네(4)

5.4K 303 224
                                    

Jeon Jeongguk... Tamamen ayarlarımla oynamak için var olmuş. Tanrısal çekiciliği ile gözlerini üzerimden çekmeyi denemiyor bile. Gerçi Tanrı çekici miydi ki? Beni onun kadar çekebilir miydi kendine?

...

Ben şok olmuş şekilde ona bakarken o ise önündeki kağıtlara bakıyordu.

"Şaka yapıyor olmalısın?"

"Taehyung."

"Şaka yapıyor olmalısın'ız'?"

"Neden bu kadar abartıyorsun ki?" Gözleri gözlerimi bulmuş ve ayırmamaya niyetliydi. Sakinliği kesinlikle sinir bozucuydu.

"Ya bana ne dediğinin farkında mısın? Yarın Paris'e gideceğiz Taehyung ama bulunmamız gereken otelde bize yani ikimize tek oda ayrıldı?!"

"Bak Taehyung. Gideceğimiz çok büyük bir etkinlik, o yüzden zaten otel oldukça dolu. Yer bulabildiğimize sevineceğine burada çıkışıyorsun bana."

"Başka otelde yer yok muydu? Aynı odada kalmak zorunda mıydık yaa off!"

Dediklerim gülmesine sebep olmuştu. Ben ise ona anlamsızca bakıyordum. Çok mu komikti? Yavaşça ayağa kalkıp bana ilerlemişti. Arkamdaki dosyaların bulunduğu kitaplığa çarpınca fark ettim gerilediğimi. Benim dibine girmiş, tek eli belimi bulmuştu. Ben onun gözlerine bakmaya çalışırken o fazla rahat bir şekilde beni kendine çekerken dudaklarıma odaklanmıştı.

"Ne o? Benimle aynı odada kalmak senin rahatını mı bozar? Bana dayanamazsın diye mi korkuyorsun yoksa?"

"Sen benimle aynı odada kalmayı neden bu kadar istiyorsun?"

"Ben senden ayrılmayı hiç istemiyorum ki. Sadece beline dokunmam bile seni titretirken altımda nasıl olacağını hayal etmeden duramıyorum."

İntikam mı alıyordu? Belime karşı hassas olduğumu nasıl bu kadar rahat keşfedebilmişti? Bütün sorularımdan, düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan şey, boynumda hissettiğim yumuşak baskıydı. Dudaklarını boyuma bastırmış ufak ufak öperken emmeyi de unutmuyordu. Belimden beni iyice kendine çekerken ben ne ara gittiğini bilmediğim ellerimle saçlarını karıştırıyordum. Telefonunun çalmasıyla son bir ısırık bırakmış ve geri çekilmişti. Kollarımı boynuna dolamam hoşuna gitmiş gibi sırıtıyordu. Bana öyle bakması sinirimi bozmuştu. Ellerimi çekerek omzundan geriye ittim. Kendimi odasından dışarı atmak için ilerlerken o ise arkamdan sırıtarak bakıyordu. Çalan telefonu umrunda bile değildi, ileri gitmemek için bahane aramış çalan telefonu da buna bahane olmuştu. Kapıyı açmış tam çıkacakken sesini duymuş ama dönüp bakmadan çıkmıştım.

"Akşam uçağımız var."

...

Uçak boyunca uyumuştum. Uçaklarda genelde uyurdum çünkü neden yapmayayım? Kısa sürede uçaktan inmiş odamıza yerleşmiştik. İki ayrı yatak olması işime gelmiş, onun ise hüzünlenmesine sebep olmuştu. Cam kenarına ben kurulmuştum. Gece barda olmamız gerekiyordu, zorunluluktu. Çok alkol almadığımdan bünyem çok zayıftı. Çok hızlı sarhoş olup saçmalayacağımı bildiğimden alkol almıyordum.

Aşağıya indiğimizde gerçekten kalabalıktı. Bulduğumuz bir yere oturmuştuk. Buraya oturduğumuz için bir şeyler içmeli olduğumuzdan bir şeyler sipariş etmiştik. Jeon, benim hızlı sarhoş olacağımı tahmin etmediğinden çok rahattı. Bende ona tek kelime etmedim çünkü bunu yapmam için sebebim yoktu. Ben zaten kısa süre durup görülüp odama çıkmayı düşünüyordum.
Jeon'un tanıdıkları gelince kalkmış ve beni yalnız bırakmıştı. Bende can sıkıntısından içmiştim. Barda başka ne yapılırdı ki?

he's my type | TaeKook | ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin