Ruhların Dansı Tenlerin Sahnesi

2.6K 63 25
                                    

İki vücut bir bütün olduğunda ruhlarının ettiği dans, tenlerin sahnesinde oynanır.

Yezda, Alpay'dan sonra ilk kez böylesine bir uyum yakalayabilmişti ve bu yüzden biraz şaşkındı. Fakat gelin görün ki yine Yezda, başı dik bir şekilde girdiği evden tam şu anda kaçak göçek bir şekilde çıkmak adına çabalıyordu. Gece olanlara hala inanamazken böyle bir tepki vermesi, Yezda'yı tam çıkarken yakalayan Göksel'e epey doğal gelmişti. Bu yüzden kaçmaya çalışan güzel balerini elinden tuttuğu gibi kapının eşiğinden kendisine doğru çekti.

Yezda'nın Göksel'e doğru savrulan bedeni onunkisine çarpınca utanç içerisinde gözlerini hızlıca yummak zorunda kaldı çünkü esmer teni, tüm çıplaklığıyla gözlerinin önüne serilmişti. Yezda'nın rahatsız hissettiğini anlayan Göksel, "Pardon," diyerek ona arkasını döndürüp kapıyı kapattı tekrar kaçmaması adına. Zaten Yezda da yakalanmışken daha da rezil olmamak için bu girişimi tekrarlamayı asla ama asla düşünmemişti. "Üstümü giyinip geleceğim, bekle burada."

Yezda yalnızca başını sallayarak onu onayladı. Nasıl da yakalanmıştı ama...

Göksel üstüne hızlıca spor beyaz bir crop, altına da bedenini ikinci bir deri gibi saran siyah taytını giydikten sonra salona geri geldi fakat bu sefer Yezda'yı kapının önünde değil, koltuklardan tekli olanında oturur vaziyette buldu. Yezda bu koltuğu bile özellikle seçmişti çünkü şu an Göksel'le pek de yan yana bulunmak istemiyordu. Kendisini epey dev bir klişenin içine hapsolmuş gibi hissediyordu ayrıca; tek gecelik bir ilişki yaşamış, kaçmaya çalışırken de yakalanmış, sonrasındaysa paşa paşa oturarak bu tek geceliğine takıldığı kadına açıklamak yapmak zorunda kalmıştı.

Gerçi henüz onunla konuşacak cesareti olmadığı için Göksel gözlerinin içine içine baksa da ağzını bıçak açmıyordu.

"Neden kaçma gereği duydun?"

Korktuğu soruyu duymasıyla yavaşça iç geçirdi Yezda. Ne dese saçmalamamış olurdu ve korkak gözükmezdi düşünürken yine epey zaman geçirdi ama ağzından tek geçerli bir açıklama dahi çıkmadı.

"Seni çok mu rahatsız ediyorum şu an?" diye sordu bu kez de Göksel. "Şayet öyleyse üzgünüm, sadece kaçak göçek çıkmanı istemedim. Daha doğrusu benden kaçmanı ve senin için tek gecelik birisi olmayı da."

"Benimle bir ilişki yaşamayı mı istiyorsun?" diye sordu Yezda çat diye.

Göksel hafif bir sesle güldü ve o sırada beyaz dişleri dudaklarının ardından kendisini gösterdi. Her haliyle çekici olan bu kadının yaydığı aura oldukça etkileyiciydi.

"Hayır, sadece arkadaş olmayı isterdim. Tabii dün geceden sonra bunu ne kadar normal karşılarsın bilemem ama, öyle işte."

Yezda düşündü; arkadaş olabilirler miydi? Özellikle dün Alpay dışında birisiyle, bir kadınla bu kadar yakınlaşma yaşamışken? Aslında tam şu an bunu kaçmak için kabul edebilir, sonrasında da Göksel'i başından savabilirdi. Fakat bunu yapmayı istemediğini fark etti, ona haksızlık etmek istemiyordu. Muhtemelen hayatında ilk ve son kez yapacağı şeyi onunla yaşamıştı, bu yüzden Göksel'le aralarında özel bir bağ oluşmuştu kendisini de şaşırtan. Onu öylece başından savmak istemediğinden oldukça emin bir şekilde, "Arkadaş kalabilir miyiz emin değilim," dedi Yezda sonunda.

"Neden, beni arzuladığın için mi yoksa tam tersi olduğundan mı?"

"Tam tersi, derken?"

"Yani tek geceliğine yaşadığın bu şey yüzünden mi benimle arkadaş kalamayacağını düşünüyorsun?"

Evet, kesinlikle bu yüzdendi ama bunu ona nasıl söyleyebilirdi kalbini kırmadan?

𝐃𝐨𝐤𝐮𝐧𝐮𝐬̧/𝐠𝐱𝐠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin