VURGUN

4. PİS SAPIK

Medya:Derya

Yeni bölümmmm

İyi okumalar canlarrr

Şuan salonda hep beraber oturmuş Baran'ın Beril'i doğduğuna pişman etmesini izliyorduk.

Baran, Beril'in 5 senelik platonik aşığıydı. Beril, Baran'ı her ne kadar sevmediğini iddia etse de seviyordu. Gözler kalbin aynasıydı. Ve bu gözler hiçbir şekilde yalan söylemiyordu.

"Ama bak kurabiyem, ben diyorum sende sev beni 9 tane çocuk yapalım. Sen diyorsun " çarpacağım şimdi bir de yerden yiyeceksin." Ama olmaz ki böyle."

"Baran! Bak elimin tersindesin. Vallahi bir çarparım şimdi sana dünyan kayar. Bi doğru dur be adam, doğru dur. Evlenmem ben seninle anla şunu."

"Ama Çikolatam olmaz ki böylee. Hep şiddet hep şiddet ama. Bana şiddet uyguladığın kadar sevseydin şimdiye kadar evlenip ilk çocuğumuzu yapmıştık bile yarim."

Doğu, "Beril, Allah aşkına şunu bi sev de sende kurtul bizde kurtulalım bee. Rüyalarıma giriyor bu andaval. Hergün akşam uykumda sana yalvardığını görüyorum ben bu adamın. Hadi sen tamam da ben bu gergedan suratlıyı hergün görmek zorunda mıyım yaa?"

O sırada Baran hışımla ayağa kalkıp Doğu'yu tuttuğu gibi boğmaya başlamıştı bile.

Onlar yerde debelenirken üzerimde bir çift gözün gezindiğini hissediyordum. Sağ tarafıma baktığım da tam da tahmin ettiğim gibi Arel'in beni izlediğini gördüm.

Ben ona 'ne bakıyorsun birader' bakışı yollarken o ise gülümsemişti.

Dünkü tehdit mektubundan sonra hiçbir şey olmadı. Onlardan asla ve asla korkmuyordum. Ne yaparlarsa yapsınlar günün sonunda yine onlar zararlı çıkacaklardı. Bana da elimde içkimle olanları seyretmek kalacaktı.

Bugün Beray'la birlikte bara gidecektik.

Beray benim yıllardır en yakın arkadaşımdı ve hala da öyleydi. Hep herkesden önce beni en iyi o anlardı. O sever, o korur, o sarardı beni.

Bende çok severdim onu. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırdım.

Daha öncesinde bir istihbaratta çalışıyordu fakat sonrasında oradan ayrılmıştı. Artık benimle çalışıyordu. Ćok iyi silah kullanırdı.

  😃

Saat akşama doğru yaklaşırken hazırlanmak için yukarı çıktım. Bizimkilerin haberi yoktu. Olsa da gelirlermiydi bilmiyordum açıkçası.

Üzerime kırmızı, kısa, saten, ince askılı bir elbise giyerken dudaklarıma da kırmızı bir ruj sürdüm. Gözüme de fazla abartılı olmayacak şekilde bir makyaj yaptım.

Ben bir katil olup her yerde arandığım için tehlikedeydim. Bu yüzden yanımda silah ve kesici aletler taşırdım. Elbisemin altında bacağıma sarılı bir korse vardı. Oraya bir bıçak yerleştirdim belli olmayacak şekilde.

Küçük nude rengi çantamıda alıp odamdan dışarıya çıktım.

Tam merdivenlerden inecekken arkamdan,"Vayt beee. Kime bu güzellik. Nereye gidiyorsun?" Diye soran Arel'e döndüm. Bana hayran bir şekilde bakıyordu. Sanki... sanki seviyor gibi.

Ne sevmesi Erda? Adam sana aşık resmen. Kör müsün?

Bana doğru yaklaştı ve sağ eli yavaşça havalandı. Önüme gelen siyah dalgalı saçlarımı kulağıma takarken bana çok güzel bakıyordu.