Tılsım

125 18 7
                                    

Gözlerimi açtığımda görüş açıma giren ilk şey tavan oldu, hala kendi tarafımda olmamam kuralları çiğnediğim anlamına gelirken şimdi ne yapacağımı düşündüm. İza bana düşmanken ve üstelik yaralıyken oraya gitmek pek iyi bir fikir değildi.  Bu halimle bile İzayı yenebilirdim ancak şu an ayrı kalmak ikimiz içinde en doğru karardı. Hafifçe doğrulduğumda banyodan gelen sesler ile Togay'ın duşta olduğunu anladım. Bunu fırsat bilerek hızlıca Liliye seslendim. Bir kaç saniye sonra siyah, dizlerinin üzerinde biten bir elbise ve kar taneleri ile kuşatılmış küçük, zarif bir taçla karşımda belirdi.

"Günaydın Kraliçem" Önümde hafifçe eğildiğinde kendi bölgemizde olmadığımızı bildiği için böyle davrandığını anladım.

"Günaydın Lili, her zamanki gibi oldukça güzel olmuşsun" Başını hafifçe eğdi, soru sormadı veya burada olmama bir tepki vermedi, gözleri karnıma kaydığında karnımda duran elimi çektim.

"Lili, İza' nın yaptığı her şeyi izleyip bana bildirmeni istiyorum. Bu akşam saat dokuz da bana rapor ver ve ayrıca üstümü yenilersen sevinirim" Lili hızlıca açık mavi bir elbise giydirdi üstüme, zevkine güveniyordum. Başını dikleştirdi

"Saat dokuz" Diye mırıldandığında başımla onayladım ve kayboldu.  Yataktan kalkıp odada bulunan aynanın önüne geçtim. Aynada üstümdekine baktım,  koyu mavi bir korse vardı belimde, buz mavisi elbisem ile harika görünüyordum. Saçlarımı ellerimle düzelttiğimde banyonun kapısı açıldı, gözlerimi oraya çevirdiğimde Togayın elinde bir havluyla saçlarını kuruttuğunu gördüm. Dağılmış saçları alnına düşüyordu, beline bağladığı havlu ile bana baktı. Vücudunun üst kısmı açıkta kalıyordu, oldukça güzel ve yapılı vücudu göz kamaştırırken aynada tekrardan kendime baktım 

"Bir kraliçenin yanında bu kadar rahat davranmak.. Bunu nasıl anlamalıyım?" Güldüğünü hissettiğimde koltuğa oturdu, aynadan bakışlarımı ona çevirdiğimde göz göze geldik.

"Benim bölgemde, benim odamda,  benim yatağımda yatarken böyle konuşmanı nasıl anlamalıyım Kraliçem?"

Aynadan ona bakmayı keserek direkt olarak ona döndüm, elindeki havlusunu bir kenara atarak ayağa kalktığında gözlerimi başka bir yere çevirmek yerine gözlerine diktim "Üstünü giy" Karşımda durduğunda aramızdaki boy farkının çok ta olmadığını fark ettim, benden sadece bir kafa uzunluğundaydı.

Gözleri hafifçe kısıldı "Çık o zaman"   arkamı dönüp kapıya doğru yürüdüm "Bölgende tura çıkacağım, senin için sorun olur mu?"  Gözlerini bana çevirdi.

"Sorun çıkartmamaya dikkat et, huzursuzluk istemiyorum"

Göz devirerek odasından çıktığımda sırtım istemsizce dikleşti. Merdivenlere doğru yürüdüğümde merdivenlerden çıkan Jay ile karşılaştım, gözlerimi ondan ayırmadan aşağıya inmeye başladığımda o da yukarı çıkmaya başladı, bir an olsun bile gözlerimiz ayrılmadı, gözlerimde hayat bulan Buzlar onun kasırgalarıyla buluştu. İza her şeyi çoktan anlatmış olmalıydı ona. İkimizde aynı basamakta durduğumuzda gözlerimiz kesişti,  sarayda şiddetli bir  rüzgar estiğinde üstünde durduğumuz basamağın kenarları buzla kaplandı

"Bölgeni kendi ellerimle yok edeceğim Buzlar kraliçesi. Seni mahvedeceğim" Dedi dişlerini sıkarak, dudaklarım yukarı kıvrıldı.

"Elinden geleni ardına koyma, seni bekliyor olacağım. Biliyorsun kapılarım sana daima açık." Alayla söylediğim bu cümleye karşılık olarak  dişlerini sıktı.

"Senin tarafında olan herkesi kendi ellerimle öldürdüğüme emin olacağım" İşte şu an sinirlenmeye başlamıştım çünkü halkım benim gururum, sınırlarım ve annemden kalan bir emanetti. Bu sefer dişlerinin arasından konuşan taraf ben oldum.

Gecenin Soğuk İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin