Jungkook barda oturuyordu. Önünde garsonun siparişinin yanına numarasını yazdığı bir peçete vardı. Kendisine Jimin'le güzel bir kavga kazandıran bedava birayı masada bırakmış ve bar taburelerinden birine geçmişti. Damarlarından öfke akıyordu, elindeki bardağı daha çok sıktı. Kadınlar ondan hoşlandığı, o da onları sevdiği için Jimin hangi hakla ona kendini kötü hissettiriyordu ki? Üstelik kiminle yatıp yatmadığından ona neydi?
En başta oraya gitmemesi gerekiyordu. Sabah Seokjin'le arasında geçen konuşmadan sonra kendisine Jimin'den uzak duracağına dair söz vermişti. Bunu yaparsa onu aklından atabileceğine emindi. Ancak sonrasında onu yalnız otururken görünce gidip konuşmadan edememiş, kabalık yapacağını düşünmüştü. Bir kez yanına varınca flört etmeden duramadığını da fark etmişti. Ona duyduğu çekim tarif edilemezdi. Sonra dalaşmaları kavgaya dönüşmüş, kontrolden çıkmıştı.
Eh, artık Seokjin'in küçük kardeşine bir şey hissetmediği kesindi. Jungkook'a, kendisini pislik biriymiş gibi hissettirmeyen birisi lazımdı. Aralarındaki bu sinirli muhabbetten geri dönebileceklerini sanmıyordu zaten. Kendini öyle kaybetmemesi gerekirdi; Jimin ne demiş olursa olsun dediği şeylerin cadalozca olduğunu söylememeliydi.
Şu anda Jimin kendi masasında oturmuş Jungkook orada yokmuş gibi davranırken diğer yandan da yemeğini yiyordu. Jungkook da bar kısmında aynı şeyi yapıyordu.
Garsonla flörtleşmeme sinirlendiğine adım gibi eminim. Madrm beni bütün kadınlarla yatmakla suçluyor, en azından suçlamalarında haklı olsun. Az önceki kadının ilgilisini kazandı tekrar, kadın ona doğru hızla yaklaştı. Kadın ilgilenmekte olduğu diğer masayı tamamen unutmuştu.
Jungkook, Jimin'e bakınca, genç adam kafasını onu izlemiyormuş gibi eğdi. Bu da sinirini bozan başka bir şeydi. Kendisine nasıl baktığını görebiliyordu. Neden ilgilenmiyormuş gibi davranıyordu?
Şimdi garson karşısında dikilmiş, pır pır kırpıştırdığı kirpiklerinin altından ona bakarken Jimin'i daha çok sinirlendirmek istemediğini fark etti. Birincisi, onu sık sık görecekti ve Seokjin'in evine gittiği her seferde ortamın gerilmesini istemiyordu. Bir de aniden Jimin'in babasının fotoğrafının kendisine baktığını hissetmeye başlamıştı, bu da neden Jimin'i üzmemesini ona hatırlatmak ister gibiydi. Hem zaten Jimin onu hiç umursamıyordu.
Garson, elini Jungkook'un koluna koydu. "Bir şey mi istedin, tatlım?"
"Evet, az önce oturduğum adam vardı ya? Onun hesabını da bana ekler misin? Bir de hesabımı getirirsen çok sevinirim. Teşekkür ederim."
"Başka bir arzun?" diye sordu genç kadın gözlerinde hevesli ışıltılarla.
Oldukça güzel bir kadındı ama numarasını ne olur ne olmaz diye bile alası yoktu. "Hayır, teşekkürler."
***
"Hamile kadınların çalıştırılması ne kadar etik?" diye sordu Jimin tırmıkla bahçıvan küreğini Sunyeon'dan alırken.
"Festivalde çanak tezgahıma iyi bir yer alabilmem için Bayan Kim'in ricası diyebiliriz. Parkın temizlenip dekore edilmesinden sorumlu ekibin başı olmayı kabul ettim. Turta yarışması için üç tane turta yapacağım bir de. Seokjin'i de birkaç şeye yazdırdım."
"O kadın tam bir köle tüccarı." Jimin son birkaç gündür bebek odasını hazırlamasına yardım ediyordu ama Sunyeon bu temizlik işini daha fazla erteleyemeyeceğini söylemişti.
Sunyeon tırmığını arabaya yasladı ve Chungae'yi oturağından aldı. "Yanımdan sakın ayrılma." dedi Chungae'ye, Chungae ise annesinin ellerinden kurtulup çardağa koştu. Sinir krizini önleyebilmek için uykusunu almasını beklemişlerdi. Bu yüzden akşam üstü olmuştu, güneşin batmasına birkaç saatten fazla yoktu. En azından hava çok sıcak olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resisting To Hero • Jikook
FanficJimin bir kahramana aşıktı, hayatında asla yapmayacağına dair yemin ettiği tek şey bu olmasına rağmen.