Anna, Axel, ben ve Pars birlikte Avm'ye gitmiştik bir kafede oturuyorduk. Huzurum hastanede Axel'in yanında olan karının gelmesiyle son buldu.
Hayır yani ne işi var ki bu karının şimdi burda?? Çok saçma. Elimdeki filtre kahveyi yudumluyor aynı zamanda da sohbete katılıyordum.
"Ben bir lavaboya gidip geliyorum."
Cevap beklemeden ayağa kalktım Pars'ın cümlesiyle ona döndüm."Ben de geleyim mi senle Adrian?"
Pars'ın bu cümleyi kurmasıyla kafamı Axel'e çevirdim. Haşin şey seniiii
Pars'a yiyecekmiş gibi bakıyordu. Ya da göz yanılmasıydı bilmiyorum."Gerek yok Parsçım gidip gelicem hemen zaten." Kafasını sallamakla yetinince arkamı döndüm ve tuvalete adımladım. Tuvalete varmadan gözüm başka bir masaya ilişti. Olduğum yerde kala kaldım.
Ne işi var bu adamın burda? Beni mi takip etmişti yoksa? Hayır hayır olamaz. Tam rahat bir nefes alacakken tekrar karşıma çıkamazdı. Olmaz.
Koşarak tuvalete girdim. Yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Belki benzetmişimdir. İnşallah benzetmişimdir.
Tuvaletten çıkıp geri masaya döndüm. Bu sefer sohbete katılamıyordum, istesem de kaçırıyordum veya ne diyeceğimi unutuyordum. Aklım masadaki adama gidiyordu. Tuvaletten çıktığımda masaya göz ucuyla baktığımda oturan birini de görememiştim.
Pars ve Anna üstümdeki moral bozukluğunu anlamış gibi sürekli yandan yandan bana bakıyorlardı. Pars dayanamamış olacak ki kulağıma yaklaştı.
"Sorun ne ufaklık."
Kaşlarımı çatıp kafamı Pars'a çevirdim."Ben senle aynı yaştayım yalnız."
"Olabilir, ama kısasın."
"Tövbe yarabbim ya deliricem şimdi."
"Hadi hadi söyle noldu?"
"Moralinizi şimdi bozmak istemiyorum, sonra anlatırım. Boşver."
"Oğlum anlat şunu delirtme adamı."
"Tuvalete giderken onu gördüm." Kimden bahsettiğimi çok iyi biliyordu. Çünkü sapığımdan bahsederlerken sapık diyordum 'o adam' demiyordum.
"Yine mi ya? Söyle çabuk nerde gidip ağzını yüzünü dağıtayım yine."
Pars daha önce dediği gibi o adamın yüzünü dağıtmıştı resmen."Ya şu an istesen de gidemezsin yerinde yok çünkü. Gelirken göremedim. Hem moralimizi bozmayalım. Boşver değmez."
Kafasını sallamakla yetindi. Axel bizi izliyordu. O karı ise Anna ile konuşmaya çalışıyordu. Fakat benim canım Anna'm konuşmaya tenezzül etmiyordu. Hahayttt canım benimm
Biraz daha oturup sohpet ettikten sonra ayaklandık. Yürürken ben Axel'in bir yanındayken o karı da diğer yanındaydı.
Hııhh suratsızİç sesime nolmuştu böyle? Sürekli haklı olmaya başladı.
Ben hep haklıydım sadece sen salaktın. Haklı olduğumu göremiyordun.
Aha başladı yine tatavaya. İç sesimle resmen karı koca gibiydik, sürekli tartışıyorduk.
İç sesimi duymazdan geldim ve yürümeye devam ettim.
Aklım hâlâ kafede gördüğüm adamdaydı.
Ne işi vardı orda, onun gitmek isteyeceği tarzdan yerler değildi buralar.Beni takip ettiği düşüncesi peşimi bırakmıyordu. Zaten sapığım tarafından takip edilmeye alışmıştım. Bir kaç kez takip etmenin ötesine de geçmişti ancak her defasında kurtuluyordum.
Yürürken sürekli arkama bakmam Anna'yı şüphelendirmiş gözüküyordu. Anlaşılan Pars olanları Anna'ya söylememişti. Pars'a minnettardım şu an.
Anna beni dürttü.
"Neyin var, ne diye sürekli arkana bakıyorsun? Birbirimizden bir şey saklamamak konusunda anlaştığımızı sanıyordum."
Bu anı kullanmam gerekiyordu, hemde hemen.
"Ben de anlaştığımızı sanıyordum Anna. Fakat benim sakladığım kadar sen de benden bir sürü şey saklıyorsun. O kısmı atlamazsak sevinirim." Bir anda ortadan kaybolmasını ima ettiğimi çok iyi anlıyordu.
Sadece kafasını yere eğmekle yetindi. Pişman olmuş gibiydi. Saçlarını karıştırıp kafasını öptüm. Pars'ın isyan etmesiyle kıkırdamaya başladık.
"Yaaa kıskanıyorum ama." İkimizin arasına girdi ve iki kolunu da bize sardı.
"Böyle daha iyi." Kıkırdamaya yelloz karı da katıldı.Kafamı karıya çevirdim. İsmini unutmuştum çünkü ve ismini soracaktım.
"Senin adın neydi ya? Söyledin galiba da unuttum ben."
Gülümsedi"Oysa ben seninkini çok net hatırlıyorum." Cümlesinin ardından göz kırpmakla yetindi. Bana mı yürüyor la bu.
"Hafızam biraz zayıftır." Gülümsemesinin ardından ben de gülümseyince
"Emma." Aslında kız gıcık değilmiş.
"Güzel isimmiş." Axel'i kolundan tutup benimle yer değiştirdikten sonra ben daha ne olduğunu anlayamadan yanımda bitti."Ay ananı" ağzımdan çıkan küfürü son anda frenledim.
"Eee burcun ne?" Emma'ya 'napıo lan bu' bakışı attım.
"Hadi ama. Burcunu sordum sadece. Hem uzağımda olduğun için seni rahat duyamıyor/göremiyordum."
Önümüzdeki tek engel Axel idi. Ne diyo la bu karı."Burcum boğa. Burcumun bütün özelliklerini taşıyorum." Hmm gibi mırıltılar çıkardı. Pars, Anna ve Axel ise sohbete dalmışlardı. Anna ise ara sıra bize bakıyordu.
Burcunu sormamı ister gibi bakıyordu.
"Eee senin burcun ne peki?"
Heyecanla gülümsedi.
"Aslan burcuyum. Ama nerdeyse burcumun tam tersiyim."Egolu bir tip değil gibiydi zaten anladığım kadarıyla.
Bunu demek istemezdim ancak galiba birazcık ısınmış olabilirim ona karşı.Biz Emma ile sohpet etmeye devam ederken Anna'nın keskin bakışlarını üstümüzde olduğunun farkındaydım. Bir kız hiç mi değişmez ya.
Anna en son da dayanamamış olacak ki dahil olduğu sohbeti bir köşeye atıp Emma ile aramıza girdi ve koluma girdi.
"Merhaba Emmacım ama Adrian maalesef ki şu an bana lazım."
Emma karşısında halay çeken ayı varmışçasına bakıyordu.
"Ha? Ne için lazım? Sohpet ediyorduk."
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Anna bir hışımla bana döndü. Anında dudaklarımı serbest bıraktım. Bu ruh hastası dudaklarımı parçalardı yoksa.
"Lazımsın değil mi Adrian sen bana." Cümlesini bastıra bastıra söylemişti. Ne yalan söyliyeyim tırsmadım değil.
"E evet evet. Şimdi hatırladım, aklımdan çıkmış."
Emma itiraz etmemi ister gibi bakıyordu. Noldu bu kıza 5 dakka içinde be.Anna'nın kulağına eğilip;
"Neyin peşindesin?"
Anna bana baktığı gibi sustum ve önüme döndüm. Kız kick boksta dünya şampiyonluğu kazandı nasıl korkmayayım.Anna kolumdan öne doğru sürükledi ve omuzundan arkasına bakıp
"Bizim bir işimiz var, çıkışta buluşuruz." Bir şey demelerini beklemeden önüne döndü ve sağa saptı."Sakin ol. At koşturmuyor."
"Bu kız ne iş Adrian? Hayırdır.""Nerden bileyim ya. Sanki görmedin kendisi resmen bir hışımla Axel ile beni yer değiştirtti. Bu kızda da deli gücü var."
"Ne sulanıyor bu kız sana?"
"Ya ben nerden bileyim.""Sabır, sabır ve sabır."
"Bana da aynısından."
Ben kendi dediğime gülerken onda mimik oynamadı. Tekrar sağa sapacağımız anda dona kaldım. O buradaydı yanılmamıştım.✨✨
Bölüm yine kısa oldu ama ztn kimse okumuyor. Eğlence amaçlı atıyorum