14 Şubat 2023
13:28
(Jungkook'un ağzından)Hayatınızda hiç iliklerinize kadar hissettiniz mi umutsuzluğu sayamadığınız günlerden sonra bir çare bulamamayıp tamamen bitmeyi, sıkıştığınız yerde imkanların kısıtlı olduğu bir bölgede kimsen olmadan kalmanın verdiği çaresizliği hissetmek güçtü. Korkum vücudumu delip deşiyordu günlerdir açmadığı delik yaralamadığı yer kalmamıştı.
Duyabildiğim tüm seslerin hiç biri bana ait değildi. Umutsuz vakaydım binevi..
Nefes almak ne kadar mı zordu? Her nefes aldığımda ağzıma giren tozlar boğazımı yakıyordu bu nefes alma isteğimi de azaltıyordu zaten zor nefes alırken bir de bunun eklenmesi işlerimi haliyle zorlaştırıyordu. Vücudum günlerdir gerim gerim gerilmişti kan akışım durmuştu sanki.İnsan yaşayabildiği kadar yaşardı, kendimi güçlü bir kahraman olarak gördüğüm zamanlar yani küçücük çocukken kahramanlığın ne kadar güç gerektiğini ve o gücün bende olmadığını bilmediğim zamanlar televizyonda izlediğim dizilerden gördüğüm kötü kişileri yok edeceğim derdim. Gerçek şu ki evim dediğim bina beni eziyordu kalbime öyle bir ağırlık yükleniyordu ki ne üzüntü ne kahır. Karanlığa hapsoldum ve burası benim mezarlığım. Kendimi o kadar benimsemiştim ki bu enkaz yığınına uçuşan tozlar arkadaşım olmuştu
Güneşim yoktu kolonların arasından sızan seslerim vardı yıldızlarım yoktu altında ezildiğim anılarım vardı. Korkuyordum kendimi küçük bir çocuk gibi bile hissedemiyordum korkusuz bir çocuktum çünkü. Annem bana yersen büyürsün derdi günlerdir yemek yiyemeyerek küçük bir çocuk mu olacaktım?
Kemiklerimin kırıldığını hissediyorum. Sahi artık kurtulmaya bile ümidim kalmamıştı tek düşüncem ne zaman öleceğimdi. Her zamanki gibi aciz ve sefildim.
Ölmeyi merak ederdim her zaman, küçükken ölümden korktuğum zamanlarda bunu araştırır aileme danışırdım bir çoğu tamamen yok olduğumuzu diğer bir çoğu da cennet diye tanıttıkları çok güzel bir yere gideceğimizi anlatıyordu. Gerçek bir insan gibi miydik yoksa bambaşka bir şekilde mi yeniden doğuyorduk
Yok olmaktan bahsetmek istemiyorum..
Korkutucu olan şey ise hayallerimi gerçekleştirememdi. Psikolog olmak, aşık olmak..
Dedemin bir nasihatı vardı, istediklerini yaşamadan ölme, mücevherli bir zengin daha çok mücevher ister küçük bir çocuk elinde şekeri olsun ister genç bir delikanlı hayatı yaşamayı ister, hayatı yaşamadan ölme çocuk.
Her nefes aldığımda yaşıyor olsaydım bulunduğum konumda da hayatı yaşıyor olurdum konu bu değildi. Konu bencillikti, bencillik yapıp mutlu olacaktım onlar gibi olsaydım diyerek hırslanacağım. Ben kimseye özenmedim ben bana yeterim diye düşünüyordum da yetmiyor muşum
Ben bile küstüm bana..
Kırgınım kendime, bencillik yapmadığım için herkes bencil olanı seçti mücevherli bir zengin bencil davrandı hep fazlasını kendinde istedi aldı. Ben bana yetemedim.
Ben onlar gibi mücevherli bir zengin olamadım ama güzel bir insan oldum.
Nefes aldıkça karnıma batan taş parçası nasılda girdi oraya, acıyla inledim. Kafamı oynatamadığım için açıkta kalan tek elimi kendime yaklaştırabildiğim kadar yaklaştırdım. Hava soğuktu sanırım akşam oldu. Bu toz yuvası hala dinmemişti çokta kötü bir kokusu vardı, yutkundum.
Acaba hala aramaya devam ediyorlar mıydı, ya beni bulamadıkları için öldüğümü düşünürlerse, burada sonsuza dek unutulursam?
Moralimi bozmayı niyetler gibi aklıma gelen ardı ardınca soruları zihnimin bir köşesine ittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİSASTER|TAEKOOK
FanfictionTw|Cringe‼️ uyandığı zaman bir enkazın altında olduğunu fark eden Jeon Jungkook o enkazın altında aç susuz haftalardan sonra dünyayı yeniden keşfedecekti "Bir gün o gün ışığını göreceksin küçüğüm, söz veriyorum" ❗️Yaş Farkı❗️