⚠tw!yetiskin icerik ve zorrrbalik(?) var.
iyi okumalar.
---
seungmin
Burnumdan akan kanları durdurmak için burun kemiğimi sıkarken acıdan bacaklarım birbirine dolana dolana merdivenlerden, ÜÇ METRE YUVARLANDIKTAN SONRA, inmeye çalışıyordum. Gözyaşlarımdan önümü göremediğimden son basamakta ayağım takılmış, yere yapışmıştım.
Üst dönemden olduğunu düşündüğüm biri tarafından kaldırılıp koluma girmesiyle kan bulaşmış tişörtümle revire ulaşabilmiştim. Sedyeye oturup elimi burnumdan çektim. Burnumdan ağzıma doğru akan kanlar ağzımdan nefes almaya çalıştığımdan ağzıma dolmuştu.
Kendi kanımın iğrenç tadını ağzımın her yerinde hissettiğimden kusma isteğiyle dolup taşıyordum. Revirdeki hemşire beni burda görmeye alışıktı. Köşeden aldığı koca kovayı ayağıyla önüme doğru ittirip ilk yardım malzemelerinin olduğu dolaba gitmişti.
Elindeki bir ton pamuğu sedyenin kenarına bırakıp ben ağzımdaki kanı kovaya tükürürken yüzünü tiksintiyle buruşturdu. Yüzümde ve vücudumun çeşitli yerlerinde oluşan morluklardan haberdardı. Her seferinde yüzünü buruşturarak pansuman yapardı bana.
Burnumun içine tıktığı pamuklar nefes almamı tamamen engelliyordu. Kapının girişinde hala bekleyen çocuğu görünce kafamı hareket ettirmeden konuştum. "Gidebilirsin, iyiyim. Teşekkür ederim yardım ettiğin için." burnum tıkalı olduğundan sesim garip çıkıyordu.
"Çağırmamı istediğin bir arkadaşın?" Jisung'u çağırabilirdim, muhtemelen yine kızacaktı. "Han Jisung, tanıyor musun onu?" kafasını salladı.
"Çağırırım sınıfa girmeden." tam çıkarken duraksayıp bana döndü. "Adın neydi?" evet silik ve ezik biri olmanın zararları?
Hemşire benim yerime cevapladı onu. "Kim Seungmin." bana yandan bir bakış attı. "Adını söylemen buraya gelmesine yetecektir."
Kafasını sallayıp çıktı revirden. Şimdi ben kanlı pamuklar ve benden sıkılmış olan hemşire Jisung'un gelmesini bekliyorduk. Ayaklarımı sallarken başımı geriye yatırmıştım. Kapıdan Jisung yerine benden zerre hazzetmeyen dalyarak sevgilisi girdiğinde yüzümü buruşturmaya çalıştım acıyan burnumla.
Tiksiniyordum bu çocuktan. Bana ters ters bakarak yanıma geldiğinde hemşireye döndü. "Ciddi bir şeyi var mı?" hemşire omuz silkip masasının başına geçerken masasındaki ofis telefonuyla okul müdürünü aradı. Aşina olduğum bir şeydi. Minho da koluma girmiş biraz sonra beni ensemden tutup fırlatacakmış gibi hızlı hızlı yürümeye başlamıştı.
Okul çıkışına kadar benimle yürüdükten sonra köşedeki elektrik direğinin üstüne sabitlenmiş taksi butonuna bastı. "Çantanda önemli bir şey var mıydı?" baktığı telefonundan başını kaldırıp sormuştu. Kafamı iki yana salladım, cüzdanım cebimdeydi nasıl olsa.
"Olsa da beni ilgilendirmez zaten. Taksiye biner hastaneye mi gidersin yurda mı bilmem hazır izinliyken sevgilimin yanına gideceğim, çeneni kapalı tutarsın tamam?" başımı salladım, o yanımdan hızlıca uzaklaşırken kısa bir süre sonra önümde duran taksinin şoförünün agresif agresif bastığı kornanın sesiyle kendime geldim.
Şoförü daha fazla kızdırmadan arka kapıyı açıp koltuğa yerleştim. "Seul Lisesi Erkek Yurdu'na." Cevap vermeden direksiyonu çevirip ana yola çıkarken bende burnumun acısıyla gözlerimi kapatmış yarı uyuklar vaziyette koltuğa yayılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sapphic pop • jilix
Fanfiction[lee felix x han jisung, lesbians, straykids ff.] Merak ediyordum. Ben onu bu denli kıskanırken neden okuldaki bir tuvalet kabininde benimle seviştiğini deli gibi merak ediyordum. girl!jisung!felix!changbin