2.3

264 37 22
                                    


Hongjoong: o çiçekleri sana yediririm 

Seonghwa: sanada merhaba hongjoong

Hongjoong: siktir git seonghwa 

Seonghwa: çiçekleri beğendin sanırım bunca seneden sonra hala çok seviyorsun 

Seonghwa: ne demiş atalarımız huylu huyundan vazgeçmezmiş 

Hongjoong: çiçekleri çöpe attım 

Hongjoong: hatta mahalle girişindeki çöpe 

Hongjoong: inanmıyorsan gidip bak son bir saattir evin önünde olduğunu biliyorum

Seonghwa: arabamı mı tanıyorsun ?

Hongjoong: evet yeosang arabanızla bir kaç hafta boyunca beni ve Luca'yı takip ettiği için tanımak zorunda kaldım 


Hongjoong daha fazla muhattap olmayı kesti ve okuldan ayrılmak için istifa dilekçesini yazmaya başladı. Dün gece detaylıca düşündükten sonra bu işimden ayrılmamın benim için en iyisi olduğuna karar vermiştim. Öğretmenlik yorucu bir işti özelliklede lise öğrencilerine öğretmenlik yapıyorsanız 

Liseli öğrenciler bilinçli öğrencilerdi özellikle bu çağda hepsinin elinin altında internet vardı ve en ufak bir bilgiyi anında öğrenebiliyordular. Ben her zaman onlara yakın davrandığımdan benim meselelerimi her zaman daha çok merak etmiştiler 

Ancak artık ne öğretmen olacak ne de onların sorularıyla uğraşacak gücü kendimde bulamıyordum ve yıllarca kendimi yorduktan sonra daha fazla uğraşmak istemiyordum bu yüzden ani ama sonuna kadar devam edebileceğim bir karar almıştım 

Bu evi kapatacak temelli olarak dağ evine taşınacaktım ancak ailemle yani Wooyoung , Yunho ve Jongho'ların kurdukları ailelerle olan iletişimimi asla koparmayacaktım, özellikle Junho ve Hanbyul yeni doğmuşken asla yalnız bırakamazdım 

Telefonumun çalmasıyla daldığım düşüncelerden irkilerek sıyrıldım ve arayana bakmadan hızlıca açtım "Efendim ?" "Hyung benim Luca" Luca sesi titriyordu ve nedense ağlamış gibiydi sesi 

"Luca iyi misin ağladın mı sen ?" diye sordum hızlıca "Bir şey mi oldu neredesin geleyim yanına" "Hyung sakin ol panik yapma lütfen" dedi Luca "Ben iyiyim herkes iyi ama hemen Wooyoung amcaların evine gelmen lazım" 

Ayağa kalktım hızlıca üzerime montumu geçirdim arabamın anahtarlarını alıp fırladım "Bak eminsin değil mi herkes iyi ?" diye sordum tekrardan ve o da beni defalarca onayladı 

"Hongjoong iyi misin ?" siktir hala buradaydı "Luca ben kapatıyorum 5 dakikaya oradayım" dedim bir saniye bile duraksamadan "Önemli bir şey mi olmuş ?" ısrarla peşimden geliyor ve duymamamızlıktan gelmeme rağmen konuşmaya devam ediyordu 

"Herkes iyi mi Luca'ya bir şey mi olmuş ?" artık sabrım taşmıştı "Sana ne sana ne ya " diye bağırarak ona döndüm "Siktir git Seonghwa siktir git çık hayatımdan" daha fazla konuşmadan arabama bindim ve hızlıca uzaklaştım 

Wooyoung'lardan çıkar çıkmaz polise gidecek ve Seonghwa'yı şikayet edecektim, benim uyarılarımı dikkate almıyorsa polisin uyarılarını dikkate alacaktı. Arabamı bulduğum ilk yere park ettikten sonra hızlıca indim ve kapıya geldim 

Kapıyı açan Luca'ydı ve tahmin ettiğim gibi ağlamıştı "Haklıydım ağlamışsın sen ya " dedim dayanamıyordum ne Luca'nın ne Suho'nun ağlamasına "Önemli değil hyung gel bak" dedi Luca beni içeri çekerek 

Montumu ve çantamı bir köşeye fırlatttıktan sonra beni salona itekledi, salona girdiğimde ise görmeyi asla düşünmediğim bir şeyle daha doğrusu olayla karşılaşmıştım

Chained to the rhythm / Seongjoong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin