-8-

205 42 0
                                    

İyi okumalar..
Medya : Koray

--

Koray'dan;

Fırat ve Tolga'nın mangal yakma çabalarını izliyordum. "Çekilin çekilin , iki dakikada nasıl yakıyorum görün." dedim. Mangalın başına geçtim ve yakmaya çalıştım. Evet , çalıştım. Yakamamıştım. Gitti benim karizma.

"Noldu abi? Sende mi yakamadın?" dedi Fırat. Ona doğru baktım. Artık nasıl baktıysam ağzına görünmez bir fermuar çekmişti. Hoşuma da gitmişti hani.

Etrafa baktığımda Aylin'i göremedim. "Beyler Aylin nerde?" dedim. Doruk "Abi o şelaleye gitti. Gelir birazdan." dedi. "Tek mi gönderdin lan?" dedim. Kafasını sağa sola salladı. "Hayır abi , geleyim dedim ama istemedi. Bende zorlamadım." dedi. Kafamı onaylarcasına salladım ve "Ben bir bakayım gelirim." dedim.

Şelaleye gittiğimde Aylin'i göremedim. Biraz daha etrafa baktım. "Aylin!" diye sesleniyordum ancak bir türlü ses gelmiyordu. Yerde Aylin'in kolyesini gördüm. Kolyeyi alıp Abimlerin yanına gittim. Akın abime dönüp "Abi Aylin yok. Kolyesini buldum." dedim. Hemen ayağa kalktı ve "Nasıl yok lan!?" diye bağırdı. "Oğlum bir kıza sahip çıkamadınız. Annemlere nasıl söyleyeceğiz?" dedi.

Ormana dağıldık ve Aylin'i aramaya başladık. Ben şelaleye gitmiştim. Yerde tekerlek izleri gördüm. Fotoğrafını çekip grubumuza attım. 1-2 dakika sonra yanıma gelmişlerdi.

"Arabayı alıp gidelim. Bir şeyler bulabiliriz belki." dedim. Kafalarını onaylarcasına salladılar.

Akın'dan;

Aylin'in kaybolduğunu duyunca içimde garip bir korku belirdi. Neden olduğunu anlayamadım. Neden onun için korktum ki? O da diğer kız gibi yaparsa ne olacaktı?

Arabayla giderken bir yandan da kim yapmış olabilir diye düşünüyorduk. Biri onu kaçırmış olmalıydı. Aklıma gelen Taner ile vücudumu sinir kapladı. Şerefsiz herif.

"Taner yapmış olabilir mi?" diye bir soru attım ortaya. "Aslında olabilir. O piçten beklenir bu. Şerefsiz puşt." dedi Koray.

Daha sonra telefonum çalmaya başladı. Bilinmeyen bir numaraydı. Telefonu açıp hoparlöre aldım. "Akın. En yakın arkadaşım nasılsın?" dedi Taner salağı. "Başlatma arkadaşına Aylin'e ne yaptın piç kurusu?!"
"Aylin mi? Şu anda uyuyor biliyor musun? Çok güzel bir kardeşiniz varmış. Neden söylemedin?"
"Taner ya Aylin'i bırakırsın ya da ben bulurum sana cezanı keserim."
"A-a-aa hayır. Olmaz. İlk önce şirketi vermen lazım. Hatta tüm malınızı. Nasıl fikir? Ya verin alın ya da vermeyin kaybedin. Seçim sizin." dedi ve kapattı.

"Abi Aylin'i bulmamız lazım. Senin polis bir arkadaşın vardı. Onu arasana." dedi Koray. Başımı salladım ve telefonu alıp Faruk'u aradım. "Alo Faruk. Acil bir işimiz var." dedim. "Söyle kardeşim."
"Aylin'i bulmamız lazım."
"Nasıl yani?"
"Yine Taner şerefsizinin işi işte. Onu arayacağım. Sinyali bulabilir misiniz?"
"Tamam bir dakika." dedi. Bir kaç dakika sonra "Tamam ara sen onu." dedi. Telefonu kapatıp. Bilinmeyen numarayı aradım.

"Ooo , seçim yaptık galiba ha?" dedi.
"Başlatma seçimine Aylin'in kılına zarar gelsin seni beter yaparım oğlum. Beterin beteri yaparım."
"Ama burda kardeşiniz böyle bir durumdayken beni tehdit etmek sence de kötü bir fikir değil miydi?" dedi ve telefonun ucundan kısık ama acı dolu bir inleme sesi geldi.

Kerem'in yanağından bir yaşın düştüğünü gördüm. "Ee Soyakan çocukları. Kardeşinizin sesini duymak istememiş miydiniz? Buyrun" dedi ve bir çığlık duyuldu. Benim canım yanıyordu.. Ne ara bağlanmıştım ki ona?

Aramayı kapattı. Biz hâlâ telefona bakıyorduk. Faruk'un araması ekrana düşünce kendimize geldik. "Akın , buldum kardeşim ekipleri gönderiyorum. Konumu da size atarım." dedi. "Tamam." diyip kapattım. Konum geldiğinde şoföre tarif ettim.

Geldiğimiz yer tenha bir yerdi. Kırık dökük bir depo gibi bir yer vardı. Hızla arabadan indik ve oraya doğru gittik. Kapıyı kırarcasına açtık. Taner yoktu. Hiç kimse yoktu. Aylin vardı. Gözlerini kapatmış bir Aylin..

Aylin'den;

Bilincim açıktı. Ama gözlerimi açamıyordum. Uğultulu sesler vardı. Yavaş yavaş gözümü açmaya başladığımda geri kapatmam bir oldu. Işık çok kötü vuruyordu. Biri fark etmiş olacak ki ışığı kesti. Gözlerimi açtığımda yanımda Kerem'i gördüm.

Yaşananlar aklıma geldiğinde ister istemez yüzümü buruşturdum. Canımı çok yakmışlardı. Kerem "N'oldu abla? Bir yerin mi ağrıyor?" diye sorduğunda tebessüm ettim. Her ne kadar istenmesem de isteyenlerde vardı. Kafamı sağa sola salladım.

Doğrulmaya çalıştım. Kerem sırtımdan destek verip kaldırdı. "Su var mı?" dedim kısılmış sesimle. Su dolu bardağı uzattı ve içirdi. "Teşekkür ederim." dedim. "Ben annemleri çağırayım." dedi ve gitti.

Kapı tekrar açıldığında hepsi gelmişti. Tolga ve Burak bile. Hale hanım yanıma geldi ve "İyi misin kızım bir yerin ağrıyor mu?" diye sorduğunda "Hayır Hale hanım. Merak etmeyin bir şeyim yok." dedim. Yüzünde sıkıntılı bir rahatlama oluştu.

Hale hanım bir anda bana sarılınca şaşırmıştım ama bende ona sarıldım. Hale hanım ayrıldığında Tarık bey sarıldı. Sonra da Koray abim.

"Anlatmak ister misin?" diye sordu Koray abim. Anlamamazlıktan gelerek "Neyi?" diye sordum. "Anladığını biliyorum Aylin." dedi. Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım. "Şelalenin önünde oturuyordum biri geldi ve ether koklattı. Gözümü açtığımda yıkık dökük bir yerdeydim. Sonra bir adam geldi. Bana "Bakalım ne kadar değerlisin , görelim." dedi. Ben ona öylece bakıyordum. Sonra tokat attı. Hiçbir şey demedim. Öylece bakmaya devam ettim. Sonra dışarı çıktı geri geldiğinde birkaç adam vardı yanında. Elinde de yaprak jilet vardı. Gerisini anlamışsınızdır." dedim. Herkes bir anda gerildi.

"Bizimle aramadayken de mi o yüzden çığlık attın?" dedi Akın. "Evet ama yaranın üstüne kolonya ve tuz dökmüştü. O yüzdendi." dedim. Bakışları bir anlığına karardı ve birden odadan çıktı. Arkasından Koray abim ve Burak da çıktı.

Hale hanım'a dönüp "Ne zaman çıkarız?" dedim. "İşlemleri halledelim çıkarız kızım." dedi. Kafamı sallayıp beklemeye başladım.

Birkaç saat sonra;

Koltukta uzanıp filmimi izliyordum. Doktor krem vermişti. Sürerken canım baya acımıştı ama belli etmemeye çalışmıştım. Filmin en heyecanlı yerinde kapı çaldı. Oflayarak ayağa kalktım ve kapıya baktım.

Akın , Koray abim ve Burak gelmişti. Koray abim "Bir şeyin yok değil mi güzelim?" dedi. Ne? Güzelim dedi. Ayy güzelin miyim gerçekten? Demek istesem de çok absürt kaçardı. "İyiyim." dedim. Cidden içim ile dışım bir değil ya.

Geri koltuğa uzandım ve filmi açtım. En güzel yer burasıydı. Adam intikamını alıyordu. İşkence yaparak. Tam adamın derisini soyacağı sırada içeriye Akın girdi. Yüzünde hiçbir tepki yoktu. Yani bir buruşturmasını beklerdim.

"Sen iyi misin?" dedi bana dönüp. Kafamı onaylarcasına aşağı yukarı salladım. Omuz silkip tekli koltuğa oturdu. İyiki yanıma oturmamıştı. Keyfimi bozamazdım.



Film bitince odama çıktım ve bu sefer de kitap okudum. Sıkılıyordum. Hem de çok sıkılıyordum. Kapım çalmıştı. 'Gel' dedim. Gülşah abla - çalışan abla- gelmişti. "Yemek yenecek kızım hadi gel." dedi. Kafamı salladım ve gitti. Çalışanları seviyordum , samimilerdi.

Kitabımı kapayıp aşağıya indim. Masaya oturdum ve hep beraber yemeğe başladık. Yemek sessizdi. Zaten eve gelince kuzen takımı da evlerine gitmişti. Onlar da buradaydı. Bu şehirdeydiler. Açıkçası bu beni mutlu etmişti. Kuzenlerin birkaçı bana iyi davranıyordu. Hele Doruk.

Yemekten sonra salona geçtik. Kimseden çıt çıkmıyordu. Daha sonra evin kapısı sanki alacaklı var gibi çalmaya başladı. Gidip kapıya baktım.

"Ben polis memuru Veli Yeni. Akın Soyakan , Koray Soyakan ve Burak Soyakan hakkında bir şikayet var. Karakola gelmeleri gerek."

--

Kendinize iyi bakın, hoşçakalın. Yazarınız kaçarrr ;)

Kayboldum -Ara Verildi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin