3.1

1.8K 89 19
                                    


"Herkes yerinde mi?"

"Evet komutanım"

"Alpay kaç kişi var?"

"Yaklaşık yirmi kişi komutanım"

Ali timinden gelen cevaplarla başını sallarken cebindeki telsizi çıkarıp Ahmet yarbayı aramıştı

"Komutanım biz hazırız. PÖH'lerle de iletişimdeyiz"

"Tamam Ali. Çok dikkatli olun aslanlarım"

"Emredersiniz komutanım"

Ali telsizi cebine koyduktan sonra karşısındaki komutanla anlaşıp timine haber verdi

"Üç deyince başlıyoruz"

"Tamam komutanım"

"Üç"

Akrep timi çatışmaya başlarken PÖH'ler de yerlerinden çıkıp mekanın etrafından dolanmaya başlamıştı. Alpay olduğu yerden kör noktadakileri vururken timin geri kalanı mekanın önündeki çoğu kişiyi temizlemişti bile

Yarım saat süren çatışmanın sonucunda bütün itleri temizlemişlerdi. Ali diz çöktürdükleri itlere bakarken timi etrafı kontrol etmeye başlamıştı

"Bunları satıp ne bok kazanıyorsunuz lan? Anca küçük çocuklara zararınız dokunuyor"

"Sen karışma bu işe"

Ali yüzünü konuşan şerefsize dönerken yüzündeki yarım gülüşle kafasını eğmiş konuşmaya başlamıştı

"Bir daha söylesene. HADİ BİR DAHA SÖYLE"

Ali sağ yumruğuyla yüzüne bir yumruk indirirken o şerefsiz boylu boyuna yere uzanmıştı

"Bana bak akşam akşam belanı siktirtme bana. Alın şu piçleri önümden"

Ali kapıya doğru ilerlerken PÖH'ler gelen arabalara itleri doldurmaya başlamıştı. Ali cebindeki telefonu çıkarıp Kübra'nın numarasına basmıştı. Bir kaç çalıştan sonra açmıştı nihayet

"Kübra niye açmıyorsun telefonlarımı?"

"Ben de seni çok özledim Aliciğim. Hastayla uğraşıyordum ne yapabilirim?"

Ali derin bir nefes alıp verdikten sonra konuşmaya başladı

"Açmayınca korktum Kübra ben ne yapayım?"

"Sen iyi misin? Dünden beri bir haller var sende. Yanımdan ayrıldığından beri saat başı arayıp kontrol ediyorsun"

"Ne yani kötü mü yapıyorum?"

"Hayır tabiki de kötü yapmıyorsun da sanki içinde bir tedirginlik var gibi"

Ali arkasındaki timine kısa bir bakış attıktan sonra önüne dönüp konuşmaya başladı

"Merak etme güzelim bir şey yok. Nöbetçisin bugün değil mi?"

Kübra sıkkın bir nefes alıp verdikten sonra konuşmaya başladı

"Ne yazık ki"

Ali Kübra'nın bu haline tebessüm ederken konuşmaya başladı

"Bir saate gelirim yanına"

"Tamam. Bekliyorum seni"

Ali telefonu kapatıp timine dönerken Kübra da oturduğu sedyeden kalkmış masasına doğru yol almıştı. Masa başında telefonuyla oynayan Nur'a kısa bir bakış attıktan sonra sandalyesine oturmuş ona doğru dönmüştü

"İstediğin bir şey var mı Ali bir saate buraya uğrayacakmış"

"Ne? Mesut bey mi?"

Kübra çatık kaşlarıyla Nur'a bakarken Nur söylediği şeyin farkına varmış toparlamaya çalışmıştı

 YABANİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin