Bölüm 3

32 10 16
                                    

"Demek her şeyi duydun."

"Evet duydum. Siz nasıl bir pislik insanlarmışsınız ya? Nasıl olurda böyle saçma bir şey yaparsınız? Bende diyorum ki niye annem beni sevmiyor, neden böyle beni öldüresiye dövüyor? Meğerse gerçek kızı değilmişim. Ne kadar da komik değil mi?"

"Yavrum bir dinle nolur açıklayabilirim."

"Yavrum mu? Hah, güldürme beni. Daha doğru düzgün kızım bile demeyen kadın şimdi zor duruma düştü diye bana yavrum diyor."

Bunları demem üzerine o annem dediğim kadının gözleri dolmuştu. Baba dediğim adamsa sinirlenmişti.

"Hemen odana gidip bu dediklerini düşüneceksin Ceylan!"

"Hah, odama gidip düşünecekmişim! Pardon Kenan bey ama ben sizin kızınız değilim. İstediğiniz şeyi yaptıramazsınız bu saatten sonra."

Bunu demem üzerine hızla ayağa kalktı ve kolumdan tutup zorla odama götürüp kapıyı üzerime kilitledi.

"Odandan dışarı adımını bile atmana izin vermiyorum! Burada kalıp aklın başına gelinceye kadar düşüneceksin Ceylan!"

Gerçek olmayan ailem için ne düşünebilirdim ki? Asıl ben kendi ailemi düşünebilirdim, acaba hâlâ beni arıyorlar mı?

Demek bunca zaman ben üvey evlatmışım, beni sadece ölen kızının yerine koymak için kaçırmış.

Artık burada daha fazla durmak istemiyorum. Bir yolunu bulup burdan kaçmam lazımdı.

Ama nasıl?

Acaba klasik kaçış sahnelerinden mi denesem? Hani şu çarşafları birbirine bağlayıp camdan ona tutunarak inme olayı.

Başka bir şansım olmadığı için öyle yapmam gerekiyor sanırım. Dışarı adım attığımda ne yapacağıma o zaman karar verirdim. Öncelikle bu evden kaçmam lazımdı.

Dolabın kapağını açıp içinde çarşaf ve yorgun kılıflarımı çıkardım 4 tane yeterli olurdu sanırım. Uçlarını bir araya getirip güzelce bağladıktan sonra bir ucunu yatağımın başlığına bağlayıp pencereden aşağı sarkıttım. Uzunluğu tam gelmişti.

Asıl mesele aşağı nasıl inecektim? Umarım bir taraflarımı kırmazdım.

Dikkatlice çarşafa tutunarak aşağı kaymaya başladım. Çarşaf elimin altından hızlı kaydığı için ellerim yanıyordu. Bu çok acı verici bir histi.

Aşağı indiğimde acıdan ellerime dokunamıyordum bile. Her ne kadar karanlık olsada az da olsa ellerimi az çok görebiliyordum. Sadece birazcık derileri soyulmuştu. Tabii ışık altına gidip baktığımda ellerimi daha düzgün görebilirdim. Ama şuan bunu düşünmenin sırası değil.

Etrafıma bakıp hızla koşmaya başlamıştım. Çünkü bu evden bir an önce kurtulmam gerekiyordu. Bunca yıl nasıl başka bir ailenin yanında kalabilirdim? Böyle bir şey yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi.

Çıplak ayakla koşmaktan artık ayaklarım acımaya başlamıştı. Neyse ki şuan sahile gelmiştim, şuradaki banklardan birine oturup dinlenebilirdim.

Banklardan birini gözüme kestirip oturdum ve ayağımı dizimin üzerine atıp altını incelemeye başladım. Ayağımın altı çok fazla çizik ve yara olmuştu.

Birkaç dakika sonra yanıma birisi oturdu. Sarhoş olmalıydı çünkü leş gibi alkol kokuyordu ve elinde de bir tane şişe vardı.

Bela başımdan eksik olmuyordu maşallah. En iyisi hemen bundan kalkıp başka bir yere geçmek.

Aile Mi?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin