13 Şubat 2023
15:56Hayatınızda temiz bir nefese muhtaç olduğunuz oldu mu? Günlerce uyusanız bile gözlerinizdeki mahmurluk hiç olmadığı kadar acıttı mı?
Hissettiğim tek bir duygu vardı, Korku. Tüm vücuduma enjekte edilmişçesine sarsıyordu vücudumu, bu duygudan hep nefret ederdim fakat şimdi buraya esir düşmüştüm biliyorum elbet buradan kurtulacaktım yine de korkuma engel olamıyordum. Karanlıktanda korkardım şimdi zifiri karanlıkta tozlarla savaşıyordum. Gözlerim sanki yavaş yavaş işlevini kaybediyor gibiydi..
Hayat yüzüme önce gülmüş sonra en acı yerden vurmuştu beni, cidden ailem hakkında en ufak bir bilgim olmadan burada saatler geçiriyordum.
Ellerimi karnıma götürmek istedim tam üstümde ki kolon buna izin vermedi. Gerçekten keşke şuranın bir krokisi olsaydı ve üstümdeki tüm bu enkazı çekip herkesi kurtarabilseydim.
Başka nerede bina yıkılmıştı bilmiyorum fakat yıkılmamışsa bile kalan binalarında yıkıldığına emindim.
Hissettiğim ikinci depremde sanki yer altımdan kayıyormuş gibi hissetmiştim büyük ihtimalle çoğu bina tekrar yıkılmış ve üzerimde ki enkaza tekrar yıkılmıştıÖlmemiştim, hala ölmemiştim ve ölmeyecektim bu benin kaderim olmalıydı. Hayatta güçlü davranmam gerektiğini ve en küçük olayda pes etmemeyi öğrenmem için bir şanstı.
Başarısız değildim, bir şeyi yapmaya erinirdim. Annem komşumuzun oğlu Hoseok'u överken keşke onun gibi olabilsem deyip anında salardım.Bunun sebebi yetersiz hissetmemdi, annem asla bana yine de iyi olmuş demezdi bana diğer insanları gösterip onlardan da üstün olmamı isterdi, en sonunda vazgeçip başka bir şey için çalışırdım.
Evde çoğunlukla resim çizer müzik dinlerdim ya da ikisini aynı anda yapardım okul olmadığı zamanki tek aktivitelerimden birisiydi. Çizdiğim resimler çok güzel olsada anneme yine yetinemezdim hatta bir keresinde annemin tıpatıp aynısını çizmeme rağmen yine de bir kusur bulmuştu.
Kampüste çoğu zaman kanticinin oğlunun dedikodusunu yapardık ya da sadece kantinci yapardı, ben tostumu yapmasını beklerken o konudan konuya geçer sonra tostu verir hadi git derdi.
Anılarımın zihnime uğraması için böyle yalnız kalmam gerekiyordu sanırım. Rüyalarımdan çıkmayan dedem bana yardım etmek ister gibi elini uzatıp tam kurtulacakken benimle birlikte enkaza düşerdi, en nefret ettiğim rüyam buydu sanırım.
Uyuyup rüya görüp uyanıp hayal kurup uyumak ve rüya görmekti şu zamanlarda ki rutinim ve tabi ki karnımın açlığının bitmesi için taş yemem gibi..
Yumuşak çakıl taşları var desem inanır mısınız? Sürekli yediğim tam iki kolonun arasına sıkışmış bir sürü taş parçası, çiğnenebilir ve kolaylıkla yutulabilir. Tabii ki de bir kusuru vardı tadı cidden çok kötüydü.
Böyle idare edebilirdim evet fakat bundan sonra ne yiyecektim filmlerdeki gibi idrarımı mı içecektim, bence ben yediğim an kusar daha da acıkmama sebep olurdum. Yemek konusu şu an sıkıntı değildi, evet erzağımda çakıl taşları vardı..
"Uykumun geldiğini hissediyorum" bu sefer yüksek sesle konuştuğumda titredim bu sürekli oluyordu.
Daha uyanalı bir kaç saat olmuşken yine uykumun gelmesi beni ufak sevindirse de bir yandan korkutmuştu. Zamanımı en iyi geçirmemin yolu uyumaktı bende çoğu zamanımı uyuyarak geçiriyordumMuhtemelen her depremzede gibi..
Enkaz dışı
(Jimin'in anlatımından)Jungkook'un tüm ailesi kurtarılmıştı, tüm herkes toplanmış korkuyla ondan gelen haberi bekliyorduk. Annesi sürekli ağlayıp oğlunun burada olduğunu söylese de enkazdan herhangi bir ses gelmiyordu, öldüğünü düşünüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİSASTER|TAEKOOK
FanficTw|Cringe‼️ uyandığı zaman bir enkazın altında olduğunu fark eden Jeon Jungkook o enkazın altında aç susuz haftalardan sonra dünyayı yeniden keşfedecekti "Bir gün o gün ışığını göreceksin küçüğüm, söz veriyorum" ❗️Yaş Farkı❗️