Eve vardığım gibi rahat bir iç çektim. Evim benim kendimi güvende hissettiğim tek yerdi. Üstümü değiştirdikten sonra anneme rüya mevzusunu anlattım. Annem bana sarılana kadar bu kadar ihtiyacım olduğunu anlamamıştım. Herkes bir yana annem çok ayrı. Diğerleri az da olsa kuşku bırakırken annem sadece güven veriyordu. Bir süre sarıldıktan sonra odama geçtim. Yapacak bir şeyim olmadığı için uyudum.
~
Aradan 4 gün geçmişti ve ben ne Mason'dan ne de yaşlı kadından haber almıştım. Bu sürede derslerime odaklandım. Okul ve kütüphane arasında gidip geldim. 1 hafta daha böyle geçti gitti.Ders programımız bir sebepten ötürü değişti, sebebini kimse bilmiyor. Yeni ders programına alışmak zor olacak gibi. İlk dersimiz astronomiydi ve Profesör Simon dersimize giriyordu. Dersleri çok ilgi çekici geçiyor. Burçlar, gezegenler, gelecek hakkında konuşmak çok keyifli. Bu hafta için bize bir konu başlığı vermişti ama ben bir gün önceden bakarım diye hiç göz atmamıştım. E tabii ders şak diye pazartesi ilk iki derse kalınca nasıl göt oluyor insan. (PS: farklı bir deyişle "nasıl y*rrama benziyo insan.")
Okula erkenden vardım ve arkadaşlarımla sohbet etmeye başladım. Gelecek planlarımız hakkında ve öğretmenler hakkında konuşuyorduk. Maya'nın sınıfa girmesiyle hepimiz ona doğru baktık. Yüzünde yine aynı ifade, sınıfı süzüyordu. Monica'nın yanına gitti ve oturdu.
"Bu sınıf neden bu kadar havasız ya?!" diyerek camı açmalarını istedi, sonra Monica'ya dönerek "Gözlerini aç. Phoebe seni kullanıyor." dedi. Monica bana baktı. Bunları duyunca şaşırdım. Ay yine ne yaptım ben de kudurdu bu kuduruk? Maya, Monica'nın bana baktığını görüp arkasını döndü; sonra tekrar Monica'ya baktı.
"Ne?" dedi Monica şaşırmış bir şekilde Maya'ya bakarak.
"Duydun beni. Seni Derek'le olmak için kullanıyor. Aç gözünü. Ben senin en yakın arkadaşınım. Bana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin? Şu Phoebe'ye mi? Ay cidden duyuyor musun beni?"
O kadar garip bir şekilde konuşuyordu ki gülmeden edemedim. Maya bana doğru bakınca sanki arkadaşlarıma gülüyormuşum gibi tepki verdim. Monica hiçbir şey söylemedi. Zil çalınca Maya yerinden kalktı "Dikkatli ol." dedi ve sınıfına gitti. Monica arkasından anlamsızca bakakaldı sadece. Bu kız yeto cidden.
Profesör Simon geldiğinde ayağa kalktık. Bize oturun işareti verdi ve yerimize oturduk. Konunun ne olduğunu bile hatırlamadığım için kitapları kontrol ettim ama anlamadım.
"Evet. Size geçen hafta bir konu başlığı verdim. Bakmış olduğunuzu varsayıyorum sonuçta hafta sonları bunun için var. Kim konuyu açıklamak ister?" diye sordu. Sınıftaki neredeyse herkes parmak kaldırdı. Tabii ben ve tayfam hariç. Biz salak mıyız acaba bilmiyorum.
Profesör Simon seçeceği kişiyi "o piti piti" yaparak eliyle gösteriyordu. Bir anda parmağının ucu benim olduğum yerde durdu. Kalbim hızlıca çarpmaya başladı.
"Miss Martinez!" dedi Profesör Simon ellerini birleştirirken.
Etrafıma bakındım ve ayağa kalktım. Çok utanç vericiydi. Tam bilmediğimi söyleyecekken Monica'nın konuyu bir deftere yazıp benim için kaldırdığını gördüm. Kraliçe ya.
"Yıldızlar." dedim çaktırmamaya çalışırken. "Constellation; yani takımyıldızları."
"Doğru. Teşekkür ederim Miss Martinez." dedi Profesör Simon. Hemen yerime oturdum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Zayn arkasını dönüp gülmeye başladı. Nefret ediyorum ondan (!).
"İlk dersimizde takımyıldızlarının genel tanımından bahsedeceğiz. Takımyıldızları, yıldızların gruplandırılmasıdır. Dünya'daki konumunuza ve yılın hangi zamanında olduğunuza bağlı olarak gece gökyüzünde gözlemlenebilir. İsimlerini yıllar önce belirlenmiş bir nesneden, hayvandan veya insanlardan alır. Kâhinler hala yıldızları ve meteor yağmurlarını adlandırırken bu isimleri kullanır.
Takımyıldızları belli şekillere benzetilen ve isimlendirilen bir grup yıldızdır. Bu yıldızlar Dünya'dan çok uzaktadır ve birbirleri ile bağlantılı değillerdir. Bazıları birbirine yakın olabilirken diğer yıldızlar birbirinden çok uzak olabilir. Eğer gökyüzünde yıldızları noktaları birleştirme oyunu gibi düşünür ve hayal gücümüzü de işin içine katarak birleştirirsek bir nesne, hayvan veya insan görebiliriz. Zamanla, birçok kültür gördükleri şekillere farklı isimler vermiş ve farklı sayılarda takımyıldızları olmuştur. Şimdiki zamanda ise kabul edilen 88 tane resmi takımyıldızı vardır. Ayrıca doğum haritanızı da etkiler.
Doğum haritası insanlar hakkında biraz bilgi sahibi olmanızı da sağlar. İstisnalar vardır elbet ama çoğunlukla karakterimizle bağlıdır."
Bu konu ilgimi çekmişti o yüzden bol bol not tuttum. Profesör Simon ilgimi fark etmiş olacak ki yüzünde bir gülümseme oluştu.
"88 takımyıldızlarından örnek olarak 12 burcu verebiliriz. Aries (Koç), Taurus (Boğa), Gemini (İkizler), Cancer (Yengeç), Leo (Aslan), Virgo (Başak), Libra (Terazi), Scorpio/Scorpion (Akrep), Sagittarius (Yay), Capricorn (Oğlak), Aquarius (Kova) ve Pisces (Balık). Her burcun özellikleri vardır, takımyıldızları da buradan kaynaklanır." dedi ve ardından ekledi. "Sizlere ödev vereceğim. Herkes burcunun özelliklerini araştırsın. Bilmeyenler için panoya bir şey asacağım. Herkes hazırlıklı gelsin."
Zil çalınca panoya bir kağıt astı ve gitti. Herkes burcuna bakıyordu. Bu ödev çok eğlenceli olacağa benziyordu. Neler öğrenecektik acaba?
Gün çok hızlı geçip gitti. Son zamanlarda kendimi derslere çok kaptırdığım için eğlenmeye fırsat tanımamıştım kendime. Zaten eğlenecek bir şeyim de yoktu. Mason ne yapıyordu acaba şu an? İyi miydi? Bana dargın mıydı? Yanlış bir şey mi yapmıştım? Bilmiyordum.
~
Okul çıkışında kütüphaneye gidip Profesör Simon'ın verdiği ödev ile ilgili araştırma yapmaya başladım. Büyü kitaplarının kendine özel bir dili var. Bizim kaynaklarımız da genelde çeviriler. Büyü dili dersimiz de var ve sırf eksik bilgi öğrenmemek için arkadaşlarımla çok dikkat ediyoruz. Kütüphaneye gittiğimde görevli kadın benimle hiç uğraşmadan ağaçlara devretti işini. Sarı sim döken ağaç dallarını takip ederken çok keyif aldım. Bana kalın bir kitap verip yerine geçtiler. Boş bir yere oturdum ve araştırmama başladım."Sagittarius: Yay burcunun özellikleri. Kavrama yetenekleri gelişmiş olduğundan becerikliliklerinin de katkısı ile ele aldıkları her işte, özellikle ciddi işlerde ve felsefe konularında başarılı olurlar. Bu nedenle Yay Burcunu tanımlayan sözcük 'Görüyorum' dur. Yay burcu insanları içtenlikleri ve iyimser yaşam görüşleri ile tanınırlar. Gençliklerinde dikkatsiz, heyecanlı ve geleneklere aykırı davranışlar içinde olsalar da, geçmiş yanılgılarından en çok ders alan kişiler bu burçtan çıkar. Özgürlüklerine aşırı düşkün, patavatsızlık derecesinde pratik insanlardır. Yay'ların yaşam çerçeveleri herhangi bir şekilde kısıtlandığı zaman, içsel bir biçimde alt üst olurlar. Akılsızca risklere atılırlar. Yayların hayatı yeniliklere olan merakları ile karakterize edilebilir. Bilmedikleri şeyleri araştırıp, keşfetmeyi severler. Yaylar çok yönlü ve ayni anda ilgilenebilecekleri birkaç konu olduğunda mutlu olan kişilerdir. Kendilerini yorgun hissediyorlarsa, o konudan sıkılmış demektir."
Tanım bana biraz garip geldi. Böyle biri miydim ben? Bu konu çok garip. Astronomi adı altında astroloji öğreniyoruz. Şahsen bundan çıkaralacak dersi falan da anlamadım. Anladığım tek şey burçların önemli bir yere sahip olduğu ve anlamsız olduğu. Zaten hangi ders mantıklı ki?
Araştırmamı ve notlarımı bitirince toparlandım ve eve doğru yol aldım. Belki birini görürüm umuduyla etrafıma bakınarak gittim ama kimseyi göremedim. Çok verimli bir gündü (!).
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Woodvale
FantasyAtlanta'nın "Woodvale" adlı kasabasındaki Woodvale Lisesi'nde okuyan Phoebe, sıradan bir hayat sürerken lise yıllarının 2. yılında bir sürü sorunla karşılaşıyor. Medyum, kâhin, banshee, kurt adam, büyücü, cadı, deniz kızı, vampir, elf ve peri. Okulu...