육(6)

3.7K 195 32
                                    

Paris'ten ayrılıyorduk. Uçağa doğru ilerlerken son defa dönüp bakmıştım bu şehre. Bir daha gelir miydim bilemem ama benim için hep özel olacaktı. Kendimi unutsam bile ben bu şehri unutamazdım.

...

Uçağımızın dekoru çok farklıydı. Jeon, yanımıza biri olmaması konusunda katı davrandığı için kimse yoktu uçakta. Fazla gereksiz genişti. Evim olmasa burada kalabilirdim. Yatağı en arka kısımda bulunuyordu. Uçakta ikimizden başka tek pilotlar vardı. Onlar da kabinde uçurmakla uğraşıyorlardı. Ses yalıtımlı yapılmıştı çünkü özel işleri onların bile duymaması gerekiyordu. Uçakta yolculuklarda yapılması gerekilen şeyler konuşulurdu ve çalışanlar dışında kimsenin haberi olmamalıydı. Bundan dolayı sadece birbirimizin sesini duyabilirdik.

Arkada Jeon uyuyordu. Rüyasında ne görüyordu bilmiyorum ama yükselmesi için yeterli şeyler olduğuna emindim. Aslında ses çıkarmıyordu. Ben çok yanlışlıkla fark etmiştim onu. Canım çok sıkıldığından yanına gidip uyurum diye düşünüyordum. Yatak kısmına geçmek için perdeyi açtığımda o ve onun belirgin olanını görünce sırıttım. Rüyasında ne gördüğünü az çok tahmin edebiliyordum.

Tabii konu ben yani Kim Taehyung olunca onunla uğraşmadan duramazdım. Sırt üstü yatağa yatmıştı. Onu uyandırma şeklime hayran kalacağına eminim.

Yavaşça karnına oturdum. Bütün yükümü vermeden tabii, öldürmek değildi niyetim. Hafif mırıldanmıştı ama uyumaya devam ediyordu. Uykusunun ağır olması işime gelmişti. Hafifçe belirginliğine eğilirken kalçalarım ise onun görüş alanına gidiyordu. Bedenimi ona doğru kaydırırken bende hafifçe eşofmanının belini indirmiş ve ıslanmış olanına dilimi değdirmeye başlamıştım bile. Uykusunda bile adımla inliyordu. Belirginliğini yavaşça dudaklarım arasına aldığımda bir inleme bıraktı. İyice aldığımda kalçalarımdaki baskı ile inledim. Kısa olan şortumu çıkarmam için uyarmasına rağmen ona tepki vermedim. Bu onu sinirlendirmiş olmalıydı ki aradan parmaklarını aniden boşluğuma itmişti. Bende buna karşılık dişlerimi geçirmiştim. Ahh, bu intikam duygusu varken ne yapacağım ben?

Parmaklarını hissediyordum hala içimde ve aşırı kuru olduğundan canımı acıtıyordu. Onu uyarmak için hareket etmiştim ve uyarımı alıp çıkarmıştı. Ona yardımcı olmak için hafiften ayağa kalkmıştım ve o da şortumdan kurtulmuştu. Buna bayağı memnun olmuş gibiydi. Kısa süreliğine boş bıraktığım belirginliğini tekrardan sıcak duvarlarım arasına aldım. Onu ıslatıp oynarken boşluğumda hissettiğim ıslaklıkla inledim. Dili ile boşluğumu dolduruyordu. Hunharca deliğimi emiyor ve arada içime girip çıkıyordu. Duvarlarım onun emişlerine maruz kalıyordu. Ben ise hareket edip sallıyordum ona doğru. Bu da hoşuna gitmiyor gibiydi çünkü sıkıca tutmuş ve duvarıma ufak bir ısırık bırakmıştı. Yaptığı sert şeylere karşılık olarak bende onun aletine baskı yapıyordum. Kendini bırakmak üzere olduğunda onu engelledim. Ucuna bastırdığım parmakla yavaşça morarmasını sağlamıştım. Bu durumdan ben oldukça memnunken o ise acı çekiyor gibi bana yükleniyordu.

Onunla uğraşmaya devam ediyordum. Artık gittikçe morarmaya başladığında parmağımı çektim. Resmen volkan gibi patlamıştı. Bir anda eli kolu çekilince kalktım. Ona baktığımda kötü gözüküyordu. Muhtemelen gözü kararmıştı. Ona dönük şekilde karnına oturdum.

"İyi misin Jeon-shi~?"

"Gözüm karardı sadece, geçer şimdi."

"Her zaman böyle boşalırken gözün kararır mı?"

"Uykumdan böyle bir tatlılık ile uyanınca kararması normal."

he's my type | TaeKook | ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin