10

537 40 46
                                    


iyi okumalar!!!

---


felix

Neredeyse yaz gelmek üzere, havalar iyice ısındı. Yakında Avusturalya'ya, babamın yanına gidiyorum. Bunun için ne kadar mutlu olduğum tartışılır çünkü annemi burda bırakmak istemiyorum. Öteki yandan da burada kaldıkça yaşadığım şeyler karmaşıklaşıyor, aklımı karıştırıyor çoğu şey.

Sevgilisi olan bir kızla sevişmek ve sonrasında onu sanki bir şey olmamış gibi sevgilisinin kucağında görmek deli gibi ağrıtıyor kalbimi, çırpınıp ağlamak istiyorum yalnızca. Bir de Hyunjin var, bana her zaman destek oluyor nedenini hala çözememiş olsam da çok irdelemiyorum bu konuyu. Düşündükçe karışıyor bende bir şeyler, özellikle Hyunjin... Benden hoşlanmadığından eminim, beni sadece arkadaşı olarak görüyor yine de bir anda arkadaşım olmaya başlamasını garipsiyorum.

Saçlarım uzadığı için saç diplerim siyah ama tekrar boyamak istemiyorum saçlarımı, öyle bir hevesim yok. Belime gelen sarı saçlarımı okşayan Hyunjin'e dönüp gülümsüyorum, "Mayıştım." Göz kapaklarım ağırlaşıyor, o bana kıkırdarken glosslu dudaklarımı yalayıp gülümsüyorum bende. Glossun çilekli aroması ağzımda hoş bir tat bırakırken gözlerimi kapatıyorum ve dünyanın en rahatsız yeri olan tahta okul sıralarından birinde Hyunjin saçlarımı okşarken hayatımın en huzurlu uykusuna dalıyorum orada. 

Tekrar uyandığımda sırtıma vuran güneş kaybolmuş, perdeyi indirmişler ve içerisi hafif kararmış. Ağzımda uyurken tattığım çilekli glossumun aksine iğrenç bir tat vardı boğazımı temizleyip uyuşmuş kollarımın üstünden kaldırdım başımı saatlerdir bu şekilde yattığımdan olsa gerek sırtım da ağrıyordu.

Ağzımı şapırdatıp yanımda kitabını okuyup satırların altını çizen Hyunjin'i izledim kısa bir süre, dudakları kıpırdıyor, cümleleri sessizce tekrar ediyordu. "Hyunjin..."  Parmağı kitabın üstünde kaldığı yerde dururken gözlerini okuduğu satırdan çekip parlayan gözleriyle bana baktı. "Efendim Lixie?" 

"Yorulmadın mı?" İfadesizce baktı suratıma, fazlasıyla ifadesizce. "Anlamadım?" "Minho, Jisung, genel yorulmadın mı?" Cevap vermedi bana, kitabına dönüp kaldığı yerden okumaya devam etti. Yaklaşık yarım saat boyunca o kitap okudu, bende onun kitap okurken farkında olmadan kıpırdattığı dudaklarını izledim. Tenefüs zili çaldığında beden dersinden çıkan sınıf içeri kan ter içinde giren öğrencilerle yüzümü buruşturup yattığım sıradan kalkıyorum.

Çantamdan çıkardığım parfümümü önce kendime sonra sınıfa doğru sıktığımda Hyunjin'in bana güldüğünü duydum. Ona dönüp baktığımda göz kırpıp önüne döndü tekrardan, bende gülümseyip onun gibi önüme döndüm.

Kafamı tekrar sıraya koymuştum ki omzumun dürtüklenmesiyle doğruldum. "Felix, Jisung tuvalette pede ihtiyacı varmış sanırım ona yardımcı olur musun?" Minho benden cevap beklerken onu onaylayıp çantamın ön gözünü karıştırmaya başladım. Elimdeki tamponu eteğimin beline sıkıştırıp kalktım yerimden, zaten benim kalkmamla Minho oturmuştu yerime. Hyunjin'in yanına.


hyunjin

"Bu akşam boş musun?" Kafamı okuduğum kitaptan kaldırmadan olumlu manada sallamakla yetinmiştim Minho'ya. "Gelmeden önce mesaj atarım Jisungla birlikte kafeye gideceğim bugün." Onun bu tavırlarından fazlasıyla sıkılmıştım, beni avucunun içinde olarak görmekten asla vazgeçmiyordu. Sıkıldığımı belli edercesine oflayıp kitabımın kapağını kapattıktan sonra burnumun ucuna düşmüş kemik gözlüklerimi geriye iteleyip bayık bakışlarımla Minho'ya baktım. 

sapphic pop • jilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin