fourth melody

23 9 22
                                    

"shuichi, özür dilerim ama seni bırakmak zorundayım. yeni bir erkek arkadaşım var ve o senden daha iyi. bu yüzden bir daha görüşmeyelim."

"a-ama"

"artık konuşmamalısın."

ağlıyordum, hem de fena bir şekilde. noluyor anlamıyordum ve bir anda kim girmişti kaede'nin hayatına? kalbim bin değil milyon parçaya ayrılmıştı.

hayır, hayır, hayır.

kaede beni bırakmaz değil mi? evet evet, bu bir şaka ve az sonra yanıma gelecek değil mi?

ardından 5 dakika bekledim. ama gelen kimse olmadı. kaede gelmedi. güneş, ayın onun ışığından yararlanıp ışık yaymasına sinir olmuştu sanki.
ışığı aydan aldı ve terk etti.

neden o çocuktan daha iyi değilim? neden o çocuk kadar olamadım? neden ben değilim?

---

"shuichi! oğlum iyi misin? yine ağlıyorsun. kötü bir şey falan mı okulda?"

gözlerimi açtığımda annemi gördüm ve gördüklerimin rüya olduğunu anladım. bir rahatlama gelmişti o an, kalbim kırık değildi.
kötü rüyalar görmeye alışkındım ama kaede rüyama girince ağlamaya başlıyordum. kalbim acıyordu.

"bir şey yok anne, endişelenme."

"emin misin oğlum?"

"eminim, eminim. sen yatmaya geri dönebilirsin."

"hayır, zaten kalkma vaktin geldi shuichi. gidip yüzünü yıka sonra mutfağa gel tamam mı oğlum?
haydi bekliyorum."

"tamam."

annem odamdan çıktı ve mutfağa gitti. ben de yatağımdan kalkıp lavaboya gittim. yüzümü güzelce yıkadım ve kuruladım. yüzüm biraz kendine gelmişti.

mutfağa ilerledim ve sandalyeye oturdum, annemin hazırladığı kahvaltıyı yemeye başladım.
kahvaltıdan sonra, dişimi fırçaladım ve rutinin diğer aşamalarını yaptım.

okula gidip kaede ile vakit geçirecektim.

---

okula gelmiştim fakat kaede'yi göremedim. kaede'nin hiç geç kaldığını görmemiştim, anlaşılan gelmeyecekti. dürüst olmak gerekirse üzülmüştüm.

okulun içine doğru ilerlerken biri arkadan omzuma dokundu.

"hey emo çocuk. bensiz nereye böyle? hep beraber gitmiyor muyduk sınıfa, ayıp insan beni bekler."

kaede'nin sesini duymamla vücuduma sıcaklık yayıldı. omzumdaki eline baktım ve sonra ona baktım. bana tebessüm ediyordu, her zamanki gibi.

"haydi sınıfa gidelim!"

"bekle k-kaede. dün seninle yarışma yapmıştık ve sen kazanmıştın. seni sınıfa kadar sırtımda taşıyacağım."

kaede ilk başta şaşırıp kızarmıştı.
ama sonra enerjik moduna geri döndü ve sırtıma çıktı.

"götür benii!"

"emredersiniz kaede hanım."

ikimiz de gülüştük ve kaede'yi sınıfa kadar taşıdım. çok eğlenmiş görünüyordu. sırtımdan indi ve
sınıfa girdi. ben de sınıfa girdim, sıralarımıza oturduk. dersimiz boştu, öğretmen yoktu.

kaede benimle konuşmaya başlayacakken beden dersinde olduğunu düşündüğüm öğrencinin biri ona seslendi.

"akamatsu-san, siz misiniz?"

piano in my heart || saimatsu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin