21- Uyuyor mu?

5 0 0
                                    

Ege'den

Kapıyı yavaşça iterek içeri girdim. Normalde Ata benden sonra gelirdi ama bu sefer ilk o gelmişti. Tek sorun, o uyuyordu. Ona seslendim ama hiç kıpırdamadı. Sanırım gerçekten uyuyor. Önüne gelip eğildim. Nefesini tutmamasından uyuyor olduğundan tekrar emin oldum. Yüzüm, onun kollarının arasındaki yüzüne oldukça yakındı. Nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Tekrar ismini seslendim ve tekrar cevap vermedi. Binlerce kez incelediğim yüzünü tekrar inceledim.

Gözünün altında bir ben vardı. Bu ben, boş bir sayfadaki bir nokta gibiydi. Ama benim için çok güzel duruyordu. Göz yaşı gibiydi. Annem bu bene gözyaşı beni derdi hep. "Eğer çok ağlarsanız göz yaşınız, bir bene dönüşür ve daha çok ağlarsanız o ben büyür." Böyle ablamla beni çok korkutmuştu. Gözünün altında ben olan herkesin çok ağlayan insanlar olduğunu sanardım. Acaba küçükken çok ağlar mıydı?

İşaret parmağımı benin üzerine koydum. Yürek yemiş gibiydim. Ya uyanırsa? Hapı yuttum demektir.

Elimi geri çektim hemen.

Normalde korkunç bakan o mavi gözleri kapalı olduğu için çok masum duruyordu. Zaten ona yakınlaştıkça daha çocuksu biri olmaya başlamıştı. Daha doğrusu yanımda daha rahattı. Bu yüzden masum duruşu o kadar da garip gözükmüyordu.

Gözlerim dudaklarına doğru kayarken kendime bela okuyordum. Ne kadar "ORAYA BAKMA!" diye kendime kızsam da olmuyordu işte. Çok güzeller.

Biraz daha dudaklarına bakarsam üstüne atlayacağımı anladığım için gözlerimi kaçırdım. Kulaklarına takıldım o sıra. 2 kulağı da delikti. Küpe yakışırdı ona aslında. Niye takmıyordu ki?

Elimi yüzüne koydum. Uyanırsa ne diyeceğimi gerçekten bilemiyordum. Baş parmağımla dudağını okşadım. Yüzüm ve elim yanıyordu şuan. Yüzünü elime sürtünce afalladım. Çok şirindi. İstemsizce gülümsedim. Onu öpmemek için zor duruyordum.

Bir süre öyle kaldım. Bu "Bir süre"nin ne kadar olduğunu hiç bilmiyorum. En sonunda elimi istemeyerek çektim. Kalemliğinden siyah mürekkepli bir kalem aldım. Yüzünü karalamaya kıyamıyordum. Elini tuttum ve avcunu açtım. Bir bok resmi çizdim hemen. Yetenekliydim.

Müdür yardımcımız elimizi boyamamıza fena kızdığı için sorun olabilirdi. Sırıttım. Bileğine rastgele bir takımın kısaltmasını yazdım. Ardından da bir keko sözü. Nefret ettiğim ve onun da nefret ettiğine emin olduğum şeylerdi bunlar. Hem bu keko sözleri onun arkadaş grubunda hemen yanlış anlaşılabilecek bir şeydi. Başka ne yapabilirim diye düşündüm. Aklıma gelen şeyler, ona yapmaya kıyamadığım şeylerdi. O yüzden çömeldiğim yerden kalktım. Hâlâ tuttuğum elini okşayıp gülümsedim ve yavaşça bıraktım.

Çantamdan kitabımı çıkardım ve yanındaki sıraya oturup okumaya başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝙎𝙖𝙝𝙩𝙚 ||BxB | Yarı Texting||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin