Bölüm 7

336 6 1
                                    

Gözlerimi güneşin tüm ihtişamı ile dolduğu odamda açtım. Ellerimle Gözlerimi ovuşturdum. Derin bir nefes verdim. Dün geceki anlar aklıma dolduğunda sırıtmadan edemedim. Yanı başıma döndüm. Yatağımın sol tarafı boştu. Gülüşüm bir anda soldu. Alan nereye gitmişti?

Yatakta oturur pozisyonu aldığımda belimin acısıyla irkildim. Koca bir robot üstümden geçti sanırım. Kıkırdayarak banyoya girdim. Sıcak su tüm vücudumu ele geçirdi. Başımdan dökülen su tüm bedenimi sarıyor, beni rahatlatıyordu. Yaralarımın kapanmış açıklığı gözlerime ilişiyordu. Düşünmeden edememiştim, bana cidden ne olmuştu...

Sıcak buhardan buğulanmış aynada kendime baktım. Elimle üstünü çizdiğim taraftan damlalar bir bir akıyordu. Baş ağrım yükseldiğinde ne olduğunu çoktan anlamıştım. Ellerimle sıkıca lavabo taşını tuttum. Gözlerim sıkıca kapandığında o zaman bir film şeridi gibi kafamda canlandı. Alan'ın bağırışları, ağlayışım, koca bir yangın...

Korkuyla irkildiğimde nefes nefes kalmıştım. Gördüğüm zamanların genelde vakti belli olmuyordu. Birkaç kez hesap yapmaya çalışsam da bir türlü başaramamıştım. Yangın...neresi?

Hatırlamaya çalıştığım görüntü zihnimde kaybolurken içimden ağır bir küfür ettim. Başıma saplanan acıyla tekrar gözlerimi yumdum. Yakıyor,yanıyor,acıyor...

Banyodan çıkıp üstümü giydim. Ne kadar Sıcak olsa da Cydrack şehri asla suskun olmazdı. Saçımı sıkıca bağladım. Giydiğim yarım atlet ve kargo pantolon ağır bir hava katıyordu. Odadan çıkmadan bıçağımı üst bacağıma sardığım bezin içine koydum. Her ihtimali göz önünde bulundurmak gerekiyordu.

Üssü tamamen arasamda Alan'a dair bir iz bulamamıştım. Revirin kapısını ardımdan kapattığımda aklıma gelen tek yere doğru ilerlemeye başladım. Alan büyük ihtimalle oradaydı.Luna'ya bıraktığım kan örneği umarım bir işe yarardı. Luna hala bir şey bulamadığını, endişe etmemem gerektiğini söylemişti. Elimden bir şey gelmiyordu. Yürümeye devam ettim.

Üssün karmaşık düzenine çoktan alışmıştım. Küçüklüğümden, annem öldüğünden beri burada yaşıyor, eğitim alıyordum. Babam biz merkeze gitmeden önce karışıklık çıktığı için Holdbried'e gitmişti. Robotlar asla durmuyordu.

Toprak zemine bastığımda önüme serilen koca denize baktım. Babam hep söylerdi. "Eskiden aileler gelir,eğlenirlerdi oysa şimdi donanmalar ve yapay adalarla doldu." Denizin sesi insanı ne kadar rahatlatsa da bir o kadar tedirgin ediyordu. Ne çıkacağını asla bilemezdiniz.

Belimin ağrısı devam ederken adımlarım yavaşlamaya başladı. İlerde Gördüğüm dağın eteğiyle neşelendim. Yaptığımız yapay göl bu dağdan güç alıyordu. Aslında göl bile değildi. Askeri cephane olarak kullanıyorduk. Gölün altında yatan uranyum madeni bize ciddi kaynak sağlıyordu. Normal bir görüntü sağlaması ve gizli kalması için dağı kullanıyorduk. Gölün yapaylığı asla belli olmuyordu.

Dağın çıkık tarafı sert ve keskin kayalardan oluşuyordu. Orada kimsenin bilmediği holografik bir duvar vardı. Alan ve ben ikimize ait bir yer yapmak istemiştik. Küçükken burada tanıştığımız için özel bir hatırası kalsın diye bir mağara yapmıştık. Arada tek başıma gelir gölü izler annemi düşünürdüm. Bazense Alan bana eşlik ederdi.

Gölün dağ ile birleşen tarafına girdiğimde suyun serinliği irkilmeme sebep oldu. Derin bir nefes alarak suya daldım. 3 metre daldığım sıra Gördüğüm boşluğa, Dağın delik kısmına yüzdüm. Ovuktan geçerek yüzeye çıkmak için tekrar yüzdüm. Tekrar nefes almaya başladığımda mutlu olduğumu hissettim. Yüzmeyeli uzun zaman olmuştu.

Islak şekilde taş yüzeye çıktım. Saçlarımı tekrar bağladım. Elimle yanımdaki duvardan mekanizmayı tetikleyen taşa bastım. Taş tanımayı bitirince sesli bir şekilde geri çekildi. Önümde dizilen taş merdivenlere çıktım. Karşımda taştan koca bir duvar vardı. En azından Vücudum hologramdan geçene kadar öyleydi. Mağaranın açık bıraktığı uzun açıklık göle en az 10 metre yükseklikteydi. Dışarıdan taş sanılan keskin çıkıklık yanıltmacadan başka bir şey değildi. İçerden dışarı çıkabilirdiniz ancak aynı duvarı kullanarak geri içeri hologramdan gelmek imkansızdı. Tek giriş vardı.

Mağaranın içi tamamen döşenmişti. Ancak üstten tek farkı bilgisayar yerine yatak ve oturmak için rahat koltuklar vardı. Biraz da kitap ve yiyecek. Alan ve ben evin bir odası gibi mağarayı baştan aşağı değiştirmiştik.

Gözlerim ayaklarını taş duvarının" yalan" kısmından ayaklarını uzatmış bedene döndü. Göle odaklanmış zihni beni fark etmemişti bile. Aklıma dolan fikirle sırıttım. Dünü intikamını almam gerekiyordu. Arkasından sinsice yaklaştığımda hala beni fark etmemişti. Doğru konuma geldiğimde bir anda arkasından ittim. En azından öyle yapacaktım. Arkasını dönmesiyle sert bakışları bedenimde korku hissetmeme sebep oldu. Bakışları bir an olsun aksamıyor öfke ile deliyordu. Yalnızca şaka yapmak istemiştim. Öyleyse...

-Neden bana öyle bakıyorsun? Korkuyorum.

Ayağa kalktığında yanıma yaklaştı. Ben..Alan'ın bana gösterdiği bu histen nefret ediyordum. Bir zamanlar...Babam da bana öyle bakıyordu.

-Neden bana söylemedin?

-Neyi?

-Buraya geldiğini şapşal.

Sert bakışları normale döndüğünde sıkıca belimi sardı. Beni havaya kaldırdığında başını göğüslerimin arasına sıkıştırdı ve derin bir nefes aldı.

-Acıyor mu?

Aslında çoktan acısı geçmişti ama biraz eğlenmekten zarar gelmezdi.

-Elbette acıyor hatta ki buraya gelirken ölücem sandım.

Kafamı yana yatırıp kollarımı sıkıca birbirine doladığımda çoktan trip moduna girmiştim.

-Özür dilerim sevgilim. Bir dahakine yavaş yaparız ha ne dersin? Ayrıca bu sefer sen acele ettin, beni kışkırtan sensin ama ona rağmen sorumluluk alıyorum.

-Peki özrün kabul edildi. Dur dur NE? Sen şimdi...bekle sen. İndir hemen beni!

Beni yavaşça yere bıraktığında yumruklarımı savurmaya başladım. Tek tek hepsinden sıyrıldı. Sonunda hologram duvara geldiğinde otuz iki diş sırıttı.

-Ne yapıyorsun düşeceksin gel yanıma.

-Kesin öyledir. Geleyim de döv beni değil mi?

-Alan! Gel ciddiyim,bir yerini yaralayacaksın.

-Sen gelsen,sanırım biraz korktum. Emin olmam lazım yani güvence ver diyorum. Sen gel.

Oflayarak yanına gittim. Korkmuşmuş götüm!

-Tut elimi.

Elini tuttum. Tuttuğum gibi beni vücuduna yaslaması ve hologramı delmemiz bir oldu.
10 metreden suya atlıyoruz, üstelik sarılarak . Ne kadar romantik(!)

-ALAAAAAAANNNN!!!

"Bilmem,belki başka bir evrende karşılaşırız ha,ne dersin? "

KODEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin