Son 2 haftadır Seonghwa'yla iletişime geçmemiştim şikayetimden sonraki gün bi buket buket papatyayla uyanmıştım ve tam tahmin ettiğim gibi Seonghwa'dan gelmişti ancak bu buketi diğerleri gibi direkt çöpe atamamıştım çünkü bu buket bana değil çocuğumuzaydı
Bana sınırlarıma saygı duyduğunu bundan sonra beni rahatsız etmeyeceğini benden tek isteğinin bu çiçekleri onun mezarına götürmemi istemişti. Konu o olunca hiçbir şeye itiraz edemiyordum
*2 hafta önce çiçeklerin geldiği gün*
Bütün ev işlerimi bitirdikten sonra istifa mektubumu alıp evden çıktım. Önce mezarlığa uğrayacak ardından okula gidip eşyalarımı toplayacaktım zaten bir kaç gün önce istifa edeceğimi bildirmiştim sadece resmi evraklar için mektuba ihtiyaçları vardı
Arabamı park ettikten sonra aşırı dikkat ederek çiçeği çıkarttım ve yolunu ezberlediğim mezara doğru ilerledim "Ben geldim annecim" dedim çiçek buketini yavaşça mezara yerleştirerek "En son geldiğimde sana büyükannen ve büyükbabandan bahsetmiştim umarım onları bulabilmişsindir " dedim
Annemlere onun varlığından halen bahsetmemiştim aslında istiyordum ama cesaret edememiştim ancak onun beni yargılamayacağını bildiğim için annemlerden ona bahsetmiştim. Aslında cesaret edemememin bir nedenide onu çok erken ve çok kısa bir süre görmüş olmamdı
Zihnimde yarattığım yüzün kaybolması veyahut gerçek olmaması beni çok korkutuyordu çünkü o vefat edeli yıllar olmuştu "Bu gün sana başka birinden bahsedeceğim bu çiçekleri gönderenden" dedim
"Bu çiçekleri sana baban gönderdi evet daha önce ondan hiç bahsetmedim normalde de bahsetmeyecektim çünkü baban üzülmene değecek bir adam değil" bir süre duraksadım ve aklıma gelen fikirle çiçekleri dikmeye karar verdim
"Muhtemelen şu an ona kızıyorsundur ama lütfen kızma çünkü onunda senden haberi yoktu bak benim babanın tarafını tuttuğumu hiç bir zaman görmezsin ama bu sefer haklı" bir yandan çiçekleri dikerken bir yandan konuşmaya devam ettim
"Sana biraz üstü kapalı olarak babanın yaptıklarını anlatınca bana hak vereceksin Subin , baban bana kolay kolay kapanmayan yaralar verdi sadece bana değil bütün amcalarına başta Wooyoung, San ve Jongho amca olmak üzere ah bu arada nerdeyse unutuyordum dayının ikiz çocukları oldu yani senin 2 tane kuzenin oldu"
"Her neyse asıl konumuza geri dönersek baban benim kendi kariyerim için hazırladığım bestelerimi çaldı ve bunları Jongho amcanın sevgilisiyle kaçtıktan sonra kendilerine yeni bir hayat kurmak için kullandı"
Canlı olarak doğup sonradan öldüğü için bir isim koymama izin vermiştiler ancak cinsiyetini bilmediğim için unisex bir isim olan Subin'e karar vermiştim burada mezarın başında olmadığım zamanlar dışında neredeyse hiç kullanmazdım ismini bana aramızdaki bağı zayıflatıyormuş gibime gelirdi
Yıllar önce hayatlarımızı mahveden o kazada vefat etmeseydi Subin şu an Luca ve Suho'yla yaşıt hatta Suho'yla ikiz olacaktı çünkü ikiside kazanın olduğu günden 1 gün sonra 3 saat arayla doğmuştular
Çalan telefonumla irkildim arayan okuldan birileriydi bu artık gitmem gerektiğinin habercisiydi "Artık gitmem gerekiyor Subin bir süre buralarda olmayacağım sakın seni unuttuğumu danma biliyorsun nereye gidersem gideyim her zaman kalbimde olacaksın" dedim bir yandan elimi toprağın üzerinde gezdirerek
Çok fazla oyalanmadan son kez mezara baktım ve içimdeki buruklukls arabama doğru yürümeye başladım
*Yazar'ın anlatımı*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chained to the rhythm / Seongjoong ✓
FanfictionLise yıllarında kurulan ve kendi çaplarında müzik yapan bir grubun yıllar sonra aniden ünlenir ve grup tekrardan bir araya getirilmeye çalışılır ancak bu , grup kötü şekilde ayrıldığı için hiç kolay değildir *mpreg içerir rahatsız olacakların okumas...