6.Bölüm; "Nefret"

45 10 0
                                    

Çıkış ziline kadar sessizliğimi korumuş, içimde ki öfkeli dünyaya dalarak soyutlanmıştım yine bulunduğum andan. Deli gibi davranmak bir yanımın hoşuna gidiyor diye düşünmeye başlamıştım artık. Tamam, tuhaf hareketler edip, önüme gelene saldırmıyordum fakat ani ruh değişimlerim onlardan farksız hissettirmiyordu.

Yine de, bir şeyleri berbat etmekten iyidir.

Zilin çalması ile kitaplarımı çantama tıkıp, hızla ayaklandım. Azra'da benden farksız sayılmazdı ki zaten bir önce ki teneffüs hızla çıkacağını söylemişti. Onunda benim gibi savaştığı bir şeyler var gibi fakat fark şu ki, ben hislerle o ise var olan başka birileriyleymiş gibi. Onun neyle savaştığı hakkında pek bir fikrim yok, sevgili arkadaşım sır küpü gibi.

"Çıkmıyor musun?" Tanıdık gelen sesle bakışlarımı kapıdan çekip, gözümün önünde elini sallayan Şafak'a baktım. "Dalgın gibisin, bir sorun mu var?" Kaşları ciddiyetle çatılmıştı. Küçük bir tebessümle başımı sağa ve sol sallayıp, omzuna vurarak yürümesini işaret ettim.

Benimle birlikte yürürken merdivenlere kadar sessiz kalmıştı. Birine çarpmış olmasaydım kapıya kadar da devam edebilirdi bu sessizlik.

Çarptığım kişiye baktığımda bir adet ateş fışkıran kız gördüm. Yüzüme mahcup olduğumu belirten bir ifade yerleştirip, üzgün olduğumu söyleyecektim ki kız bir anda üzerime atıldı.

"Salyalarını akıtacağına önüne baksana kızım!" Sağ eli üzerime atılmıştı ki son anda geriye eğilerek sıyrıldım. Salyalarını akıtmak mı? Peki kime? Daha cevap veremeden devam etti kız. "İlk günden ne olduğunu belli ettin. Ah söylesene, ne yaptın da ilk günden Şafak'ın dikkatini çektin?" Söylediği şeyin altında ki anlam midemin havaya kalkmasına neden oldu. Buradakilerin aklı başka bir halta çalışmaz mıydı?

"Söylesene kızım!" Omzumdan beni geriye doğru ittiğinde aklım başıma gelmişti. Bu kız eminim bilerek önüme geçmiş, bilerek bir tartışma çıkarmıştı. İma ettiği şey hiç hoş bir şey değildi ve ben bunun karşısında susacak değildim.

Beni ittirdiği elini bir anda kıvırıp, sırtını merdivenin duvarlarına yasladım. "Şafak'ın dikkatini çekmek için en ufak bir çabada bulunmadım ve sandığınız gibi onunla ilgilenmiyorum. Birkaç kelime edip, konuştuk diye üzerime faişe etiketi yapıştırmanıza izin vermem. Bir daha, bir daha öyle bir imada bulunursan seni buna pişman ederim."

Morarmak üzere olan kolunu hızla itip, yere düşmesini sağladım. Yaptığım hiçbir hareketi beklemediği için yere kapaklanıp, yüzüne şaşkınlık ifadesini yaymasına şaşırmadım. Şafak'a kısa bir bakış atıp bir basamak ineceğim sırada duyduğum sesle donakaldım.

Ne olduğunu anlamadan kendimi bir kavganın ortasında bulmuştum, ve yine ne olduğunu anlamadan uzun süre önce durmuş olan kasırganın ortasında bulmuştum kendimi. Neydi bunlar? Hayatın bana verdiği mesaj neydi? Anlamıyordum.

"Ne oluyor burada?" Arkamdan gelen bu çok tanıdık ses kalbime işlerken etrafımızda ki kalabalık yok olmuş ve ben sadece boşlukta dönüyor gibiydim. "Siz kavga mı ediyordunuz?" Tekrar konuşması ile, sanki göğsüme bir şey saplanmış gibi irkildim. Hala meraklı gözlerle bizi izleyen kalabalığın şuan ki tavırlarımı yadırgarcasına baktıklarına eminim. Ama umursadığım kesinlikle onlar değil.

"Hayır, hocam sadece merdivenlerden kaydım." Az önce bilerek yere ittirdiğim kız bir hışım yerinden kalkıp, inandırıcı olduğunu sandığı bir ifade ile konuşmuştu. Kız tam önümde, o tanıdık ses ise tam arkamdaydı.

"Sana ne yaptı da korkudan yalan söylüyorsun?" Kız kendine inanılmamasının şokunu yaşarken ben, bir an önce buradan gitmek için çırpınmaya başlamıştım. Buradan hemen uzaklaşmalıydım. Hem de hemen!

Mavi'nin Siyah'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin