16; "Yüzük"

3.3K 149 150
                                    

Başlamadan önce Arda'nın yaşını biraz değiştirmek zorundayım, Deniz ve Arda'nın arasında yaş farkı olmasın istiyorum ama Kerem ile de fazla büyük gözüksünler istemiyorum. O yüzden Arda'yı 19'muş gibi görün, kusuruma bakmayın kitaba cahillikle başlamışım 😪

İyi okumalar.💛

1 Hafta Sonra

"Gayet güzel oldum işte." kendime kendime konuşurken babaannemin aşağı çağırması ile son rütuşlarımı yapmaya başlamıştım.

Kerem'lerle beraber kafeye gitmemizin üstünden bir hafta geçmişti. O günden sonra hayatımda birkaç değişiklik olmuştu.

Annemler boşanmaktan vazgeçmişlerdi. Ama ben babaannemde kalmaya devam ediyordum çünkü bu kısa süre içerisinde ona çok alışmıştım.

Annem ve babamın boşanmaktan vazgeçtikleri günün akşamı Derin'i yemek yemeye götürdüm. Orada her şeyi düşündük. Kerem'den hoşlandığımı anlamış gibiydim, yani Derin öyle söylüyordu. Ona baktığımda gözlerimin değiştiğini falan söylüyordu. Ama Kerem için değişen bir şey yoktu, kısaca sanırım hâlâ tek taraflıydı.

Takım ile ilişkim artmıştı. Sürekli gidip geldiğim için kim olduklarını anlayabiliyordum artık. Ayrıca Torreira'ya olan fanlığım hâlâ değişmemişti. Bunu Kerem bile fark etmişti, arada Torreira ile konuşmama yardımcı oluyordu.

Arda ile hâlâ konuşmuyorduk. Efe hâlâ beni sevdiğini söylüyordu ama benim için önemli olan Arda'ydı. Onunla sohbet edip eski anılardan konuşmayı o kadar çok özlemiştim ki.. Öyle geçip gidiyordu günlerim de.

Şuan ise babaannemlerin evindeydik. Doğum günüm için toplanmıştık, hatta aşağıda Kerem ve Yunus bile vardı. Çağırmayı annem akıl etmiş, arada babam bana kıskanmış bakışları atıyordu ama sonra gülüp geçiyordu. Arda ve Efe'de vardı, onları kısaca gözüküp hemen üstümü değiştirmek için yukarı çıkmıştım.

Kapının tıklatılması ile "Gel." dedim. Artık hazırdım. Sanırım düğüne çıkıyormuş gibi davranıyorum, ama bu benim en sevdiğim doğum günlerinden biriydi sanırım.

İçeri giren Kerem'di. Kocaman gülümsedim. "Girebilir miyim?" kafa salladım. Düzleştiricinin hâlâ elimde olduğunu unutmuş olacağım ki elimin yanmasıyla gözümü Kerem'den çekip oraya baktım, fişten çekip hiçbir şey olmamış gibi geri döndüm Kerem'e.

"Hediyeni erkenden vereyim dedim, zaten iki tane almıştım." gözlerim aralanırken gülümseyerek ona yaklaştım, elinde tuttuğu kutuyu bana uzatırken heyecanla elinden aldım.

"Bir tane yeterdi Kerem, ne zahmet ettin?"

"Olur mu öyle? Aç işte." gülerek konuştuğunda makyaj masasına dayadım kendimi, elindeki kutuyu yavaşça açtım.

İçinden bir yüzük çıkmıştı. Işıl ışıl parlayan, kalp şeklinde ve içi taşlı bir yüzüktü. Evlenme teklifi mi edecekti lan? Reddetsem reddedemem, kabul etsem kabul edemem.

Parıldayan gözlerle ona baktım. "Hediye için babama sordum, annene böyle bir şey aldım demişti. Bende gezerken gördüm, çok beğenince sana almak istedim."

Babasının annesine aldığı hediyeden bana mı almıştı yani? 32 diş sırıtmama engel olamadan sıkıca Kerem'e sarıldım. O kadar rahatlamış gibiydim ki, sanki tüm dertlerim uçmuş gibiydi.

"Aşağıda verirsem yanlış anlaşılır diye diğer hediyeyi aşağıda vermek istedim." anlayışla kafa salladım. Elimde tuttuğum yüzüğü elimden alırken bakışlarımı ellerine çektim. Parmaklarımdan tutup yüzüğü işaret parmağıma geçirirken kalp atışlarımın arttığını duymuş olacak ki ellerini hemen geri çekti yüzüğü takıp.

fangirl | kerem aktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin