OYUK-DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

24 4 0
                                    


Vagondan ev
☘️

Duyan var mıydı? göğün yarılıp gökyüzünün sarıya çalmasını.. toprağın ayaklarınızın altında titremesini..
ılık meltemin vücudunuzu sinek ısırığı gibi yalayıp geçmesini.. ben hissedemiyorum.
Tam şu anda hiçbir şey hissedemiyorum.
korku, endişe, heyecan, mutluluk tüm duyguları aynı anda yaşıyorum.
bu yer, bu insanlar.. katran karası hayallerimin asla denk bir yerinde değillerdi.
hayatım boyunca böyle bir yaşama çekilip içine düşeceğimi tahmin etmezdim.
hayatın ne kadar acımasız olduğunu yeniden anladım.
dolan gözlerimle önüm buğulanmış, kulaklarıma bir tıpaç misali baskı uygulanırken boğazıma bir yumru oturuyordu.
şimdi olmaz dedim kendi kendime, güçsüz yanını şimdi gösteremezsin Maral. olmaz..
yutkunup dolan gözlerimdeki yaşları geri gönderdim.

Belimdeki el usulca beni kendisine çekerken, kafam bir hayli bulanmıştı.
ateşten daha sıcak olan parmakları tenime değiyor, kendisiyle beraber beni de yakıyordu.
Pars'a baktığımda kaşlarının çatık olduğunu gördüm.
karşısındaki adama öldüresiye bakıyor, bir yandan da belimdeki elini daha çok sıkıyordu. kimsenin elinden oyuncağını çekip almamasını isteyen çocuk gibi.
artık canım acımaya başlayıp huzursuz olunca, kolunun altında kıpırdandım.

"Rahat dur."
hırıltılı çıkan sesi ile hareketlerim dururken, elimi yavaş yavaş sızlamaya başlayan tenime götürdüm.

"Canımı acıtıyorsun."
fısıltıyla karışık titreyen sesim yüzünden beni duyamadığını düşündüm.
bana dönüp anlamsız bakışlarla ama bir o kadar da derin bakarken, elini gevşetti.
karanlığa çalan bir renge bürünmüş hareleri, sıcaktan boynuma dolanan saçlarıma, inip kalkan göğüs kafesime daha sonra gözlerime değdi. yüzündeki sinirli ifadesi bir nebze silinmişti
aramızdaki etkileşimi hissederken gözlerimi yüzünden çektim.
bakışlarından nasıl bir anlam çıkartabileceğimden emin değildim
büyük muhtemel vücudumdaki tüm kan yanaklarıma toplanmıştı
ve böyle hissetmeyi istemiyordum. ne berbat histi böyle.
daha saatler önce başka bir kadının koynundan, sıcaklığından çıkıp şimdi de farklı bir kadına dolanıyordu büyülü elleri.
göremediğimiz göğün göğsünden haykırışla kopan sesler gibiydi aramızdaki.
bir şey söylemesini, neden bu kadar sinirli baktığını tasdikleyerek belki kızmasını.. veya herhangi bir harekette bulunmasını beklerken arkasını dönüp ağır adımlarla yürümeye başlamıştı.
şaşırmış bir şekilde orada kalırken.
'nereye gidiyorsun!' diye bağırmak geldi içimden ama, sustum.

onunla konuşmak, yakınında bulunmak istemiyor aynı zamanda kendimi ona çekilirken buluyordum.
arkasından öylece bakacak niyetim yoktu elbette, ama ne denli böyle davrandığını hâlâ anlamış değildim.
ondan nefret mi ediyordum yoksa ona karşı duygularım notr müydü bilmiyorum..
Yazgım beni yerden yere vurmaktan vazgeçmiyordu hiç. dayanılmaz acılar çekiyordum kimi zaman.
hatta çoğu zaman. o yüzdendir ki belki korkuyordum..

Pars adımlarını dizginleyip kafasını yana yatırdı ve henüz çok uzaklaşmamış olduğu yolun ortasında omzunun arkasından bana bakmayarak konuştu.

"Yürü!"
sert çıkan sesi ile yerimde sıçramıştım. kapı önünde hâlâ bana bakan korumaya baktığımda boş gözlerle beni süzdüğünü gördüm.
Pars'ın 'kız benimle' demesinden sonra bu tarz bir davranışını beklemiyordu sanırım. ben de beklemiyordum.
oradaki herhangi bir kızdan birisin onun için diye geçirdim içimden. daha yeni tanıdığım bir insan için düşününce kırılacak bir tarafı yoktu belki ama davranışlarıyla beni afallatıp daha sonra sözleriyle bu hislere itmesi, kırıyordu.
içimde ona karşı kocaman bir boşluk oluşmuştu. istemesem de ondan ve bulunduğumuz ortamın atmosferinden korktuğumu kendime itiraf ettim. yanına yürürken kendi kendime homurdandım.
korkmamam mümkün mü!? kaşları çatık geziyordu adam. pislik herif.. insanlara bu kadar kırıcı ve sert davranınca eline ne geçiyordu? ya da herkesten mi nefret ediyordu bu çakır hareli adam?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 28, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OYUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin