Reina sabah kalktığında yüzünü yıkadı,çantasından kıyafetlerini alarak hızla giyindi. Beline kadar uzanan beyaz saçlarını tarayıp alttan toplayıp aşağıya indi. Bir haftalık tatilin bitmesine iki gün kalmıştı.
"Günaydın tatlım. Erkencisin bakıyorum da."
Diyen mia'nın yumuşak sesini işitti."Günaydın mia. Evet bugün erken kalktım. Yardım lazım mı?" Dedi tatlı bir ses ile.
"Ah bitti sayılır tatlım, ama sen şu patateslere bakarsan iyi olur. Benim karşıdaki bayan pris'lere gitmem gerekiyor. Kahvaltıya beni beklemeyin ben yedim bir şeyler."
"Tamamdır." Mia çıkarken reina hızla patatesleri kızarttmaya başladı.
"Günaydın Reina."Reina tam da ensesine gelen jamesin nefesi ile ikildi. "Sana da günaydın james."
"Kahvaltı hazır hadi gel."
"Sen mi hazırladın?"
"Hayır, sadece patatesleri ben kızarttım. Annen karşıdaki komşunuza kadar gitti. Kahvaltıya beklemeyin dedi o bir şeyler atıştırmış."James bu sözler üzerine kafasını salladı ve birlikte masaya geçip kahvaltı yapmaya başladılar. Taki kapı çalıncaya kadar.
"Bu da kim şimdi?" Diye sordu reina james'e
"Belki annem bir şey unutmuştur."
Reina kalktı ve kapıyı açtı. Gördüğü kişi sirius'tu ama berbat bir haldeydi."Merlin! Çabuk içeri geç bu halin ne senin- sen ağladın mı?"
"Sana da günaydın Ri." Dedi sirus yorgun bir ses ile.
Reina hızla onu içeriye aldı.
"Kim gelmiş rei- siktir! Sirius? Neyin var senin?"
Sirius koltuğa kendini attı ve "evden kaçtım çatalak.""Ne?"
"Ne?"
İki gencinde ağzından çıkan şaşkınlık nidalarına karşı sirius sadece omuz silkti."Nasıl oldu bu?"diye sordu james.
-Sirius gelmeden önce black malikanesi-
"Kes sesini! Ailemiz için yeterince uyumsuzsun. Kanıbozuk olman yetmiyormuş gibi bir de nasıl karşı gelirsin bize! Ölüm yiyen olacaksın o kadar!"Diye gürledi walburga black.
"Hayır! Ölürüm, yine de o köpeklerden olmam!" Dedi sirius. Bunun üzerine walburga black ise hızla asasından bir büyü gönderdi sirius'un üzerine. "CRİCİO."
Kırmızı ışın sirius'un vücuduna vurduğunda bağırmamak için kendini zor tutmuştu sirius. Ama bir süre sonra çığlıklarını bastıramaz hale geldi.
Acı içinde yerde kıvranırken sağ tarafında bulduğu bir biblo'yu annesinde doğru fırlattı.Alnına gelen biblo ile yere düşen kadın, hızla bayılmıştı. Bu sırada sirius, annesinin asasını almış ve asla bir acıma belirtisi göstermeden kapıdan çıkmıştı.
Yukarı kata çıkıp, hızla eşyalarını topladı ve annesinin asasıyla sırt çantasına bir saptanmaz genişletme büyüsü yapmıştı.
Kapıdan çıkarken bir ses duydu.
"Abi?"
Bu yeni kalkmış regulus'un sesiydi.
"Nereye böyle?" Yorgun gözlerini regulus'a çevirdi.
"Sen-" "regulus, bak." Diyerek hızla merdivenin ucundaki regulusun yanına gitti. "Ben gidiyorum. En yakın zamanda seni de yanıma alacağıma söz veriyorum tamam mı?""Hayır.. gitme, nolur gitme."
"Gitmek zorundayım kardeşim.. yoksa beni ölüm yiyen yapacaklar anlıyor musun? Üzgünüm.." dedi ve regulusu arkasında bırakıp kapıya yürüdü.
"Seni seviyorun reg.."
"Yalan.."Kalbi göğsünden çıkacak gibiydi. Göğüs kafesi parçalanıyor gibiydi ama sesini çıkaramadı. Gözmünden bir kaç damla yaşla baktı sadece, sirius'un çıkıp gittiği kapıya baktı.
_____________________________"Regulus'u orada mı bıraktın yani?" Dedi reina inanılmaz bir ifade ile. "Onu o aptallarla mı bıraktın?"
"Onu ordan kurtarıcam.. sadece biraz zaman-"
"Aptallaşma sirius! O çocuk sana bir daha güveni mi sence? Onu bir enkaz'ın altında bırakan sen iken, senden kendisini kurtarmanı ister mi?!"
*******************************************
Sen ne yaptın sirius...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
James potter ve Penumbra
FanfictionJames Potter ateş'ti, Reina penumbra Grindelwald ise buz. Peki ya bu ateş buz'u eritmek için çabalar ise? Yarı aydınlık yarı karanlığın hikayesi, Penumbra. Mini/James Potter kurgusudur. {Marauders era}