Jimin gülümsememeye çalışıyordu ama kesinlikle başaramıyordu. Sebebi belki ateşböcekleriydi, belki de bu mükemmel sonbahar akşamı ya da... Yanında dikilen ateşli, tiksinç, karşı konulamaz polisti. Daha önce söylediklerinde ciddiydi, barda işler kontrolden çıkmıştı. Jimin bu konuda gerçekten kötü hissetmişti. Özellikle de hesabı istedikten sonra sonsuza kadar bekleyip de garsonun kendisine, "Az önce sizinle oturan yakışıklı adam çoktan ödedi." dediğinde. Üstelik garson bunu söylerken oldukça huysuz görünüyordu, bu da Jimin'e Jungkook'un ona asılmadığını düşündürdü. Yatmadığı son garson.
Onu görmeden birkaç gün geçirdiğinde, Jungkook'un kasten mi görmezden geldiğini merak etmişti. Kendisine bunun en iyisi olduğunu söyledi; planları, endişelenecek başka şeyleri vardı. Ama burada dikilmiş, saatlerce çalıştıktan sonra yanan kaslarıyla etraflarında uçuşan ateşböceklerini izlerken endişeleri uçup gitmişti. Bu adam yakınlarındayken dikkatli olmayı bırakacağı anlamına gelmiyordu tabii. Belki gerçekten de arkadaş olabilirlerdi. Keşke Jungkook aklından geçenleri bu kadar kolay okumasaydı, ifadelerini gizleme konusunda biraz daha çalışması gerekiyordu.
Jungkook ona doğru eğildi, kocaman çıplak kollarını tırabzana dayamıştı. Uzaklara bakarken bir anda yüzlerce kilometre uzağa gitmiş gibi göründü. Çene kasları kasılıp kaşları çatıldı, Jimin onun bu ifadesinin mutlulukla alakası olmadığını biliyordu.
"Bay Psikiyatrist, sana sormam gereken bir şey var."
"Psikolog, aslını istersen." dedi Jimin. "Elimden geleni yaparım." Jungkook bir an için ona baktı, insanları bu iki dal konusunda düzelttiği hemen her seferde olurdu bu. Ona öyle bir bakış atarlardı. "Benim alanım daha çok insanların neyi neden yaptığını anlayıp onlara rehberlik etmek üzerine; olayların tıbbi boyutuyla ilaç yazmak benim alanıma girmiyor. Bir gün rehber olmayı çok istiyorum." Elini sallarken bu sıkıcı açıklamayı hiç yapmamış olmayı diledi. "Neyse. Sorun neydi?"
Jungkook tırabzanı kavradı, gözleri göle dikilmişti. "Bir kadın kendisini döven bir adamla kalmak için neden ısrar eder?"
Bu soru Jimin'e midesine yumruk yemiş gibi hissettirdi. O kadar soru içinde Jungkook'un bunu sormasını hiç beklemiyordu. Çenesinin duruşu ve sert bakışları Jimin'e bunun ciddi bir soru olduğunu söylüyordu. "Bunun boktan bir cevap olduğunu biliyorum ama aslında birçok sebep var. Geçmişte kendisine kötü davranılmış bir kadın söz konusuysa buna alışmış olabilir ya da bunu standart görüyor olabilir. Belki yanlış bir güvende hissetme duygusu olabilir, kaybedecek çok şeyi olduğundan korkuyordur. Düşük özgüven de bu durumlarda önemli bir sebeptir, az önce saydıklarımın hemen hepsinin alt nedenini oluşturur. Bazen kişi en baştan beri özgüvensiz olur, bazen adam onun özgüvenini ilişki süresinde tüketir." Jimin gözucuyla ona baktı. "Bu soruyu sormanın bir sebebi var diye düşünüyorum."
"Bir vakam var." dedi Jungkook ama kelimelerin arkasında çok daha fazlası saklıydı. Bir anlığına maskesi silinince alttaki kırılgan adam su yüzüne çıktı, sadece bir saniye sonra kayboldu. "Her neyse. Klinik sebeplerin neler olabileceğini ben de biliyordum. Sadece senin başka bir yaklaşımın var mı merak etmiştim."
Jimin kendini durduramadan elini Jungkook'un elinin üzerine koydu. "Keşke bir sebep bulup bunu düzeltebileceğimi söyleyebilseydim. Ancak bir şeyi bilmekle bir şeyi gerçekten bilmek, hani tehlike altındayken ya da aşk denkleme karıştığında olduğu gibi, kolay değil. İnsanlarla ilgili olan da bu. Hepimiz öyle ya da böyle mahvolmuş durumdayız."
Jungkook ona baktı, yüzünün yarısı ışıkta yarısı karanlıktaydı. Jimin yutkunarak, çırpınan kalbine bu saçmalığı hemen kesmesini söyledi. "Galiba bu yüzden size para döküyorlar." dedi ardından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resisting To Hero • Jikook
FanficJimin bir kahramana aşıktı, hayatında asla yapmayacağına dair yemin ettiği tek şey bu olmasına rağmen.