Hayatın belki de en zorlu dönemidir okul hayatı. Yaşanılan stres, çekilen ızdırap, gelecek kaygısı ve daha bir çoğu. Ancak ben okul hayatımı en güzel bir biçimde bitirmiştim.~Tüm zorluklara rağmen
Doktor olmuştum, okul hayatımda doktor olmak aklımın ucundan bile geçmemişti, annemin ölüm savaşından haberim olana kadar...
Annemin ölümle olan savaşını öğrendiğim anda anneme söz verdim
"Doktor olucam, kurtarıcam seni. Beni bırakmana izin vermiyceğim göreceksin."Göz yaşlarım ve hıçkırıklarımla zar zor konuşmuştum. Annem söz vermişti bana gitmeyecekti. ~Sözünü neden tutmadın anne, sen sözlerini hep tutardın? Bana kızdığın için mi verdiğin sözü tutmadın anne? Özür dilerim annem
Annemi kaybettim. Bana söz vermişti, ben doktor olana kadar savaşmayı bırakmayacaktı. Ben doktor olunca birlikte savaşacaktık anne. Neden beni bıraktın, neden savaşmayı bıraktın anne, anne beni o adamla neden bir başıma bıraktın?
O adam, o adam hayatımı kaydırdı. Ben ondan korktuğum gibi kimseden korkmadım.
Herkese karşı güçlü, yenilmez, soğuk kanlı olurken neden ona yenildim? Neden ondan delice korktum?Benim verdiğim savaş annemin 2. eşiyle idi. Ben öz babamı hiç görmedim. Yaşadığından bile bir haberim. Yaşıyor olsaydı beni bırakır mıydı ki.
Sırf beni bıraktığını düşünmemek için onun ölmüş olmasını diliyordum. Her şeyin üstüne onu kaldıramazdım ki ben.
Ben Adrian, 23 yaşındayım. Hayatımın özenilecek bir hayat olduğunu düşünmüyorum. Okul hayatım boyunca benle tanışan herkes benim hayatıma özeniyordu. Ben ise gülüp geçiyordum. Çünkü neler yaşadığımı bir ben bir de yaşatan biliyordu zaten.
Yakın arkadaşlarım çok olmuştu. Ancak hiçbirine yaşadığım şeyleri anlatmamıştım, anlatamamıştım.
Nasıl anlatayım ki? Bu yaşadıklarımı ben kaldıramıyordum, yaşadıklarım yüzünden ben kendimi sevmiyordum. Yaşadıklarımı öğrendiklerini onlarda istemezdi ki beni...Yarın yeni nakil olduğum hastanede ilk günümdü.
Şehirden uzakta bir hastane idi. Her gün git gel yapmamak için de orada bir gecekondu kiralamıştım. Şu an bavul hazırlıyordum. Benim heyacanım ise yeni hastane ortamı değildi. Sonunda o adamdan kurtulacaktım. ~En azından biraz da olsa uzak olacaktım.Şikayette bir kere bulunmuştum. Canıma tak etmişti artık. İçip eve geldiğinde beni ölesiye dövmüştü. Tek hatam, elimden çatalı düşürüp onu uyandırmamdı. Evet şikayette bulundum ama derler ya 'Para her kapıyı açar.' Evet para her kapıyı çok güzel açıyor...
Hayatı bana çok güzel rezil etmişti sağolsun. Annem ölmeden önce şu an ki kadar yapamıyordu. Ta ki annem bu acımasız hayata gözlerini yumana kadar.
Sabah erkenden hastanede olmam gerektiği için şimdiden kiraladığım eve gitmek zorundaydım. ~kime göre neye göre zorunluluk. Benim için bir zevk
Hazırladığım çantamı arabama koymak için merdivenlerden aşağı inmeye başladım. O adam koltuğa yayılmıştı
sarhoş bir şekilde. Ayak seslerimi duyunca gözlerini aralayıp kafasını bana çevirdi. O bana bakınca bile korkabiliyordum.~ Keşke annem yerine o ölseydi.Sendeleyerek ayağı kalktı ve yanıma geldi. Geri adım atamadım, geri adım atarsam daha kötü olacağını çok iyi biliyordum. Hayır canımın acımasından değil, dik duramamaktan korkuyordum ben. Vücudumdaki izler dik durmamı engelliyordu...
Yanıma gelir gelmez konuşmaya başladı
"Sanma ki benden kurtuluyorsun, her arkanı döndüğün an arkanda belireceğim.
Gölgenim ben senin."kulağıma yaklaşarak konuşmasına devam etti.
"Nefesim hep ensende." Göz kırparak geri çekildi ve kalktığı yere geri yayıldı. Olduğum yerde kala kalmıştım. Kendime gelince koşarak oradan uzaklaştım.Eğer dışarı çıkmasaydım, temiz havayı solumasaydım oracıkta bayılabilirdim. Odamdan çıkmadan önce telefonumu, arabamın anahtarını ve cüzdanımı cebine atmıştım Tanrı'ya şükür.
Arabayı çalıştırdım ve sürmeye başladım. Bir marketin önünde durdum ve alışveriş yapmak için girdim. Yeni taşındığım için buzdolabı haliyle bomboştu. Bugün hiçbir şey yememiştim nerdeyse.
Kısa ama hızlı bir alışveriş yaptıktan ve ücreti ödedikten sonra marketten çıkarak arabama doğru ilerledim.
İki buçuk saat kadar sonra şehir dışından çıkmıştım. Bir yarım saat bir saat kadar sonrada kalacağım gecekonduya varmıştım. Yol boyunca da aklımdaki düşünceleri susturamamıştım. 'Nefesim hep ensende.' 'Gölgenim ben senin'
Arabamı park edip evin anahtarıyla evin kapısını araladım. Lamba hemen kapının önündeydi zaten ev bakmaya geldiğimde bu evi bayağı bir incelemiştim.
Kendinden eşyaları vardı. Kendi istediğim bazı mobilya vs. şeyleri ise sabahtan halletmiştim.Bavulumdaki kıyafetleri dolabıma yerleştirmeden önce evi dip köşe temizledim. Biraz titizdim, etrafta toz görünce bile kafayı yerdim.
Evi temizledikten sonra rahat bir nefes aldım. Acıktığımı fark ettim, mutfağa doğru koşar adımlar atıyordum. Alışveriş poşetlerini mutfağa koymuştum. Önce yiyecek içecekleri yerleştirdim. Sonra da kendime makarna yaptım. Saat geç olmuştu ve ben daha dolabımı düzenleyecektim.
Buraya geldiğimden beridir yüzümde solmayan bir gülümseme vardı. Ne yapsam da o gülümsemeyi düzeltemedim. ~aslında gülümsemem solsun istemedim. Sadece mal gibi gözüktüğümü düşünüyordum
Yemeğimi yiyerek bulaşıkları yıkadım. Sırada dolabımı ve odamı düzenlemek vardı. Saate bakınca gece yarısı olduğunu fark ettim ve ikisini de yarına erteledim. Tabi ilk günden kovulmaya razıysam toplayabilirdim.
Üzerimi değiştirip yatağa uzandım. Alarmı kurarak telefonu komidinin üzerine bıraktım. Kafamı yastığa koyar koymaz uyuya kaldım o kadar yorulmuştum ki.
Yeni bir güne uyanacaktım. Hayatımın o günden sonra çok farklı olacağını bilmeden :)