İyi Okumalar!
Kalbin demirden olsun, aynadan olursa kırılırsın.
🪞
Hayatınızda büyük umutsuzluklara yer vermeyin. Çünkü umutsuzluk dünyanın en gereksiz duygusudur. Belki istediğiniz şey anında olur belkide yıllar son olur. Ama eğer siz umudunuzu kaybederseniz olacağı varsa bile olmaz.
Ben Dora. Daha bir kaç gün önce umudumu kaybetmeye başlayıp yaşadığım hayata boyun eğmişken şimdi bambaşka bir hayatın içindeyim. Benim acılarımdan zevk alan kadını geride bırakıp ailemi buldum. Ablamı buldum. Ve bunları yaparken içimde hep bir umut vardı arkadaşlar. O yüzden asla ama asla umudunuzu yitirmeyin...
Ablam gelmiş ve beni kurtarmıştı bu bodrum katından. Ama Sevda'ya ne olmuştu?
Elinde tuttuğu ceketi farkettim. Ceketi bana uzatıp giymemi sağladı. Her şeyi en güzel şekilde düşünüyordu.
Elimi tuttuğunda merdivenleri çıkmaya başladık. İçimde büyük bir heyecan vardı. Aksiyon filminde gibi hissediyordum kendimi. Bodrumdan çıkmanın verdiği sıcaklıkla bedenin gevşerken salonun olduğu kata geldik. Ortalıkta kimse yoktu. Sadece...
İlerdeki tabloları inceleyen bir adam vardı. Bu Cou'dan başkası değildi. Bu niye gelmişti ki?!
Bir yandan da Sevda'nın nerede olduğunu düşünüyordum. Onun için endişelendiğim için değil merak ettiğim için.
"Sevda?"
"Bir süreliğine onu hallettik. Ama peşini bırakmayacağı kesin."
Omuzlarım düştüğünde buruk bir gülümsemeyle baktı. Neden kurtulamıyorum bu kadından ben?
Sonunda Cou arkasını dönüp bizimle göz teması kurunca gülümsedi.
Bir dakika.
Ben de gülümsedim. Hemde aptal gibi sırıtarak!
Cou ilerleyip yanımıza geldi. Sert parfümünün kokusu burnuma dolarken garip hissettim. Bu tür parfümleru sevmiyordum ama bu parfüm... Bu parfüm hoşuma gidiyordu.
"Kadın en azından sanattan anlıyormuş," dedi küçümser bir tavırla. Saçlarımı geriye savurup çocuğun dibine girdim. "Yalnız o tabloları ben seçtim."
"Vay! Hiç beklemezdim." Kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda gözlerime baktığını farkettim. "Niye? Sanattan anlamayan bir halim mi var?"
"Eh birazcık." Koluna vurduğumda gülmesi daha da arttı. Zevk alıyordu.
"Atışmalarınızı evde yaparsınız. Buradan çıkmamız lazım." Ablamın uyarısıyla gereksiz yakınlık kurduğum çocuktan uzaklaştım. Evden çıktığımızda parlak bir güneş karşıladı bizi. Demek sabah olmuştu. Güneşi tüm zerrelerime doldurmaya çalışır gibi kollarımı açıp gözlerimi kapadım. O sıcaklık ve sarılık gevşememe sebep oluyordu. Sanki yıllardır güneş görmüyormuş gibi hissettim.
Ellerimi kendi etrafıma dolayıp gözlerimi açtım. Beni ormana götürüp getirdikleri araba kapıda duruyordu. Arabanın yanında ise Atahan sigarasını içine çekiyordu. Ne kadarda cüsseli biriydi. Toprak'ında kasları vardı ama Atahan'ın yanında onunkiler az kalıyordu.
İlerleyip arabanın yanına geldiğimizde sigara izmaritini yere bırakıp botunun ucuyla ezdi. Bu mevsimde neden bot giyiyorlar ki Allah aşkına?
![](https://img.wattpad.com/cover/333934745-288-k405026.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK AYNA
Teen FictionEtrafta uğultular vardı. Odamın içindeki ışık yüzünden önümü göremiyordum. Sendeleyerek aynanın karşısına geçtim. Gözlerimi açamıyordum. Uğultular yükselmeye başladı. Nefes alamadığımı farkettim. Kapı çalınıyordu. "Dora! Ayna! Siz!" Boğuk sesler ku...