çekti. Kulakları onu dinlemek için ekstra konsantre olurken ayakları ondan bağımsızca yanına doğru adımladı. Sanki görünmez bir ip sürekli onu çekiyor gibiydi ve bariz bir şekilde minho buna engel olmuyordu. 

Seungmin onunla göz göze geldi. 

Minho arkasına geçip, kollarını piyanoya yaslayana kadar bekledi ve şarkısına devam etti. 

Onu sıkıştırdı. 

Başını omzuna yakın bir yere koydu ve gözleri kapanırken sıcaklığını hissetti. 

Seungmin şarkısı bitene kadar durmadı. 

Ritimle her hareket ettiğinde sırtı onun göğsüne vurdu ve bu temastan dolayı içini bir huzur ele geçirdi. 

Bunu sevdi ama asla kendine itiraf etmedi.

Şarkısı bittiğinde ve elleri dizlerine düştüğünde minho kıpırdamak için acele etmedi. 

Onun yerine yaslandı ve çocuğun tam boynuna doğru nefeslenirken şu sözleri söyledi. 

"Maketten sonra...yapmak istediğim başka şeylerde var."