[BİLEMEZDİK]

36 10 0
                                    

Yaklaşık 10 saatlik yolculuktan sonra Vietnam'a varmıştık. ilk önce bir otel bulup yerleştik , sadece turistler gibi görünmek ilk hedefimizdi. sonra Vietnam silahlı kuvvetlerine gidip orayı iyi bir kolaçan etmeye gelmiştik nu arada ası adı Vietnam halk ordusudur. ilk içeri girerken bir kara üniformalı adam bize dönerek "bạn là ai" "ne diyo la bu" çevirmen" siz kimsiniz diyor" "dedemiz buralı de" " ông nộicủa chúng tôitừ đây" "ông nộicủa bạn là ai" "dedeniz kim diyor." "orgeneral Satıkbuğra ölmüştür kendisi de" "Tướngalchính nó cóSatıkBuğra" "Bây giờ bạncó thể hoàn thành" "tamam geçebilirsiniz diyor." hızlıca içeri girdik çevirmen İle Zeynep adamları oyalıyodu , ilk önce kamera odasına geçtim ve kameraları devredışı bıraktım, Volkan'da önemli bilgilerin kopyalarını çıkarttı hızlıca kaçtık inşallah bizden bilmezlerdi otele geçip bütün planları hazırlamıştık gidip silahları imha edip ülkemize geri dönecektik ama bence bir sorun vardı çünkü hiçbir aksilik çıkmadı çok büyük sorun olmadı sanki oyun gibiydi ve çok kolayı ama bence çok mu çok tuhaftı.Vietnam'ın tüm bilgilerini almamız gerekti, tek tek chipleri Vietnam Silahlı Kuvvetleri'ne saklamamız gerekir ama bu tehlike çok mu çok büyüktü. Biz burada yakalanırsak tüm ülke maffolurdu, istemesi bile zorla ülkemiz CTV inanışlarını kabul etmiş sayılırdı. Bilgilerimiz tamdı Vietnam Silahlı Kuvvetleri'ne doğru yol aldık. Silahlı kuvvetlerin arka tarafından arka penceresinden içeri girebilirdik ve arka pencerenin oraya doğru ilerledik. En az üç büyük rütbeli adam gördük bizi gördüklerinde tam silahı önümüze tuttuklarında Volkanla haydi Allah diyerek adamların silahlarını yere düşürdük. Zeynep silahları aldı tam adamlara sıkacakken" yapmaaa durrr" diyere son saniyede elinden aldık silahı ve hızla adamların boynunu kırdık. Zeynep bize dönerek kısık bir sesle "afedersiniz" dedi. Hızlıca camdan içeri atladık, işimiz çok zordu önümüzde bir bekçi Zeynep'i esir aldı. İçim resmen cız etti bıçağı çıkardı, tam Zeynep'in boğazını kesecekken dayanamadım tabancamı cebimden çıkararak adamın kafasın uçurdum. Birden değişik bir sesle alarm çaldı hızlıca camdan aşağı indik, önümüzde iki tane subay çıktı çok büyük sesle bağırarak "cô dâucướiở đây" dedi. Tam ne dediğini anlamamıştık yanımızda çevirmen olsaydı anlardık ama bunu düşünmenin sırası değildi, tabancayla ikisinide kafasından indirdim. Hızlıca bir araba durdurduk adamın boynunu kırarak arabasını aldık. Arkamızda dört adet Vietnam polis aracı bizi takip ediyordu,25-30 dakika sonra izimizi kaybettirmiştik ama işimiz en az üç kat zorlaşmıştı. Yüzümüzü biliyorlardı nerde görünsek işimiz biterdi. Arabayla bir miktar ilerledikten sonra benzin bitmişti, bir ormana doğru ilerleyince önümüze bir kulübe çıkmıştı, camlardan içeri baktık Allah tan kimsecikler yoktu. Kapıyı ittiğimizde kilitliydi ve baya bir sağlamdı ama bu bizi durduramazdı. Kapıyı öyle bir güçle kırmışım ki belim sızlıyordu kendi kendime "belinin acıma sırası değil lan" dedim. O kulübede yarım gün filan dinlendikten sonra tekrar saldırıya geçtik, bir araba bulup Vietnam Silahlı Kuvvetlerine doğru yol aldık. Arka tarafta güvenlik çok artmıştı destek olarak Çin askerleride vardı işimiz çok zor olduğunu bilerek geri dönüp değişik planlar yapacağımızı düşünürken hem ön taraftan hemde arka taraftan sıkıştırdılar bize tam olarak oyun oynamışlardı. bize "dönerekchiến tranhcủa chúng tôibây giờ là" Türkçesi "savaş artık bizimdir" diyerek bir Çin komutanlarıyla birlikte dingil dingil kahkaha attılar.

Kafama çok sert şekilde silah vurmuşlardı hayal mayal hatırlıyorum kafam resmen zonkluyordu. Başım dönüyordu ama beş altı dakika sonra bir acı hariç tüm acılar dinmişti. O acı Türkiye'nin geleceğiydi çok üzülüyordum ağlayasım geliyordu. Yüzü kapalı bir kişi bize su getirdi suyu ayaklarımla önüne attım "suyunuzda sizin olsun şerefsizler şimdi ******** *****." "Sonra kes lan sesini" diyerek arka kısımdan birisi bize doğru geldi bu kişi Türkçe biliyordu ama kimdi buna inanamamıştım. Bir hayırsız yüz önümüze geldi, bu hayırsız yüz şerefsiz Micheal'ındı. Bana dönerek sana "Zeynep benim olcak demiştim hahahaha" diye kahkaha attı. "Lan sen Alman değilmiydin?" "olum her şey para para, haddini bileceksin" insan anca bu kadar satıcı, gurursuz olabilirdi hala o kadar çok şaşıyordum ki. Önümüze gelen kişi Işid ordusunun başlarından bir komutandı heralde, yüzünün önünde kapkara bir maske vardı birden kayıt diye ses geldi. Adam başladı konuşmaya " Ey CTV inanışlarını kabul etmeyen ülkeler veya gruplar çok büyük yanlış yaptınız bizim koskoca CTV devletine asker sokmanız ne haddinize sizi liğme liğme doğrarım siz savaş yasalarına uymadınız ve karşılığını acı içinde çekeceksiniz, ama eğer bizim CTV inanışlarımızı kabul eden ülkelere hiç bir şey yapmayacağız, kabul etmesseniz ise hiç bir savaş taktiği kullanamassınız ve hatta el bile kaldıramazsınız o kabul etmeyen ülkelerin hepsini tek tek katledeceğiz, haddinizi bileceksiniz..." bunun tüm suçlusu bizdik belkide yakalanmamak için her şeyde daha fazlasını yapabilirdik. önümüze bir laptop koydular amaçları neydi diye düşündük hemen sonra bir haber açtılar ve haberdeki spiker konuşmaya başlıyor "SON DAKİKA SON DAKİKA SON DAKİKA Işid komutanlarından yada CTV komutanlarında kimliği bilinmeyen bir kişinin tehditlerinden sonra NATO - ABD - ALMANYA - FRANSA - İNGİLTRE - YUNANİSTAN - POLONYA - İSRAİL - G.KORE - S.ARABİSTAN bir kaçı isteyerek bir kaçı zorla bu CTV inanışlarını kabul ettiler bu yakalanan ordu Türkiye ye ait olduğu için çok büyük zorlukla oda CTV inanışlarını kabul etmiş sayılmıştır,şuan dünyanın %90 ı CTV inanışlarını kabul etmiştir, kabul etmeyen ülkeler ise yakılıp yıkılmıştır bügünlük bu kadar kendinize iyi bakın..." her şey bizim için bitmişti artık çok zordu her şey. bir karar verilmiş aramızda hepimiz 1.5 saat arayla idam edilecekti. Hemen öne atılarak ilk beni idam edin ordan Volkan hayır lan beni edin Zeynep yiyorsa gelin beni idam edin diyince hemen arkadaşlara döndüm hakkınız helal edin ikisi bir arada yapma be Şahin dediler. Beni hızlıca idam bölgesine götürdüler binlerce kişi izliyordu en çok bana Zeynep in önünde ölmek acı veriyordu. Son isteğimi sordular sizden hiç bir şey istemiyorum şerefsizler dedim ve sonra başladım "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" ve sonra Lâilâhe illâ Ente subhâneke innî kuntu minezzâlimîn dedim Allaha inanarak. Cellad 3 kere Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber dedi tam baltayı kaldırdı. sanki tüm hayatım film şeridi gibi gözümün önümden geçti.

GERÇEKLERİ ORTAYA DÖKMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin