Kim Bu Yabancı

64 1 0
                                    


Aslı titreyen elleriyle kapının kolunu kavrayıp içeri atladı. Yerde duran halı kaydı ve gürültüyle yere düştü kadın. Ağlayıp gözlerini kapattı ve herşeyin rüya olması için  yüzüne, yanaklarına vurdu sertçe.  Hıçkırarak ağlamaya devam etti. Psikolojisi altüst olmuştu evet başka bir açıklaması olamazdı.

Kapısında yerde bir koli vardı ve altından sızan kan kapısının önünü kaplamıştı. Kayıp yere düşen kadın neye uğradığını şaşırmıştı. Elleriyle kendine gelmek istercesine yanaklarına vurdu Aslı.

Beş dakika kadar olmasına rağmen delice kan kokusu alıyordu. Anlamsız bir şekilde hemde. Yerinden güç bela ayaklanan kadın duvara tutunarak odaya ilerledi ve cep telefonunu aradı. Tir tir titreyen eliyle telefonu buldu ve Barış'ı aramak için rehbere girmeye çalıştı. Gerginlikten nefes alamayan kadın elini boğazına atıp derin nefesler çekti. Korkuyordu. Ölürcesine hemde...

Sürekli kayan elleriyle gözlerindeki yaşı sildi ve bulanık görüşünü netleştirdi. Bileklerine kadar kanla kaplanmış avuçlarına dehşet içinde baktı kadın. Elindeki telefon yere düştü.

Karşısında duran aynaya baktı usulca. Tüm yüzü kan içinde kalmıştı. Başını şiddetle salladı ve mutfağa koştu.

Hayır diyordu genç kadın bunlar bir rüya olmalı diyordu. Hınçla ellerini yıkadı ve sonunda sarsılarak ağladı ve yere oturdu.

Asla aklına yatmıyordu. Neden? Neden seneler öncesinin davasını almıştı ki? Kapıdaki o kanlı kutu neyin nesiydi? Pars onu mu bulmuştu?

Sorularla ve Pars ihtimalinin korkusuyla telefonu alıp Barış'ı aramaya hazırlandı. Derken içeri taşa sarılı bir kağıt halinde not atıldı.

Uslu dur Aslıcık. Sende bana ait birşey var... Kapıya çık usulca hemen!

Aslı bir elindeki nota birde telefona baktı. Dışarıdaki kişi Pars mıydı, Melek miydi? Başka biri mi... Emin değildi. Ama şimdi Barış'ı arasa bile gelmesi çok uzun sürerdi. Yutkundu Aslı. Ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü.

Kapıyı açmasıyla burnuna bir bez dayatılması bir oldu. Bayılmadan saniyeler içinde anladı kadın. Ya canice ölecek yada hayatı boyunca paronayak olarak yaşayacaktı...

Bayılmadan önce gördüğü tek şey bir çift rengini bile ayırt edemediği gözdü. Yere çarpıp tok bir ses çıkaran başı geride kaldı. Bir çift ayak, seri adımlarla evin içine girdi ve yatak odasına gitti. Çarşafın üstünde duran günlüğü alıp tüm sayfaları kopardı. Zaten çoğu okunmuş günlükten geriye bir sayfa kalana dek.

Bir çift ayak bununla yetinemedi... Kadının yattığı yere gitti ve cebindeki neşteri çıkardı. Bileğinin damar kısmının üstüne bir kesik attı. Yanında getirdiği kaleme kadının kanını doldurdu. Kitabın kapağına bir not yazdı. Aslı için sürprizi vardı. Bu günlükte okudukları başına gelmeyecekti Aslı'nın.

Çünkü davetsiz misafir aynen şöyle yazmıştı.

Ne zaman, nerede dersem orada olacaksın doktor hanım!

Aslı hala bir köşede aciz bir şekilde yatarken başına neler geleceğini bilseydi o an uyanmamayı tercih ederdi. Çünkü Aslı yeryüzünün cehennemini tadacaktı.
.....
.....
.....
....
....
İblis ona ateşe katılma hakkı sunsa bile Aslı bunu yapacak mıydı? İçimizdeki şeytan ne kadar ağır basıyor iyiliğimizden? Aslı için nasıl olacaktı? Bu tiyatro sonunda nefes alan kişi kim olacaktı?

ÖLÜM'ÜN KIYISINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin