Bölüm 3

54 34 11
                                    

Bismillahirrahmanirrahim

Yanıma gelen kız " selamün aleyküm" dedi
benim ne diyeceğimi bilemediğimi farkedince "sende aleyküm selam diyebilirsin" dedi

ఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌ
"Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun" anlamını taşır. Bu selamlaşma, Peygamber Efendimiz, döneminde başlatılmış ve sünnet olarak günümüze kadar gelmiştir. Peygamber Efendimiz, "aranızda selamlaşın ve selamı yayın" şeklinde buyurmuştur. ఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌ

sonra "ben Rukiye tanıştığıma memlun oldum" dedi çok içtendi
" bende Yeliz bende memlun oldum kıyafetleriniz çok güzel neden böyle giyiniyorsunuz bende yaşantınız hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorum " dedim

Tesebbüsüm ederek çantasından bir kitap çıkardı
Kitabın üstünde~ KÜÇÜK SÖZLER~ yazıyordu
ve bana uzattı numarası yazan bir kağıt verdi "ne zaman isterseniz oturup muhabbet edebiliriz" dedi
İyi insanlar iyiki vardı

Annemlerin oturduğu bunaltıcı masaya dönmüştüm ben gidince yanlarına çok sürmeden eve gitmiştik

Eve gider gitmek odama gidip yatağıma oturdum kızın verdiği kitaba bakıyordum ve açtım kapağını okumaya başladım
★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★

Birinci Söz:
"Bismillah" her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudatın lisan-ı haliyle vird-i zebanıdır. "Bismillah" ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak dinle. Şöyle ki:

Bedevi Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabîle reisinin ismini alsın ve himayesine girsin. Tâ şakilerin şerrinden kurtulup hacatını tedarik edebilsin. Yoksa tek başıyla hadsiz düşman ve ihtiyacatına karşı perişan olacaktır. İşte böyle bir seyahat için iki adam, sahraya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazi idi. Diğeri mağrur... Mütevazii, bir reisin ismini aldı. Mağrur, almadı... Alanı, her yerde selâmetle gezdi. Bir katı-üt tarîke rast gelse, der: "Ben, filan reisin ismiyle gezerim." Şaki defolur, ilişemez. Bir çadıra girse, o nam ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belalar çeker ki, tarif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelil, hem rezil oldu.

İşte ey mağrur nefsim! Sen o seyyahsın. Şu dünya ise, bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hacatın nihayetsizdir. Madem öyledir; şu sahranın Mâlik-i Ebedî'si ve Hâkim-i Ezelî'sinin ismini al. Tâ, bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisatın karşısında titremeden kurtulasın.

Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki: Senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rabtedip Kadîr-i Rahîm'in dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçı yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet namına hareket eder. Hiçbir kimseden pervası kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır.

Başta demiştik: Bütün mevcudat, lisan-ı hal ile Bismillah der. Öyle mi?

Evet, nasılki görsen: Bir tek adam geldi. Bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevketti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin; o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir. Devlet namına hareket eder. Bir padişah kuvvetine istinad eder. Öyle de her şey, Cenab-ı Hakk'ın namına hareket eder ki; zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek herbir ağaç, "Bismillah" der. Hazine-i Rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor. Her bir bostan, "Bismillah" der. Matbaha-i Kudret'ten bir kazan olur ki; çeşit çeşit pekçok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar "Bismillah" der. Rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere, Rezzak namına en latif, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar. Herbir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları, "Bismillah" der. Sert olan taş ve toprağı deler geçer. Allah namına, Rahman namına der, her şey ona müsahhar olur. Evet havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemal-i sühuletle intişar etmesi ve yer altında yemiş vermesi; hem şiddet-i hararete karşı aylarca nazik, yeşil yaprakların yaş kalması; tabiiyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki: En güvendiğin salabet ve hararet dahi, emir tahtında hareket ediyorlar ki; o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-yı Musa (A.S.) gibi

فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ
emrine imtisal ederek taşları şakk eder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince nazenin yapraklar, birer a'zâ-yı İbrahim (A.S.) gibi ateş saçan hararete karşı

يَا نَارُ كُون۪ى بَرْدًا وَ سَلَامًا
âyetini okuyorlar.

Madem her şey manen "Bismillah" der. Allah namına Allah'ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi "Bismillah" demeliyiz. Allah namına vermeliyiz. Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız...

Sual: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah, ne fiat istiyor?

Elcevab: Evet o Mün'im-i Hakikî, bizden o kıymetdar nimetlere, mallara bedel istediği fiat ise; üç şeydir. Biri: Zikir. Biri: Şükür. Biri: Fikir'dir. Başta "Bismillah" zikirdir. Âhirde "Elhamdülillah" şükürdür. Ortada, bu kıymetdar hârika-i san'at olan nimetler Ehad-i Samed'in mu'cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derketmek fikirdir. Bir padişahın kıymetdar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de; zahirî mün'imleri medih ve muhabbet edip, Mün'im-i Hakikî'yi unutmak; ondan bin derece daha belâhettir.

Ey nefis! böyle ebleh olmamak istersen; Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle. Vesselâm.
* * *
★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★
Okuduklarımdan çok etkilenmiştim ve bundan sonra her işin başında " Bismillahirrahmanirrahim"diyecektim
"Yemek hazır"diye seslendi Nisa sultan hemen inmiştim annemde sofradaydı Oturduk kaşığımı elime alıp "Bismillahirrahmanirrahim " demiştim annemin sert bakışları üzerimdeydi ve "değişik kelimeler çıkarma" dedi sinirlenip odama çıkmıştım o yazan hakikatlerden annemin haberi yokmuydu yada vardı kale almıyordu morelim bozulmuştu
Artık işim daha zordu...

(Annem dinimizi öğrenmemde engel mi olacaktı)
Yorum yaparak oy vermeyi unutmayınnn
Sağlıkla kalın
Hayırlı kandillerrr
ఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌ
Miraç hakkındaa
İslam inancına göre, Hazreti Muhammed'in, Allah'ın daveti üzerine Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya, oradan semaya, yüce alemlere ve ilahi huzura yükseldiği gece olarak kabul edilen Miraç Kandili "üç aylar"ın ilki olan Recep ayının 27'nci gecesine denk geliyor.
ఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌఌ
Dua bırakıyım burayada 🤲
"Ya Rabbi! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet." aminnnnn

-Farklı dünyalar-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin