;
lütfen oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın bu hafta iki bölüm çünkü hikayeyi kavrayın istiyorum sonra her pazar yeni bölüm atacağım fakat oy oranı ve yorumların sayısına göre bu sıklık değişebilir 🌹
.
.
.
"Anlamıyorsun Hyun onu gördüm. Gri boynuzları,lacivert saçları vardı. küçüktü belki bizden birkaç yaş ama o bir şeytan eminim, giyinişinden bile belliydi."
"Sana söyledim Minho bütün Cehennem'i alt-üst ettim ama 'O' yok. belki Arafta olan şekil değiştiren Gulyabanilerdendir?"
"Bir Gulyabani olsa aurasından onu hissederdim Hyun Şeytan'ın oğluyum ben sıradan biri değil."
"O zaman buradan yola çıkalım nasıl bir aurası vardı Minho?"
"Ben... aslında bilmiyorum Seung hissedilemeyecek kadar silikti o yüzden bizden küçük olduğunu varsaydım büyük ihtimalle hala dönüşmedi. Göz göze gelir gelmez labirentte kayboldu, şekerli bir koku alabildim o kadar."
"Belki de kokusu hakkında bizi aldatmak istemiştir sonuçta Cennette bir şeytan olduğunu düşünmüyorum."
"Haklısın."
Üçlü konuşmaya devam ederken herşeyi duyan küçük melek öğrendiği yeni bilgilerle gülümsedi.
Hem küçük günahının ilgisini çekmiş hem de onun hakkında yeni bilgiler öğrenmişti. Kokusu için bir şey yapamayacağı için - çünkü her melek ve şeytanın kendine has bir kokusu vardı- sahte bir koku almak için en kısa sürede birinci kata gitmesi gerektiğini düşünüp iç çekti.
Bu sefer Şeytan'ın oğlunu yani onun güzel yabancısını uzaktan izlese de - çünkü yanındaki iki şeytandan korkmuştu- iyi duyularına şükrederek burdan ayrılmaya karar vermişti. tam gideceği sırada yanından geçen ateş büyüsü ile küçük bir çığlık koptu dolgun dudaklarından meleğin.
"Hey sen! Canını seviyorsan bir yere kıpırdamasan iyi olur." diye bağırdı koyu kahve saçlı.
"Dur Seungmin onu korkutacaksın!"
"Deminden beri bizi dinliyor ya amacı kötüyse Minho? Bunun sorumluluğunu alabilecek misin?"
Onlar tartışırken küçük bunu fırsat bilip koşmaya başlarken Seungmin'in işareti ile kırmızı saçlı şeytan -Hyunjin- küçüğün peşinden kanatlarını açarak uçmaya başladı.
Seungmin'den daha nazik olmaya çalışarak konuştu. Gerçi bir Şeytanın sesi ne kadar nazik olabilirdi ki?
"Hey küçük, eğer durursan sana zarar vermeyeceğim. Gel ve Şeytan'ın oğluna kendini tanıt yoksa başın büyük bir belaya girecek."
"Sadece beni rahat bırakın!"
"Peki."
Sabırsız Hyunjin dilini dudaklarında gezdirerek bir şeytan için yeterli olan toleransı gösterdiğini düşünerek mırıldandı.
"Elimden gelen sabrı gösterdim üzgünüm Min."
Hyunjin hızını arttırıp uçarken karşısındaki yabancıya nişan alıp alev gücünü kullanmaya başladı. Jisung ise panikle şeytandan kaçmak için son kozunu oynamaya karar verdi.
"Lütfen işe yara lütfen işe yara..."
Birkaç fısıltı ile ilahi gücünü kullanarak ilk kez açtığı görkemli beyaz kanatları ile hızla uçmaya başladı.
Cennet'in sınırına -aynı zamanda bahçenin sonuna- geldiğinde ilk kez uçmanın verdiği deneyimle yorularak tökezledi o sırada Hyunjin'in alev büyüsü kanatlarının bir kısmını yakarken acıyla çığlık atıp kendini son gücüyle Cennet bariyerine savururken bilmediği tek şey;
Bunların hepsinin bir başlangıç olduğu ve ağzından çıkan her kelimeye dikkat etmesi gerektiğiydi.
.
Kimse bir gül bahçesinden elleri kan olmadan ayrılmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melun | Minsung
FanfictionCennette herşeyin var olduğu söylenirdi. Ya o zaman bu güzel yabancı neden Cennette değildi? ... Şeytan'ın oğlu Lee Minho ve melez Melek Han Jisung'un hikayesi. ... Mitoloji = #38 Ukesung = #1 Jeongchang = #9 Not: slow update!!