serendipity

018

Tatilimiz bitmişti eve gelmiştik...
Baya eğlenmiştik hepimiz yorulduğunuzu için odalara dağılacaktık ki Changbin hyung ve Chan hyung beni durdurdu.

"Seninle bir şey konuşmak istiyoruz Minho"

"Tabi Channie"

"Minho "

Chan hyung Changbin'in elini tutmuş bana bakmaya başlamıştı.

"Biz evlenmeye karar verdik"

"Cidden mii! "

Çok sevinmiştim birbirlerine verdikleri sevgileri çok güzeldi.
İkisine de kocaman sarılmıştım.
O koca yürekleri beni bulutların üstünde hissettiriyordu.
Onlar mükemmeldi...
.
.
.

Düğüne bir hafta kala...

"Ee heyecan var mı? "

Düğüne 1 hafta kalmıştı. İkisi de fazla heyecanlıydı. Kahvaltı yaparken sorduğum soru ile ikisi de kocaman gülümsemişti.

"Fazlaca böyle kalbim dışarı çıkacak gibi"

"Benimde "

"Ee balayına nereye? "

"İngiltere galiba ve Minho sana bir teklifimiz var sende bizimle gelir misin? "

"Saçmalama hyung o sizin özel anınız hem bende evde parti vereceğim kedilerle"

"Peki küçük bey"

Hepimiz bir ağızdan gülmüştük.
Arabamıza binip okul yolunu tutarken şarkı söylüyorduk.
İçimden off geçirmiştim. Her güzel anın içine eden şeyler vardır..

Arabadan inince yanıma koşarak Han gelmişti...
Ah bahsetmeyi unuttum. Sürekli koluma girip birşeyler diyordu.
Dinliyormuş gibi yapıp dinlemiyordum. Genellikle yaptığım şeylerden biridir zaten.

"Minho okul balosu olacak gelecek misin? "

"Bilmem"

"Gelırsen ve şey yani eşin olmazsa benimde yok yani şey aklında bulunsun diye dedim"

Ahh kısaca eşim olur musun desen evet diyeceğim zaten ne utanıyorsun...

"Eşim olur musun Han"

"NE! "

tüm okul bize bakmıştı...
Rezil oldum. Elimle Han'ın ağzını kapatıp arka bahçeye koşmuştum.

"Han öncelikle bizi okula rezil ettiğin için teşekkür ederim.
İkincisi eşim ol"

"Ay şey bilemedim aslında Jeogin teklif etmişti ama ben kabul etmedim yani şey"

Han'ın gözleri ellerimize dokundu.
Hâlâ elini tutuyordum.
Evet aferin bana aslında hoş biri..

Okul zilinin çalması ile ikimiz de sınıfa girmek için yürüyorduk.
Ön bahçeye çıktığımızda ellerimiz ayrıldı.

Sınıfa girdiğimizde ders İngilizceydi. İlk zamanlar "bana dik dik bakma" diyen çocuk yanımda oturuyordu.

Derste ellerimiz birbirine değiyor arada başını omzuma koyuyordu.
Tabi bunlar meleklerimin gözünden kaçmıyordu.
Eve her gittiğimizde  " Han ile fazla yakınsınız bir şeyler var sanki aranızda? "
Sözlerine maruz kalıyordum.

O benim üçüncü meleğim olabilir miydi?

Dersin bitmesiyle kafamı sıraya koyup uyku pozisyonumu aldım.
Üstüme yığılan ağırlığın Han olduğunu kokusundan anlamıştım.
Zambak kokusu...
Boğuk sesim ile Han'a seslenmişti.

"Çıkışta birşeyler yapalım mı? "

Üstümdeki ağırlık kalkmıştı kafamı kaldırıp Han'a baktığımda Han ellerini birbirine çırpıyordu.

"Olur olur"

"Tamam ben birazdan Chan hocaya sorarım"

Bu çocuğun gözleri neden parlıyordu?

____________________________________

Selam Dostlarım
Nasılsınız???
Umarım iyisinizdir...
Kendinize iyi bakın ballarım
İYİ Kİ VARSINIZ ÜZÜLMEYİN SAKIN ♡♡♡