OYUK - Giriş

36 5 1
                                    

Hayata karşı ilk küskünlüğümüz;
yanımızda sandığımız kişileri,
karşımızda görmemiz ile başlar.
☀️

Kanove-Geceyarısı 

GİRİŞ

Vefasızlık ömrüm, esirgemeyeceğim kelimelerimi senden. Bu zamana kadar sen yüklendin acılarımı, şimdi hepsini ben sırtlanıp gidiyorum. Artık acı çekmek yok ömrüm, artık yaralarımız olmayacak.
Çünkü bu gece bu büyüyü bozuyorum.

Yıpranmış defterimin tozlu kapağını kapatıp çantama attım. ardından topladığım bir kaç parça eşyaya baktım;
üç beş giysi, telefonum, kimliğim ve defterimi tepiştirdiğim çantama.
gözlerim son kez yıllardır kaldığım kasvet dolu odada gezindi.
odada bir yatak, paslı demir sandalye, dolap ve duvar saatinden ayrı bir şey yoktu.

Kapım her zamanki gibi kilitli, açılmak için gece yarısını bekliyordu.
03.00-bazen uykudan korkarak uyandığım, uyuyamadığım gecelerde ise az da olsa sevinip kilitli kalmayacağımı bilerek içimi rahatlattığım saat dilimi.

Dün gece yirmi iki yaşına basmıştım ve on dört yaşımdan beri kaldığım bu ev bu oda gün geçtikçe cehennemim oluyordu.

yengemin patavatsız ve çirkef halleri.. artık çekilmez olmuştu. amcam da zira yengemden hallice.
şahsımca ne yaptığını bilmeyen, karısının dibinden ayrılmayan korkak adamın tekiydi.

Bir Bahar vardı. Bahar'ım, tek dostum, sırdaşım, en yakınım.
amcam ve yengemin tek çocuğu.
o olmasaydı belki de bu zamana kadar sabredemezdim.
bana iyi geliyordu, her sıkıntımda koşuyor yardımını güler yüzünü eksik etmiyordu.

"Maral!"
Ne zaman yanaklarıma akın ettiğini bilmediğim gözyaşlarımı elimin tersi ile silip kapının arkasından fısıldayan arkadaşımı duyabilmek için ayaklandım.

"Maral, orada mısın?"

"buradayım"
gözüm duvardaki saate iliştiğinde saatimin yaklaştığını gördüm.
ne zamandır yatağımda oturmuş öylece ağladığım hakkında bir fikrim yoktu.
dalmıştım öylece.

"anlaştığımız gibi, merdiveni odanın camına dayadım"

"teşekkür ederim, Bahar ben.. ben korkuyorum."

"ah be Maral'ım ben de korkuyorum, keşke elimden daha fazlası gelse. ama biliyorsun"

sesli bir iç çektim, bana daha nasıl yardımcı olabilirdi ki, zaten gerekeni fazlasıyla yapmıştı.

"biliyorum"

"annem uyanacak neredeyse, bir an önce hallet. ha bu arada unutmadan:"

ayağıma değen şeyi görebilmek için eğildim.

"bu para seni biraz idare eder. okul harçlıklarımdan biriktirmiştim."

"bahar ben bunu alam-"

"geri çevirecek durumun yok Maral, ayrıca kabul de etmiyorum zaten."

"canım arkadaşım benim, söz bunu sana geri ödeyeceğim.
ihtiyacım olmasa, beş parasız ortada kalacağımın bilincinde olmasam almazdım. biliyorsun."

"sus be kızım"

ağlamaklı ses tonuyla yaptığı sitem içimi burkmuştu. onun da sulu göz olduğunu biliyordum.

"benim gitmem gerekiyor, lütfen başarılı ol"

"olacağım Bahar"

kapıdan uzaklaşıp koridordan silinen ayak sesleri beynimde bir çan gibi çalarken, vücudum titriyordu.
avucumda sıkıştırdığım bir miktar parayı da çantama atarak kapadım ve sırtıma geçirdim.
pencere camına yansıyan görüntüm harabeden farksızdı sanki.
yüzümün rengi kaçmış, göz altlarım morarmış, küçükken annemin her sabah okula giderken ördüğü uzun saçlarım kabarmıştı. en son ne zaman yemek yediğimi bile hatırlamıyordum.
önü açık olan hırkamın fermuarını çekip kapüşonunu kafama geçirdim. hazırdım.

Bahar dediği gibi merdiveni camıma dayamıştı.
pencereyi açtım ve sokağı kolaçan ettim. kedi köpeğin bile geçmediği bunaltıcı atmosferden başka bir şey göremiyordum.

aşağı baktığımda bir an olsun vazgeçecek gibi olmuştum. ama dönüşü olmayan bir yola girmiştim. kendime bir söz vermiştim ve
oyunu kuralına göre oynama zamanıydı artık
kendine gel Maral! yapmalısın.

hızlı ve dikkatli olmaya çalışarak sağ bacağımı penceren sarkıttım.
merdivene tutunduğum gibi aşağı bakmadan inmeye başladım.
ayağım çimenli yumuşak zemine bastığında, kendimi kasmayı bırakıp atladım.
başarmıştım, kurtulmuştum!

son kez pencere camıma bakıp
telefonumu çantamdan çıkarttım, ve sokağın çıkışına doğru yürümeye başladım.
elimde yanıp sönen ekranda Bahar'ın ismini görmüştüm.

**Maral?

tuş kilidini açıp mesajına sevinçli bir yanıt gönderdim.

***mission completed my lady

aradan geçmeden cevap yazmıştı.

**Ayy şükürler olsunnn sonundaa

***bir şey olursa haber vereceğim sana gitmem lazım

**tamam bekliyorum burada.

sokağın karanlık ve bir o kadar sessiz olması korkunun yeniden tüm vücuduma işlemesini sağlamıştı.
ani duygu değişimlerim karnımda krampa neden oluyor, nefes alış verişimi kontrol edemez oluyordum.

bu saatte ne dolmuş geçerdi buradan ne de otobüs.
taksi de bulamayacağımı düşünürken cadde başında gördüğüm taksi ile ağzım aralandı.
sanırım başka bir şey isteseydim olurdu.
Hava soğumuş hafif yağmur başlamıştı. kapüşonumu iyice çekmiştim. caddeye doğru koşup taksiye durmasını işaret etmiştim.
hemen önümde duran taksiye nefes nefese bindim.

şoför orta yaşlı bir amcaydı lakin bakışlarından rahatsızlık duymuştum. hareketleri tedirgin ediyordu.
muhtemelen kılık kıyafetim ve nefes nefese olmamdandır diye düşünmüştüm.

"Nereye kızım?"

işte hikayem yeni başlıyordu sorduğu soru ile afallamış, evden çıktıktan sonra ne yapacağımı planlamamış olmanın verdiği huzursuzluk ile yerimde kıpırdanmıştım.

sahi nereye gidecektim ki ben?

-BÖLÜM SONU-

SELAMM UMARIM HİKAYENİN GİRİŞ KISMINI BEĞENMİŞSİNDİR.
MARAL'IN HİKAYESİNİN DEVAMINI MERAK EDİYOR MUSUNNN?
EKSİKLERİM VAR ELBETTE, BUNU YORUM YAPARAK BENİ AYDINLATIRSAN ÇOK MİNNETTAR OLURUM SEVGİLİ OKUR
DÜZENLİ OLARAK BÖLÜM ATMAYI DÜŞÜNÜYORUM
TAKİPTE KALMAYI VE VOTE ATMAYI UNUTMA.
SENİN DESTEKLERİN BANA UMUT IŞIĞI OLUYOR.

OYUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin