5. BÖLÜM: İHANET

388 25 3
                                    

İyi Okumalar!

Kalbin demirden olsun, aynadan olursa kırılırsın.

🪞

Görebiliyordum. Bir şeylerin canımı çok daha fazla yakacağını görebiliyordum. Sadece iki gün içinde yaşanan şeyler fazlaydı. Fazla ağırdı. Gariptir ki daha fazlasının geleceğinden emin gidiydim.

Sevda'dan kurtulmanın bu kadar kolay olduğunu düşünmüyordum. Çünkü bu benim ondan ilk kurtulma çabam değildi. İlk defa ondan nefret edişim de değildi.

15 yaşındayken doğum günüme gelmemişti. O gün herkes eğlenirken ben bir köşeye çekilmiş gözlerimden akan yaşları gizlemeye çalışmıştım. Akşam herkes gittiğinde üstümdeki elbiseyle koltuğun üstünde uyuya kalmıştım. Gecenin bir yarısı eve geldiğinde uyanmıştım. Neden gelmediğini sormuştum. "İşim vardı. Koskoca kız oldun artık. Böyle şeylere takılma!" demişti. "Hep böyle oluyor zaten abla! Beni hep yalnız bırakıyorsun!" Yine engel olamamıştım gözyaşlarıma. "Bundan sonra doğum günü falan yok sana!" diye kükremişti beni sarsarak. Ellerinin arasında ki kızı fırlatıp odasına gitmişti. Ve ben o soğuk zeminde saatlerce yatmıştım. Ağlamış ve annemi özlemiştim. Bir insan tanımadığı birini nasıl özler?

Sabah aydınlanmadan hızla evden çıktım. Kapıda kimse yoktu. Nereye gittiğimi bilmeden sokaklarda savrularak koşuyordum. Çok yorulmuştum. Ve biraz yavaşlamıştım. Durup diz kapaklarımdan destek alarak eğildiğimde yanımda bir araba belirmişti. Arabanın camı açıldı. "Eğlence bitti Dora. Bin arabaya." Sevda'nın egolu sesi korkmama yetmişti bile. Nefretle kapıyı açıp koltuğa attım kendimi. Yol boyunca konuşmadım ama ağlamadım da. Sadece sustum. Ve nefret ettim.

Terler içinde uyandım. Yine o lanet rüyayı görmüştüm. Ve bu defa aynada ki yansımam bana çok tanıdık gelmişti. Ama tam olarak kim olduğunu anlayamıyordum. Yüzümdeki su damlalarını silerken kapı açıldı.

"Ben de seni uyandırmak için gelmiştim. Hadi geç kalma ve o adamla sakın konuşma. Ben halledeceğim." Sevda sonunda eskisi gibi beni uyandırmaya gelmişti.

"Tamam." Konuşmak istemiyordum. Her seferinde ailemi görüyordum gözlerinde. Sesi kulaklarımı donduruyordu. "Adı ne bu adamın. Ben iletişime geçeceğim."

Toprağın adını vermeli miydim? Zaten Türkçe ismini kimse bilmiyordu. Söylemekten zarar gelmezdi.

"Toprak Erezli" Gerçek soyadını söylemedim ne olur ne olmaz diye. "Ben sana hesabını vereyim oradan konuşursunuz." Kafasını sallayıp yanıma yaklaştı. Bende telefonumu açıp çocuğun hesabına girdim. "Bu."

"Bu ne saçma bir hesap böyle?"

"Tanınmamak için böyle bir şey yapmış olabilir abla."

Bende oyunculuk kanı varmışta benim haberim yokmuş!

"Tamam. Sen takma bunları kafana. Ben halledeceğim." Gülümseyip elini saçıma uzattı. Bana dokunmasını istemiyordum. Ama buna katlanmak zorundaydım. Ve bu benim sinirimi daha çok bozuyordu. Saçlarımı üstün körü okşayıp ayağa kalktı. "Hadi hazırlan, şoför dışarıda. Doğruca okula gideceksin."

Ben de bir bara gideyim diyordum!

Başımı sallayıp ayaklarımı yataktan sarkıttım. Sevda odadan çıktığında rahat bir nefes aldım. Ayak üstü bir sürü yalan söylemiştim ve bunun için hiç zorlanmamıştım bile!

Yataktan çıkıp dolabın karşısına geçtim. Okul formalarımı çıkarıp giydim. Kareli bir etek ve beyaz bir gömlekten oluşan forma lise dizilerinde gibi hissetmeme neden oluyordu.

KIRIK AYNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin