12

52 7 19
                                    

"Céline'in Karadeniz ormanlarında yaşayan uzak bir akrabasının sürüsü, çoktan haberi almıştır. Mark'ın ablası ise, Alaska ormanlarında yaşayan sürünün alfasının kardeşinin eşi, şimdiye kadar söylemediyse bile yakında söyler. Balkanlarda yaşayan tüm sürüler zaten duymuştur ama Avrupa'da işler nasıl emin değilim. Fransa'da yaşayan kuzenime henüz bir şey söylemedim ama haberi alır almaz beni arayacaktır, ona yalan söyleyemem Alfa. Sadakatim sanadır ama aileme de dürüstlük borçluyum.", dedi Andrei. Saydığı kişiler gibi, aile yoluyla değil, kendi arzusuyla bu sürünün bir parçası olmuştu.

Nigel eliyle alnını ovdu. Kaç saattir kafası sikilmişti. Daha da sikilecek gibiydi.

Anladığını belirten bir baş hareketi yaptı.

Bunun üzerine genç Andrei, büyük salondan çıktı.

Geride bir avuç kişi kalmıştı.

"Ben de gidip dinleneyim biraz. Sen ve sürünün yeni üyesi sayesinde, yakında çok meşgul olacakmışım gibi geliyor.", dedi Carmen ve toplanıp gitti.

Hakkı vardı, büyüsü sayesinde doğan Omega, son yetmiş yılda doğan ilk Omegaydı. Büyünün bununla bir alakası olmasa da daha fazla gönüllüyü kurt adama dönüştürmesi için her yerden çağrılacağına emindi.

Mikael ve maiyeti de şimdilik gidince Ester ile baş başa kaldılar.

Uzun bir sessizliğin ardından, Ester'in yüzünde bir tebessüm filizlendi.

"Bu durumdan eğlenecek ne sikim bir sonuç çıkarmış olabilirsin, merak ediyorum?", diye sordu Nigel.

"Şansına gülüyordum! Yıllar sonra ilk kez aşık oluyorsun, o kişi bir insan oluyor, sonra o insanla ilgili acımasız bir karar veriyorsun ve sonunda o acımasız karar yine senin işine gelecek şekilde meyve veriyor! İnanılmaz!"

Düşünmek başını ağrıtınca yan çizmeye karar verdi:

"Aşık olduğumu nereden çıkarıyorsun?"

Ester kollarını göğsünde birleştirip kaşlarını kaldırdı. Bunu yaparken tebessümü silinmemişti.

Nigel ağrıyan başına rağmen sırıttı:

"Beni ne ele verdi?"

"Her şey. Ama özellikle bir şey söylemem gerekirse, Aiden'ın her acı ulumasında dövülmüş köpek yavrusu gibi bakan gözlerini öne sürerdim."

Hatırlayınca tekrar kalbi sıkıştı alfanın.

"Ayrıca..."

"Hımm?", diye bir ses çıkardı kadın lafına devam etmeyince.

Ester bu konuyu açsa mı, bilemiyordu.

Kararını verdi:

"Ayrıca ona Gabi'yi öldürmediğini de söylemişsin?"

Bir soruydu.

"Ona yalan söylediğimi düşündüğün için mi vardın yani bu sonuca?"

Nigel şakaya vurdu. Ama aslında, sonunda gerçekleri açıklamak zorunda bırakılmaktan çekiniyordu.

"Bu sonuca vardım çünkü ya onu kazanmak için yalan söyledin ya da onu kazanmak için hepimizden sakladığın bir gerçeği ifşa ettin.", dedi Ester. "Her halükarda, kör kütük aşıksın demektir ve ben seven ve sevilen Nigel'ı özledim."

"Seven.", dedi Nigel. "Sevilen Nigel nasıl biri olur, onu henüz ben bile bilmiyorum."

Kadın hiçbir şey demedi.

"Ama bana Aiden'ın gönlünü alıp, affını kazanıp, onca talibin arasından sıyrılmamı sağlayacak birkaç ipucu verirsen ikimizin de o "ben"i görmek için bir şansı olur. Çünkü söz konusu onun kalbi ise ben oldukça sikik bir durumdayım."

RENAISSANCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin