pheromone ㄨ yoonmin ✓

五

"Beni mühürle."

Soo Ung karşısında ki omegaya yutkunarak bakındığında elini tedirgin bir şekilde yüzüne koydu. "Jimin şimdi olmaz. Şuan çok tehlikeli." Küçük omeganın vücudu tir tir titriyordu. Yüzü evindeki yangından dolayı biraz karalık vardı. Alfası cebinden bir mendil çıkararak omeganın yüzündeki siyahlıkları silmeye başladı. Ona iyi bakmalıydı hemde çok iyi.

"Soo Ung lütfen birazdan gelecekler ve beni alacaklar. Beni ancak mühürlersen kurtulurum."

"Ben seni bu şekilde mühürlemek istemiyorum Jimin. Bu şekilde olmaz. En güzel şekilde." Omeganın saçlarını okşayarak ona tekrar sarıldı. Omeganın tombul ve küçük boyu ile alfanın bedeninde kayboldu. İnce beli ve hafif kalın bacakları vardı. Bu bile onu çok seksi gösteriyordu fakat omegaların güzellik standartları bu şekilde değildi. İnce ve uzun bir vücud.

Deltaların sesi ormana doğru yaklaşıyordu. Alfa hızlıca omrgasından ayrılarak elini tuttu. "Gitmeliyiz. Geliyorlar." İkisi hızlı bir şekilde ormanda koşmaya devam ettiler. Dakikalardır koşuyorlardı. Deltalardan şimdilik kurtulmuş olabilirlerdi ama ormanı karış karış arayacaklardı. Aramadık delik bile bırakmayacaklardı. Uzun boylu göklere kadar uzanan sık ağaçlar koşmalarını her dakika başı daha da zorluyordu. Büyük, derin çukurlar ve her yerde çalılıklar. Nereye gittiklerini hiç bir şekilde bilmiyorlardı sadece deltalardan uzak olmaları için koşmaya devam ediyorlardı.

En sonunda küçük omeganın dermanı kalmamıştı. Adımlarını zor zor atmaya başlamıştı. Ayağı büyük bir çıkıntıya kalmış ve sert bir şekilde yere düşmüştü. Jimin bacağındaki ağrı ile küçük bir inilti bırakmıştı. Ormanda yayılan o ince sesi ile ağaçların üzerindeki kuşlar uçmaya başlamıştı. Alfası dışından küfürler savurarak Jimin'i yerden kaldırdı fakat Jimin tekrar yere yığılmıştı. Bacağı resmen uyuşmuştu.

"B-bacağım çok acıyor."

"Tanrım tamam dur." Alfa omeganın yanına çökerek onu sırtına aldı. İki bacaklarını tutarak karnına getirdi ve omega kollarını alfanın omuzlarından tutundu. Zorda olsa koşmaya devam ediyordu alfa. Deltaların şuan da ne kokusu ne de sesleri geliyordu. İzlerini kaybetmişlerdi şimdilik. Şimdi ise bir geceyi geçirebilecekleri bir yer bulmaları gerekiyordu. Bu ormanda biraz zordu ama dışarıda gece geçirmek hiç güzel fikir değildi. Alfa etrafına bakınır dururken Jimin kafasını yana doğru çevirdi. Biraz daha ileride küçük bir kulübe vardı. Gözlerini kısarak daha dikkatli baktı. "Soo Ung şurada bir kulübe var. Oraya gidebiliriz."

Soo Ung Jimin'in gösterdi yere bakınca kıkırdadı ve omuzundaki elini öptü. "Tanrım sen harikasın." Koşar adımlarla kulübeye doğru ilerledi. Umuyordu ki o kulübenin içinde bir delta olmaması. Kulübeye yaklaştıklarında bacadan çıkan duman onları biraz ürkütmüştü. İçeri de biri vardı. Kim olduklarını bilmiyorlardı. Belki bir delta bile çıkabilirdi.