0.13

69 5 0
                                    

Sarhoş Felix'i yurda getirdi Changbin. Kafası pek de yerinde olmayan Seungmin kapıyı açmaya çalışırken Felix Changbin'in yüzüne dikti gözlerini.

" Çok yakışıklısın, hyung."

" Teşekkür ederim."

" Seni seviyorum, hyung."

" Ben de seni seviyorum Yongbok."

" Yalan!"

" Nereden çıkardın bunu? Sana değer verdiğimi yeterince belli ediyorum bana kalırsa."

" Öyle değil."

Seungmin kapıyı açınca belinden daha sıkı kavradı Felix'i. Felix'in gözleri doldu yavaşça. Merdivenlerde ağladığını fark etti Changbin.

" Niye ağlıyorsun?"

Cevap vermedi. Felix'in odasına girdiler Felix'i yatağına bıraktı. Önünde dizleri üstüne çöktü.

" Sorun ne?"

"..."

" Hyunguna söyleyebilirsin hongbokie*."

" Olmaz."

" Neden?"

" Hyungum duyarsa mutlu olmaz."

" Niye olmasın?"

" O öyle hissetmiyor çünkü."

" Nasıl hissetmiyor hyungun?" Elini tuttu Felix'in.

" O beni sevmiyor."

" Hayır, hyungun seni çok seviyor."

" Öyle değil."

" Nasıl?"

" Hyungum bana aşık değil."

" Anlamadım."

" Anlama zaten."

" Felix daha açık olur musun?"

Changbin'in dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Changbin'in kafasını çekmesiyle aynı anda çekti kendini geri.

" Onu böyle seviyorum ben."

" Ha?"

" O beni böyle..." sıkılmış gibi kolunu indirdi.

" Beni romantik anlamda seviyorsun?"

" Evet, seni çok... Kalbime sığmıyorsun."

" Beni neden sevesin ki?"

" Sen olduğun için. Başka bir nedene ihtiyacım var mı?"

" Ben bilmiyorum."

" Beni sevmiyorsun çünkü!"

" Öyle değil."

" Öyle sus!"

" Hayır."

" Öp o zaman beni."

Kısa bir şok yaşadı Changbin. Küçük elini öptü.

" Dudaklarımı öp!"

Öpemedi Changbin.

" Öyle sevemiyorum."

" Bak işte! Beni benim gibi sevemeyeceksin." Yatağa attı kendini.

" Lanet olsun!" Kolunu gözleri üzerine kapatıp ağlamaya devam etti. Changbin çaresizdi.

" Yongbokkie!.."

" Hmm."

" Özür..."

" Senin suçun değil ki."

" Ben..."

" Yorgunsun değil mi hyung?"

" Hmm."

" Çok çalışıyorsun."

" Evet."

" Biliyor musun? Stayler kör."

" Niye?"

" 3Racha bizim hiç yapmadığımızdan daha çok çalışıyor. Kimse bunu fark etmiyor. Kameraların arkasındasınız çünkü..."

Sessizce dinliyordu.

" Beni Hyunjinle shiplemelerinden bıktım. En çok bizi sevmelerinden ve bunu sadece güzel olduğumuzu söyleyerek yapmalarından bıktım." ağlayışı derinleşti.

" Ben kendimi yetersiz hissediyorum. Yüksek notlara çıkamıyorum. Çok cabuk sakatlanıyorum. Danslarım ne zaman ağırlaşsa..."

" Bu senin suçun değil!"

" Jeongin kendini beni Hyunjinle shipledikleri için kendisini grupta "fazlalık" olarak gören insanlarla yüzleşiyor."

" Hayır."

" Sen bile benim..."

" Devam et, yanlış düşünüyorsun düzelteceğim."

" Bahşedilmiş biri olduğumu düşünüyorsun."

" Herkese bir yönden bir şeyler bahşedildi zaten."

" Kalın sesimden başka bir bokum olmadığını söylüyorlar. Yakışıklı bir yüz, kalın bir ses... Siktir! Neden beni sevesin ki?"

" Felix yapma böyle."

" Yetersizim."

" Hayır mükemmelsin."

" Sadece dışarıdan belki."

" Seni çabalarken görüyorum."

" Bir halta yaramıyor."

" Hayır, görmüyorsun sadece! Seni takdir ediyorlar. Stayler kendini nasıl geliştirdiğinin farkında."

" Hyunjin'in sorununu anlamaktan nefret ediyorum."

" Bu algıyı yendi o."

" Hâlâ..."

" Onlar aptallar! Hyunjin sıradan yakışıklı bir heriften fazlası. Sen de öyle."

" Herif dedin." Güldü.

" İki saattir küfür eden adam söylüyor bunu!" dedi gülerek.

" Gülümsemeni seviyorum."

" Kendininkini görmelisin."

" Hyung, sensiz yaşayamam."

" Her zaman yanında olmak için elimden geleni yapacağım."

" Teşekkür ederim."

" Şimdi uyu tamam mı Yongbokie?" saçlarını okşadı gencin.

" Tamam."

Kendi odasına geçti Changbin. Onu düşünerek daldı uykusuna. Onun için endişeleniyordu. Değer veriyordu çünkü ona. Onu seviyordu. Aşık olmasa da...

Ertesi gün Felix onu neşeli bir yüzle uyandırdı onu. Gülümseyişini seviyordu.

" Günaydın hyung"

" Günaydın hangbokie."










Hangbokie mutluluk demektir Changbin'in felixe verdigi bir takma ad.

Takım Arkadaşı - ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin